Geceydi. Rengi sarı, kahverengi ve diğerlerindendi. Soyuttu karanlık. Asfalttı üzerinde durduğu yol. Bir takım sokak lambaları vardı, sahne ışığı rolünde. Ortada bir oyun yoktu halbuki, çıplaktı her şey. Ölüme çağırıyordu havaya hükmeden. Kafası da sonra hükme bağlandı. Kokunun geldiği yöne dokundu adamın bakışları. Eski bir binanın geçirgenliği vardı ortada. Bir çift kara kuyu vardı ardında. İçine düştü sonra birinin, sonra ötekinin. Döngüye kapıldığını çaktırmadı sanırım, ya da koskoca bir yalandı.
Geldi gelecek olan, gitti gidecek olan. İlk defa bir kadın yanında fon müziğiyle gelmişti. Yükseldi tınılar, baş döndürücü bir titreşim vardı. Günah çağrıldı hemen ardından. Yazıcılar geldi gecikmeden. Bırakmadılar yalnız, hemen kalıbı da getirdiler. Nasıl bir kalıptı bu, adamın üzerine zor oturan?
Sözler boştu, ithamlar boş. Henüz hiçbir şey konuşulmamıştı. Yasaktı. Sözcükler özgür değildi, dokunuşlar, bakışlar. Sevişmeler günahtı. Eller yoktu henüz tutulacak, zincir vardı gerçeklikte. Diken ve bin türlü işkence. Kargaşa kavramlaşmıştı, doğaçlamaydı geçmişin cezası.
Nasıl da engellenmişti her şey? Ortada henüz eller yokken hangi el onlara dur demişti? Madem öyleydi, peki aynı asfaltta durmak da mı yasaktı? Durdular onlar da. Sözler boştu, ithamlar boş. Bahaneydi boş olanlar, ikisi de bildi. Bildi, asfalttı üzerinde durulan, bir yol.
Evet bir yol vardı, o da aynı asfaltın üzerinde buluşmaktı. Bir an için. Önemli olan o anı yakalamaktı. Daha önce yakalananlar gibi, bir sonraki de vardı. Tüm dünya bir anlıktı. O anın içinde bir dünya vardı.
Henüz daha söylenecek şeyler söylenmemişti. Gitmek haktı da beklemek de günah mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deneyimsizden Denemeler
ChickLitgeliyor yavaş yavaş camdan ayırt edemiyorum içimdeki kıpırtılarla dışımdaki tangırtıları yaptıklarımsa hep yanılgılardan, yanılgılar yanıl. ne nasıl ? birleştiremiyorum içimdeki kopukluklarla dışımdaki bozuklukları yazdıklarımsa hep yansılardan...