YIL: 10.11.2023
Loş bir koridor burası ve hücrelerden oluşuyor... Patlamadan sonra çok nadir durumlarda endişelendim. Sanırım şuan da biraz endişeliyim. Hafif bir hıçkırık sesi duyuyorum galiba. Silahımı hazır hale getirip ilerlemeye devam ediyorum.
-"Rose!!!"
Bir çığlık geliyor ileriden. Birden kalbimin acıdığını hissediyorum eğer ona bir şey olursa asla ama asla kendimi affetmem. Birazcık hızlanıyorum, ahh kolum gerçekten çok acıyor!
-"Kıpırdama Bill!"
Ah Lanet olsun! Nasıl yukarıda üçüncü kişinin olmadığını unuttum? Tamam Bill yapabilirsin sakin ol, Rose için sakin olmalısın! Sakin ol Bill sakin ol! Yavaşça arkama dönüyorum. Silahını bana doğrultmuş ve… Ne? Gözlerinde korku var, hah benden korkuyor mu? haha Şuan moralim yerine geldi sanırım. Bir kasaba şerifi benden korkuyordu. Neyse onu sadece etkisiz hale getireceğim.
-"Silahını yere at!"
Yavaşça silahımı yaralı kolumla yere doğru indirirken diğer elimle cebine koyduğum (yukarıdaki ölü adamlardan aldığım) silahımı alıyorum. Benden korktuğu için sadece aşağı inen elime bakıyor haha neyse onu öldürmeyeceğim. Sağ elimle tetiğe bastığımda ne olduğunu anlamıyor bile! Elindeki silahı düşürüyor doğal olarak yanına gidiyorum. yaralanan elinin acısıyla kıvranıyor.
Onun cebinden bir kelepçe çıkarıyorum ve onu yanımızda bulunan boş hücrelerden birine kelepçeliyorum. Tabi ayrılırken onun silahını almayı da unutmuyorum.
Rosemaria... Koridorun sonuna geldiğimde elimde olmadan heyecanlanıyorum. Çok kan kaybettim, hızlı olmalıyım. Karşılıklı duran son hücrelerin önüne geçmeden önce,
-"ROSE!!!"
Rose'un hafif inlemesi sağ taraftan geliyor. Çantamı önüme alarak sağa dönerek hücrenin önüne geçiyorum. Rose'un ağzı bağlı, gözleri yaşlı bir şekilde bana bakıyor. Neden yanında kimse yok? Bunun neden olduğunu az sonra anlıyorum Rosemaria'nın kafa sağlamasından anlamalıydım. Ah! Olamaz. Ben engel olamadan boynuma arkadan bir ip bağlanıyor. Sadece birkaç kez ölüme yakın olma durumuyla karşılaştım sanırım bu da o durumlardan biri. Onu arkamda bir duvara yapıştırmaya çalışıyorum ama nafile...
Ah,... aslında bir şey daha yaparak hem beni hem de Rose'u kurtarabilirim. Biraz tehlikeli ama başka çarem yok! Adamı geriye doğru ittirirken bu sefer Rosemaria nın yanına doğru itiyorum. İkimizde Rosemaria nın yanında düşüyoruz. Nefesim çok az kaldı eğer Rosemaria birşeyler yapıp bana bir şans verebilirse ikimizde kurtulabiliriz.
Nefesim bitmek üzere… Gözlerim kararıyor, Rosemaria lütfen bir şeyler yap! ROSEMARIA!!!
Boğazımdaki eller hızlı bir şekilde geri çekilince bir an ne olduğunu anlamıyorum. Öksürük krizine girmişken arkamdaki adama bakıyorum. Burnu mu kırılmış? Sanırım öyle, göz ucuyla Rosemaria'ya bakınca anlıyorum. Adamın yüzüne tekme atmıştı demek! Birden üzülüyorum. Rosemaria çok saf ve iyi biriydi ama ben onun birini incitmesine sebep oldum. Üzüntüyle karışık sinirimin hepsini karşımdaki adamdan çıkarmaya karar veriyorum...
Yumruklarımı durmadan adamın üzerimde kullanmaya alışmışken Rosemaria'nın inlemesini duyuyorum. Benden korkuyordur artık herhalde... Hemen yanına gidiyorum. Ağzındaki bandı ve ellerini çözüyorum. Beni istemeyecek galiba? benden uzak durur artık sanırım? ben ne yaptım?
Rosemaria'nın benden nefret edeceğini düşünmüşken o kollarını bana doluyor ve bana sarılarak ağlamaya başlıyor. İnanamıyorum, ne yapmalıyım? Yavaşça elimi kaldırıyorum onun başını okşuyorum. Birden aklıma sol omuzundan vurulduğum geliyor. Tabii acımda geri geliyor. Hafif inliyorum.
-"Neyin var?...... Ahhh! Bill sen yaralanmışsın!"
-"Ben iyiyim buradan hemen çıkmamız lazım. Koşalım tamam mı?"
-"Hı hı"
Rosemaria'nın elini tutuyorum. Koşuyoruz... Sonunda polis merkezinden çıkıyoruz. Kasabanın arka çıkışına doğru yöneliyoruz. Arka çıkışa geldiğimizde hiç istemediğim bir gerçekle karşılaşıyorum. RP'ler.... Birisinin elinde megafon var,
-"Bill ve yanındaki tatlı küçük kız kaçacak bir yeriniz yok! Yani teslim olun ve yumuşak davranalım... Yoksa acıtarak da sizi ele geçirmesini biliriz..."
'fuck you all' Asla teslim olmayacağım. Her şekilde öleceksem bile dövüşerek ölmeyi tercih ederim. Rose'un elini daha da sıkarak geriye doğru koşmaya başlıyorum..
Kasabanın orta yerindeyiz şimdi... Benim dayanacak gücüm kalmadı. Rose'un elini bırakarak elime silahımı alıyorum. Etrafımda dönüyorum. Rose çok korkmuşa benziyor, onu koruyacak gücüm kalmadı ama! Olamaz, çok kan kaybettim. Dayanacak gücüm kalmadı.
-"Pişşttt"
Bu da kim? Silahımı sesin geldiği yere çeviriyorum.
-"Sakin ol Bill, Seni ve küçük arkadaşını kurtaracak tek kişiyi öldürmek istemezsin herhalde?"
Gözlerim kararmaya başladığından sadece bir kız sülieti görüyorum...
-"Sen adımı…". Olamaz! sanırım bayılacağım…… ÇOK SİYAH…………
# Umarım beğenirsiniz^^ Yeni bölümü büyük ihtimal cuma günü olmazsa cumartesi yayımlarım. Okuyucularıma teşekkür ediyorum, Seviliyorsunuz^^ :) Yorum ve önerilerinizi bekliyorum.
Votelemeyi unutmayın:):):)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIDE&SEEK (saklambaç)
Science Fiction5 yıl önce kimsenin unutamayacağı bir patlama oldu. Hükümet bundan sonra tekrar olabilecek patlamaların önüne geçebilmek için katliam yapmaya karar verdi. Peki ne mi yapacaktı? Beni ve benim gibileri öldürecekti.