|Moren|

14.7K 604 64
                                    

Koşarak soyunma odasına girdiğimde kendime sövüyordum çünkü dün gece geç saate kadar ağlayıp üzerine birde yanlış kişiye mesaj atmıştım ve hem rezil olmuş hemde işe geç kalmıştım.

Üzerimdekiler çıkarıp hızlıca tişörtü ve önlüğü giydim tam ayakkabılarımı giymek için oturmuştum ki İpek'i gördüm. Yani dün yanlış kişiye attığım mesajların asıl sahibini.

Yanlış mesaj attığım çocuğa mesaj bile atamamıştım utançtan ama İpek'e bir güzel sövmüştüm.

-

Etibur_çak: İpek senin kullanıcı adına tüküreyim!

Etibur_çak: Senin yüzünden tanımadığım bir çocuğa mesaj attım! Hemde ağlayıp delirirken!

Etibur_çak: Senin kıçında hava fişek patlar inşallah!
-

"İçerisi tıklım tıklım ama idare ettim seni yavru,"

İpek güzel bir kızdı, saçlarının arasında mor renkleri vardı eskiden ve örgülü gezmeyi severdi ama zamanla örgü sevdası bitmiş, mor renk akmış yerini sarıya bırakmıştı. Gözleri renkli değildi ama kahverengi de değildi. Kehribar gibiydi. Benim tek arkadaşım değildi ama en değerlimdi.

"Sağ ol yastığım benim."

Hızlıca saçlarımı da toparlayıp İpekle birlikte soyunma odasından çıktım ve kafenin mutfak bölümüne geçtim. Burada 3 kişi çalışıyorduk İpek, ben ve Meriç.

Sırayla bekleyen herkesten kahve siparişlerini alıp yapmaya koyulduğumda Meriç yanıma geldi.

"Kız, duydum ki mesaj faciası yaşamışsın."

Bir yandan kahve yapıp bir yandan benimle konuşuyordu.

"Sen ner- İpek söyledi demi!"

Kahveyi tamamlayıp müşteriye teslim ettikten sonra İpeğe döndüm, "İpek çok fenasın biliyosun değil mi?"
-
"Burçak sen şu yanlışlıkla mesaj attığın çocuğu tanıyor muydun?"

Elimdeki sigarayı bir kenara koyarak dumanını üfledim ve kafamı salladım.

"İnstagramdan öylesine takip ettiğim biriydi. Aynı şehirdeyiz sadece O'nu biliyorum."

İpek'te sigarasını benimle birlikte söndürüp sindiğimiz duvar dibinden ayağa kalktı.

"O seni takip ediyor mu?"

"Evet ama tanıyamaz beni, fotoğraflarda yüzüm yok biliyorsun zaten. "

İpek'le içeriye girerken Kafe'nin çok sakin olduğunu gördüm. İçeri de sadece 1 kişi oturuyordu ve O da aldığı kahveyle oturmuş resim çiziyordu.

"Sen şu çocuğun kullanıcı adını bana versene?"

"Al sen bak telefonumdan ben biraz kafa dinleyeceğim."

Kolumun üzerine kafamı koyup gözlerimi kapattım. İçeri de çalan hoş bir müzik beni dinlendiriyordu.

Çalıştığım yeri çok seviyordum. Moren adında büyük bir kafe olmasına rağmen menü de sadece kahve ve kurabiye olduğu için herkese 3 kişi yetişebiliyorduk.

Moren'in duvarları tablo ve çerçevelerle doluydu. Buraya istemeden geldiğim tek bir gün bile yoktu.

İpeğin dürtüklemesiyle kafamı kolumdan kaldırdığımda kasada beni bekleyen bir müşterinin olduğunu gördüm.

Hızlıca müşteriye bakmak için kasaya geldiğimde daha demin resim çizen çocuğun geldiğini gördüm. Çocuğu gözüm bir yerden ıssırıyordu ama çıkaramıyordum.

Çocuk dükkandan çıktığında İpek hemen yanıma geldi.

"Ka-kanka o galiba senin yanlışlıkla mesaj attığın çocuk."
-

Başlıyoruz 🌌

ANONİM: Aynı Gökyüzü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin