5.PART: UZAKLARDA BİR YERDE...

358 24 4
                                    

YIL: 25.11.2018

         Yaklaşık bir haftadır yoldayız. Zamanın nasıl geçtiğini bile anlayamıyorum. Arabanın arka tarafında ayaklarımı öne uzatmış otururken yavaşça başımı cama yaslıyorum. İpod'umun şarjının bitmek üzere olmasına rağmen bir klasik olan Eminem - Not Afraid şarkısını dinlemeye çalışıyorum.

       Kanada'ya elveda diyeli 6 gün oldu. O günü hiç unutmayacağım sanırım. İnsanlar Kanada,         Amerika, Meksika gibi ülkelere geliyorlardı bizse Portekiz'e kaçıyorduk. Babamla ne kadar konuşmaya çalışsam da beni daha çok içime kapatıyor. Ablam ne kadar sulu göz olsa da şuan bir şeyleri anlamışa benziyor ya da öyle gözüküyor. Sanırım tek konuşan annem ve beni kaçmadığımıza inandırabilecek tek kişi o. Benim hiçbir şeyden haberimin olmaması da bir gerçek ve ben sadece çaresizce durumumu kabulleniyorum.

       Dün İspanya'ya ulaştık. Babam burada araba satın aldı. Koyu lacivert, Seat Ibiza markalı             arabamızla Fransa'ya doğru yol alıyoruz. Babam hala nereye gideceğimizi bilmediğini söylesede bugün akşam her şeyi öğrenmeyi düşünüyorum.

       Ormanlık bir yola giriyoruz. Yaklaşık yarım saat bu ormanlık alanda ilerledikten sonra İpod'umun şarjının bitmiş olduğunu farkediyorum. Araba durdu, Sonunda! Hemen etrafımı incelemeye başlıyorum. Sadece ağaçlar var ki burada! Ne yani buraya piknik yapmaya mı geldik? diye düşünmeden geçemiyorum. 

       Arabadan ilk babam iniyor, hemen ardından da ben fırlıyorum. Babam arabanın arkasını işaret ediyor. Hemen arabanın arkasına gidip küçük bavulumuzu alıyorum. Babam ilerleyerek ağaçların altındaki küçük bir geçitten ilerliyor, annem ve ablamda onu takip ediyor. Kendimi biraz dışlanmış olarak hissetsemde hemen peşlerine takılıyorum.

       Küçük geçitten geçtiğim anda küçük bir evle karşılaşıyorum. Her tarafının ağaçlarla çevrili olması dikkatimi çekiyor. Kendimi birden gizem/gerilim filmlerinde gibi hissediyorum. Ama onların arkasında genelde kötü bir şeytan falan oluyor. Bizimse arkamızdan gelen bir insan bile yok! En azından ben öyle zannediyorum...

-"Burası neresi?"

      Kimseden cevap alamıyorum tabi ki! Hepsi ağız birliği etmişçesine sessiz kalıyorlar. Babam evin basamaklarını çıktıktan sonra karşılaştığı paspası kaldırıyor ve altından anahtar çıkarıyor. Hah! Bu eski metod hala kullanılıyor mu? Babam anahtarı çeviriyor ve küçük bir gıcırtıyla kapıyı sonuna kadar dayalıyor. Sırayla içeri giriyoruz. 

        İlk dikkatimi çeken buranın çok eski olması ama galiba itiraz hakkım yok! Karşımda küçük bir salon bulunuyor tabi eğer buna salon denilebilecekse? Sağımda salonla bitişik aralarında sadece yarım bölme olan mutfak var. Annem hemen oraya yöneliyor. Ah kadınlar! İlk olarak keşif için merdivenlerden yukarı çıkıyorum. Sonuçta bir yerden başlamak lazım! 

        Ablam önümden çıkıyor. Karşımızda 3 tane oda bulunuyor. Ah, 2 oda demeliyim. Birinin lavabo olduğunu sonradan farkediyorum. Ablam geniş olana giriyor. Bu aralar çok sessiz olmasına rağmen hala havalı olma duygusunu taşıyor sanırım. Diğer odaya yöneliyorum. Küçük bir oda ama idare edebilirim herhalde.

        Köşede bir yatak ve hemen yanında bir pencere görüyorum. Pencerenin yanına oturuyorum ve etrafa göz atıyorum, sanırım buradan sadece kuşları izleyebileceğim. Yatağa uzanıyorum, hayatımın nasıl bu noktaya geldiğini düşünüyorum. Normalde şuan okulumda olurdum belki Sam ile eğleniyor olurduk ama şuan belki kimsenin bilmediği bir ormanın içindeki saçma bir yere saklanmaya çalışmış küçük bir evin içindeyim. Ailemin normal olduğunu bile düşünmüyorum artık sanırım...

      Aşağı iniyorum, annemi hepimize birer sandviç hazırlamış olarak buluyorum. Sonunda ev yemeği yiyebileceğimi düşünmüştüm ama yine fail!  Babam ilk katta bulunan tek odadan çıkıyor, onun gülümsemesine bayılırdım ama şimdi ise tek gördüğüm ruhsuz bir ifade... 

-"Buraya neden geldik?"

-"Burası yeni evimiz canım."

-"Hah! Birisi bana neler olduğunu anlatmayı düşünüyor mu artık?

-"Her şeyin bir zamanı var Bill."

-"Hayır anne! Ben şimdi öğrenmek istiyorum. Hepiniz benden bir şey saklıyorsunuz."

-"Sakin ol küçük kardeşim. Kendini kaybetme hemen, anlatacağız herhalde, değil mi baba?"

-"Evet Lily, haklısın. Belki şimdi anlatmak en iyisidir.

Şimdi Bill, kulaklarını aç ve beni iyice dinle.......

       #Yeni bölümü bir haftaya yazarım. Yapabilirsem daha erken yazmaya çalışırım. Bu bölüm uzun olmadı sanırım ama bir sonraki bölümü uzun tutmaya çalışırım  :)   vote'larsanız ve yorum atarsanız sevinirim gençler, so  goodbye  :D

HIDE&SEEK (saklambaç)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin