❌Rose'den❌
Uyandığımda garip bir evdeydim. Bordo-siyah perdeleri ve taştan duvarları vardı. Genellikle tahta ve taş ağırlıklıydı. Şömine ve rahat koltuklar, dev ekran bir HD televizyon. Ortada büyük bir sehpa ve üzerinde altın aksesuarlar vardı. Oldukça eski ve bir o kadar da tarz bir salondu. Koltukta doğruldum ve etrafımı inceledim koskoca salonda tek başıma koltukta uzanmıştım. Hızla kalktım ve bağırmaya başladım."K-KİMSE YOKMU? İMDAAAAT YARDIM EDİN YAA KİMSE YOKMU?"
Tahta kapı kırılırcasına açıldığında irkildim ve geri çekildim. İçeri gri saçlı uzun boylu solgun tenli bir adam girdi. Sinirle yanıma gelip kolumu kavradı ve tek hareketiyle beni kaldırdı.
Tae-"Kes sesini salak. Ne diye bağırıyorsun her seferinde?"
Korkuyla geri çekildim ve yüzüne bakmaya başladım, belkide beni öldürecekti bu adam ama ben pes edermiyim asla!
Kalktım ve yakasından tuttum."Bana bak hızlı yaratık, arkaşlarım nerede söyle çabuk!!!"
Tae - "Hahaha hızlı yaratık mı o da ne öyle?"
"Ne demek ne? Gördüm seni inkar etme, böyle ışık hızıyla hareket ediyordun!"
Tae-"Böyle mi?"
Dedi ve yanımdaki koltuktan karşı koltuğa ışık hızıyla geçti! Tanrım NEEE!?! Bu adam biraz önce ne yaptı?
"Hiiii. İmdaaaaat burada bir yaratık var kurtarın beniiii!!!"
Adam hızla yanıma gelip eliyle ağzımı kapattı ve sinirli bir şekilde yüzüme bakmaya başladı.
Tae-"Anlaşılan senin yüzüne bu kadar gülmek yeter, kalk çabuk!"
Kolumdan tuttuğu gibi hızla peşinde sürükledi. Şuan taştan yapılmış merdivenleri çıkıyordu, yine kocaman salon gibi bir yere gelmiştik dekorasyonu hemen hemen aynıydı buradaki tek fark televizyon yerine birkaç büyük kitaplık vardı. Hızla beni içeri doğru itti ve uzun koridorda sağa dönüp kayboldu. Jisoo için çok endişeleniyordum çünkü Lisa, Jennie ve ben kendimizi korurduk fakat Jisoo... O hep çok kırılgan çok narindi.
❌Jisoo'dan❌
Uyandığımda garip bir yatak odasındaydım. Ve inanılmaz derecede miğdem bulanıyordu. Yattığım rahat yataktan hızla kalktım ve odanın içinde banyo olduğunu düşündüğüm kapıya ilerledim, kapıyı açmamla felç geçirmem bir oldu içeride uzun boylu benimki kadar olmasa bile bembeyaz teni olan yakışıklı bir adam vardı. Ayrıca üstü çıplaktı ve altında siyah bir pantolon vardı sadece. O kadar yakışıklı ve sevimliydi ki o yüzü bir daha asla unutmazdım. Elimle ağzımı kapatıp çocuğu ittim ve klozetin önünde diz çöküp kusmaya başladım. Cidden bu çok utanç verici bir şeydi. Ellerimle saçlarımı toplamaya çalışırken bir yandan da kusuyordum çocuk bir süre bana boş boş bakıp kendine geldi ve yanımda diz çöktü elleriyle saçlarımı tutuyordu. Eli boynuma değdikçe ürperiyordum. Bu...bu çok değişik bir histi. Kustuktan sonra bir süre kendime gelmek için yerimden kalkmadım. Daha sonra hafızamı zorlayıp neler olduğunu hatırlamaya çalıştım...
Bir anda aklıma gelen şey ile gözlerimi tamamen açtım. Bu... Bu adamlar o-onlar, onlar çok hızlı hareket ediyor. Bizi korkutanlarda bu adam ve gri saçlı arkadaşıydı. Tanrım inanamıyorum biz buradan hemen kaçmalıyız.
Adam beni belimden tutup ayağa kaldırdı, ama ben hızla ellerini belimden çekip birkaç adım geri gittim. Bu adamlar bizi öldürecekler. Hiç gücüm yoktu ama a son kalan enerjimle odadan çıktım, arkamdan o garip çocukda geliyordu. Bir süre sonra daha fazla yürüyemedim ve durdum. Çocuk sinirli bir şekilde geldi ve kolumu sıkıca kavradı, canım çok yanıyordu zaten kötü hissediyorum birde bu çocuk iyice korkutuyor beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS=BLACKPİNK 💀THE VAMPİRE DIARIES💀
Fanfiction"Jungkook Jisoo'yu öldürdü!" "Ben ona aşığım!" "Unni onlar gerçekten varlar..." "O sonsuza kadar gitti..." "Onu... Ben öldürmedim." "Sizin gibi ucubeler ile işimiz olmaz bizim!" "Ben... Özür dilerim..." "Seslerini duyabiliyorum!" "Eğer bunu yaparsam...