elli dört

108K 6.3K 1.7K
                                    

[Seksendört - Yorma]

Medya:AnlamsızŞeylerVol43

Bu bölüm maviş ninjama cansuyy_ ithafendir.❤

💬

Şaşkınlıkla ellerimize baktı. "Harbi misin?"

Gülümsedim. "Harbiyim."

Cidden bende kendime şaşırıyordum ama yine de ondan hoşlandığımı biliyordum. Bu kadar güzel seven birinden hoşlanmamam mümkün müydü? Onu başta çok tersliyordum ama bu zamanla onunla uğraşmaya dönmüştü. Hem ne demişler insan en çok sevdiğiyle uğraşırmış. Bende onu, beni sürekli sinir eden bu romantik hödüğü, zamanla gerçekten seveceğimi biliyordum.

Zaten ona deneyebileceğimizi söyleyecektim ama bana fırsat kalmadan konuyu kendi açmıştı,bu iyiydi.

Olacaksa onunla olacaktı...Yoksa evde kalacaktım zaten!

Elimi sıktığında kaşlarımı çatıp elimi geri çektim. "Elimi tapulu sana vermedim lan ne hor davranıyorsun?!"

Lan da bir sevgi şekli olmalı.

"Cidden elimi tuttun mu diye test ediyordum da," dediğinde kendimi bir sorguladım. "Sahiden o kadar umutsuz vakamıyım ya?"

Gülümseyerek tekrar elimi tuttu. Bu da iyi alıştı he. "Hayır gülüw artık umutsuz vaka değilsin. Çünkü," deyip ellerimizi kaldırdı. "Artık sevgiliyiz!"

"Sevgili miyiz?"

Göz devirdi. "Yok eltiyiz!"

Kahkaha attım. Baya hunharca güldüm yani büyük ihtimalle birazdan beni sevmekle ne kadar büyük bir hata yaptığının farkına varacak ve sevgili olduktan bir dakika sonra ayrılanlar olarak tarihe geçeceğiz.

Şakasına onayladım. "Doğru senden çok güzel elti olur. Ee biz eltiysek eşlerimiz kim?"

Ama o şakamı ciddiye almış kaşlarını çatmıştı. "Sana benden başka eş yok ulan!"

"Hödük!"

"Hödük mödük sevmiyor musun?"

Yutkundum. Kalkıpta 'sçmlma tbkde svyrm' diyecek halim yoktu. Bu yüzden...

Gözüm kolundaki saate kayınca hızla ayağa kalktım. Böylece ellerimiz ayrılmış oldu. "Geç kaldık!"

Konudan kaçış. Hani şu en iyi yaptığım şey.

O hala olayın farkında değildi. "Neye geç kaldık?"

"Işıl'ı almaya," der demez yürümeye başladım. O da gitarını çantasına koyup sırtına aldı ve peşime takıldı. Ama benim hızlı yürüyüşümün aksine o yavaş yürüyordu. "Gerçekten mi Irmak?"

"Gerçekten Asaf. Hızlı yürüsene biraz! Geç kaldık senin yüzünden! Yok yetişiriz de yok otur biraz konuşalım da. Al çok güzel yetiştik şimdi. Bak hala pinekliyor!"

Hala gayet rahat bir şekilde arkamdan gelirken, "Bir sakin ol," dedi. "Ne zamandan beri Işıl'ı almayı bu kadar umursar oldun?"

"Beş dakikadan beri."

Homurdanıp önüme döndüm ve hızla yürümeye devam ettim. Işıl'ın kaçış konum olması iyi olmuştu. Yoksa kızın çıkış saatini geçtiğimizi fark etmeyecektim ve benim onu almam gerekiyordu. Evde kimse yoktu, gidip kapı da kalacaktı.

Benim homurdanmalarım dışında sessiz bir şekilde okula gelmiştik. Ben önde olduğum için okula ilk ben girdim. Zilin çaldığı anlaşılıyordu, öğrenciler çıkmaya başlamıştı. Işıl'ı gözlüyordum ama hiçbir yerde göremiyordum
İnşallah gitmemiştir.

KİMLİKSİZ | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin