Arın'a sarılmış kollarım, boynunda yüzüm vardı ve kokusu ciğerlerimdeydi.
Ağlayabilirdim bu an için.
Ayrıldığımızda birbirimize baktık.
Arın durdu ve gülmeye başladı.
"Yok artık ya! Sen O kahvecide çalışıyorsun! Hiç düşünmedim!"
Arın gülmeye devam ettikçe benim de suratıma bir gülümseme yayıldı.
Arın birden gülmeyi kesti, bana doğru yaklaştı. Boyu benden biraz uzundu.
Tamam, birazdan fazla uzundu ama rahatsız edecek kadar uzun değildi.
Elini yanağıma koyunca irkildim ve bu ana gömülmek istedim.
"Teşekkür ederim..."
"Ne için?"
"Yanımda olduğun için."
Hani olurdu ya, ağlamak isterdiniz ama aslında mutlu olmanız gerekir. Evet çok mutluyum, evet çok güzel ama ağlamak istiyordum.
"Oturalım mı?"
"Ha, tabii."
Daha önceden de burda oturduğu banka oturduk ve ikimizde sustuk. Onunla susmak da güzeldi ama bu gece susmak için fazla erkendi.
"Hadi söyle, neden burda böylece oturuyordun?"
" Annem ve babama hep çok düşkün bir çocuk oldum ben... Tam bir örnek aile çocuğuydum anlayacağın. Ve sanırım annem hasta. 3 Gündür tahlil sonuçları bekliyoruz ama çok sıkıntılı 3 gün oldu. Yarın açıklanacak, benimde içim daraldı. Ondan oturuyordum. "
"Ne hastalığından şüphelendiler?"
"Kanser."
Tüylerim diken diken oldu. Bende annemi kaybetmiştim ve korkusunu anlayabiliyordum.
Susmaktan başka bir şey yapamadım çünkü acısına iyi gelcek bir şeyin olduğuna inanmıyordum.
Kafası dağılsın diye aklıma gelen ilk fikri attım ortaya.
"Kahve içelim mi?"
Arın bana döndü, şaşırmıştı.
"Kahveciler kapanmıştır şimdiye."
"Bi tanesini açabiliriz." Cebimdeki Moren'in anahtarlarını elime aldım ve salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANONİM: Aynı Gökyüzü
ContoEtibur_çak: İpek senin kullanıcı adına tüküreyim! Etibur_çak: Senin yüzünden tanımadığım bir çocuğa mesaj attım! Hemde ağlayıp delirirken! Etibur_çak: Senin kıçında hava fişek patlar inşallah!