❌HOSEOK'DAN❌
Jin-"Herkes hazırsa çıkabiliriz çocuklar."
Jennie-"Herkes hazır gibi görünüyor, çıkabiliriz artık."
Jin hyung sırt çantasını kavrayarak derin bir nefes aldı ve kapıdan çıktı. Bizde arkasından çıktık, Jin hyung hızla arabaya binince bizde aceleci davranarak bindik ve yola koyulduk. Şimdiki ilk durağımız Kara Köşk'tü.
...
Uzun süren bir yolculuğun ardından sonunda Köşk'e varmıştık. Çantaları arabada bırakıp evin önünde durduk. İşin zor kısmı burasıydı eğer Dahyun'u ikna edebilirsek işimiz daha kolay hale gelecekti. Jin hyung kapının demirini birkaç kez vurduktan sonra biraz geri giderek beklemeye başladı. Az sonra kapı yavaş ve gıcırtılı bir sesle açıldı. Kapıyı açan kişi hizmetçi kıyafeti giymişti. Donuk ve ifadesiz bakan hizmetçi bize neden geldiniz der gibi bakıyordu.
Kızın konuşacağı yoktu bu yüzden ben konuşmaya gerek duydum."Merhaba. Kusura bakmayın lütfen ama biz Dahyun ile konuşmak için gelmiştik."
Kız bir süre daha aynı şekilde baktıktan sonra "bekleyin" dedi ve gitti. Birkaç dakika sonra tekrar geldi ve kapıyı sonuna kadar açtı. Hepimiz içeri girdiğinde kapıyı arkamızdan kapattı ve önden ilerleyerek karanlık merdivenleri çıkmaya başladı. Onun arkasından büyük bir salona geldik. Salon oldukça gotik bir şekilde dizayn edilmişti. Kadın karşımıza geçip ellerini önünde birleştirdi. Taehyung stresli görünüyordu, kız kardeşini görmek istemiyordu belli ki. Az sonra Dahyun bir anda önümüzde belirince biz pek tepki vermedik ama Jennie ve Lisa korkuyla zıpladı. Jennie Jimin'in, Lisa Yoongi'nin koluna yapıştı. Tabi bizim iki çapkın pis pis sırıtmaya başladı.
Dahyun elinde tuttuğu şaç tutmaları ile kaşlarını kaldırmış bize bakıyordu. Herkes elindeki saçlara bakınca elindekileri yeni fark etmiş olacakki ağzı aralandı. Elindeki saç tutamlarını yere attı ve ellerini birbirine vurarak temizledi. Daha sonra küstah bir ifade ile konuşmaya başladı.Dahyun-"Ahh kusura bakmayın, aşağıda küçük bir işim vardı da."
Taehyung gözlerini kısarak kız kardeşine baktı ve sordu.
Taehyung-"Ne işiymiş bu Dahyun?"
Dahyun abisine sert bir şekilde baktı ve ardından konuştu.
Dahyun-"Bana ihanet eden küçük bir fahişenin işini bitirdim."
Jennie ve Lisa'nın gözleri dehşetle aralanırken Dahyun bu sefer sıkılmış bir ifade ile bana döndü.
Dahyun-"Ne için geldiyseniz söyleyin, yoksa kapı orada. Buraya benimle sohbet etmek için gelmediniz herhalde!"
"Hayır Dahyun. Buraya seninle çok önemli bir konu hakkında konuşmak için gelmiştik. Tabi dinlersen."
Dahyun bu sefer tek kaşını kaldırarak hepimizi süzdü. Ardından arasında bulunan koltuğa oturup bacak bacak üstüne attı ve ellerini bacaklarının etrafına doladı.
Dahyun-"Sizi dinliyorum. İlk defa birisi buraya büyü kitabı yada zehir almak dışında başka bir şey için geldi."
"Oturabilir miyiz?"
Tek eliyle koltukları işaret etti ve "Tabii" dedi. Hepimiz otururken Dahyun bu sefer bakışlarını Jin'e çevirdi.
Aslında Dahyun'dan korkmazdık ama bakışları ile birini öldürmek gibi bir yeteneği vardı bu yüzden damarına basmamaya özen gösteriyorduk.Dahyun-"Evet Jin konuş bakalım... Benimle ne konuşmak istiyorsunuz?"
Jin-"Aslında Dahyun şöyle ki... Bizimle Transilvanya'ya gelmeni istiyoruz."
Dahyun alaylı bir ifadeyle yüzümüze baktı ve kahkaha atmaya başladı. Önüne gelen saçlarını tek eliyle arkaya attı ve ardından yüzü ciddi bir ifade aldı. Ardından sert bir ses tonu ile konuştu.
Dahyun-"Benimle dalga mı geçiyorsun sen!!!"
Jin-"Bak biliyorum orada iyi anıların olmadı ama... Seninle aynı güçlere sahip olan bir kızın hayatı söz konusu."
Dahyun hızla ayağa kalkarak dişlerini sıktı. Ellerini yumruk yapmıştı. Daha sonra dişlerinin arasından konuştu.
Dahyun-"Madem ne yaşadığımı biliyorsun o zaman ne diye asla kabul etmeyeceğim bir şeyi bana soruyorsun?!!"
Gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı, ellerini saçlarına daldırıp geri yatırdı.
Dahyun-"Ben orada en yakın arkadaşımı kaybettim!!! Mina o lanet olası yerde benim yüzümden öldü ve ben hiçbir şey yapamadım!!! Şimdi de gelmiş bana oraya tekrar dön diyorsun!!!"
Jin-"Ama senin gibi güçleri olan genç bir kızın hayatı söz konusu."
Dahyun-"Bu umurumda bile değil! Ben en yakın arkadaşımı kaybettiğim o yere bir daha asla dönmem!!!"
Jennie ayağa kalkarak otoriter bir sesle "Dahyun" diye seslendi. Dahyun ateş saçan gözlerini bu sefer Jennie'nin üzerine dikmişti. Jennie samimi bir ifade ile yüzüne baktı ve ardından konuştu.
Jennie-"Seninle özel olarak konuşabilir miyiz acaba?"
Dahyun kollarını göğsünde birleştirdi ve Jennie'ye doğru bir adım attı. Kafasını hafif sola yatırarak alayla Jennie'yi baştan aşağı süzdü.
Dahyun-"Ne konuşmak istiyorsan burada konuş! Sizinle kaybedecek vaktim yok benim!"
Jennie-"Lütfen, çok kısa bir süre."
Dahyun tek kaşını kaldırarak kollarını serbest bıraktı ve dudaklarını yaladı. Ardından kafasını belli belirsiz sallayıp eliyle kapıyı işaret etti.
İkisi birlikte dışarı çıkarken hepimiz şaşkınca arkalarından baktık.❌DAHYUN'DAN❌
Aslında normalde olsa hepsini kapı dışarı ederdim ama nedense içimden bir ses bu kızı dinlememi söylüyor.
Köşk'ün bahçesine çıktığımızda kolumu tuttu ve durmamı sağladı.Jennie-"Burası iyi burada konuşabiliriz."
Kollarımı göğsümde birleştirdim ve kaşlarım çatık şekilde dinlemeye başladım.
Jennie-"Beni sözümü kesmeden dinlemeni istiyorum. Orada ne yaşadın bilmiyorum ama bildiğim tek şey varki o da çok acı çektiğin."
Söylediği gibi çok acı çekiyordum, Transilvanya benim için kötü anılar ile dolu bir dünya,şimdi de gelmiş oraya geri dönmemi istiyorlar. Bu benim için imkansız bir şey. Kollarımı serbest bırakıp devam etmesi için elimle işaret verdim.
Derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti.Jennie-"Arkadaşın orada senin için ölmüş. Onun adına gerçekten üzgünüm. Hem kendini benim yerime koy ben de senin gibi canımdan çok sevdiğim iki arkadaşımı kaybetmek üzereyim. Çektiğin acının aynısını başkasının çekmesini ister misin?"
Bir süre düşündükten sonra dudaklarımı araladım. Üzgünüm.
✳️✳️✳️
Sınır ⬇️⬇️⬇️
+40 oy
+26 yorum
Hikayeye aşk girmeye başlayacak. Huhhuuuuuu😏😏😏
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS=BLACKPİNK 💀THE VAMPİRE DIARIES💀
Fanfiction"Jungkook Jisoo'yu öldürdü!" "Ben ona aşığım!" "Unni onlar gerçekten varlar..." "O sonsuza kadar gitti..." "Onu... Ben öldürmedim." "Sizin gibi ucubeler ile işimiz olmaz bizim!" "Ben... Özür dilerim..." "Seslerini duyabiliyorum!" "Eğer bunu yaparsam...