⚜8⚜

29K 2.6K 630
                                    

Yoongi dirseğini banka dayadığı tarafa doğru keskin kısa bir bakış atıp Jimin'le aralarında duran boşluğu süzdü. İkisinin de sırtı neredeyse birbirlerine dönüktü, Jimin ise hala öfke kusuyordu.

"Jim-"

"Konuşma."

Yoongi lafını kesip sessiz oturuşunu sürdürdü. Önündeki noddle fazlasıyla ilgi çekici olsa bile, yemeye başladığı an Jimin'den bir laf işiteceğine emindi. Laf sokmaya yer arıyordu minik olan.

Benim alfam

Yoongi bir gün önceki laflarını düşününce istemsizce sırıttı.

Jimin, kendisinden beklenen gibi, kedi misali Yoongi'ye dönmüş ve ağzından bir 'hah' sesi çıkarmıştı.

"Mutlusun tabi. Gül gül, çekinme"

"Ne kadar böyle devam edeceğiz?" Yoongi bıkkınlıkla vücudunu ondan tarafa cevirdi. Küçük olanın yüzünde kızarık birkaç iz duruyordu.

"Hem suçlu hem güçlü" Jimin yine tombul yanaklarıyla Yoongi'ye sırtını döndüğünde Yoongi başını geri atıp bulutlara baktı.

"Masum ayağına mı yatıyorsun hah? Kızı nasıl paraladığını görmedim mi sanıyorsun?" Yoongi alayla azarlar gibi çıkardı sesini. Jimin gözlerini kısmıştı.

"Neden sana yürümesine izin verdin? İradesiz misin sen? Hah? Hahh??"

Önlerinden geçen iki kız kendilerine bakıp yollarına devam edince Yoongi de kısa süre ona karşılık verememişti. Kızlar uzaklaşınca iç çekip yanağını avucuna yasladı.

"Pamuk şekere benziyorsun, seni ciddiye alamıyorum böyle"

Jimin önüne düşen saç telini biraz daha çekerek uzattı ve gözlerini şaşı olacak şekilde yukarı kaldırdı. "Bence çok gü-"

Yoongi onun dudaklarını savunmasız yakalayınca, Jimin elindeki saç tutamıyla durakladı. Yukarıdaki gözleri şimdi Yoongi'ninkilere bakıyordu. Büyük olanın kapalı gözlerine kirpikleri o kadar güzel iniyordu ki hepsini yolmak istedi Jimin.

Kendi dışında güzel olan şeylere tahammülü minimumdaydı.

Yoongi alt çenesini yumuşak bir hareketle aralayıp onun dudağını dişleri arasında tuttu. Jimin elini saçından çektiğinde Yoongi elini onun ensesine koyup olabilecekmiş gibi daha çok çekmişti kendine.

❁❁❁❁❁

Taehyung dışlanmaya fazla alışkındı, ilk günden beri anlayış gösterdiği bir şeydi bu.

İnsanların dışlanması, onlara zarar verme gerekçesi sunmazdı ama kimseye.

Taehyung neden bunu yaşadığını bilmiyordu, karşısındaki çocuğa ne yaptığını bilmiyordu, neden ondan dayak yediğini bilmiyordu.

Duvara sırtını verip yere çöktüğünde üstüne gelen her şey onu ezmeye başlamıştı. Kendini korumaya bile mecali yoktu.

Karşısındaki çocuklar geri çekilip Taehyung'un çantasını kurcalamaya başladıklarında Taehyung göz yaşları yüzünden her şeyi bulanık görüyordu. Başını dizine dayayıp gözlerini kapattı, olmazdı ya, Hoseok'un gelip onu bulmasını diliyordu.

"Taehyung-ah"

Taehyung başını kaldırmayıp kollarına daha da gömdü. Hoseok'un geleceği kadar içten mi dilemişti sahiden?

"Böyle serserilerin sana dokunmasına nasıl izin verirsin?"

Taehyung omzuna dokunan ele kısık şekilde bakıp görüş açısını kapatan kolunu kaldırdı.

Jungkook diğer kolunu da çekip onun çenesini tuttu ve kontrol etmek için kaldırdı.

"Kalkmaya çalış, hastaneye gidelim"

Taehyung başını iki yana sallayıp yeniden aşağı eğdi. Hoseok olmadığı için neden sevindiğini bilmiyordu. "Babam kızacak"

Jungkook eğilip kollarını onun beline doladı ve kalkmasına yardım etti, Taehyung kalkmayacaktı ancak ona zorluk çıkarmamak için ayaklandı. Başını kaldırıp çocuklara ne olduğuna bakmak istiyordu.

Jungkook omzunda asılı çantayı düzeltti ve onun başını kendi omzuna koydu. "Kaldırma başını" yerde cansız yatan çocuğun bacağını dikkatlice geçirdi.

Jungkook'un çevirdikleri taksiye bindiklerinde Jungkook, Taehyung'un ısrarlarına rağmen hastaneye gitmeye inat etmişti. Bu sırada parmaklarıyla onun vücudunu yollayıp ciddi bir şey var mı diye bakıyordu.

"Onları öldürdün mü?" Taehyung dehşet içinde titriyordu. "Nasıl böyle sakin duruyorsun, onları öldürmeni istemedim ben..."

Jungkook sessizce onun saçlarını düzeltip şişmeye başlayan yerlerde parmaklarını gezdirdi. "Düşündüm de, az mı ettim acaba?"

"Benden nefret ediyor musun etmiyor musun anlayamıyorum..."

Jungkook onun gereksiz sorularını soğukkanlılıkla duymamazlıktan geldi ve parayı şoföre uzatıp kapıyı açtı. "İnebilecek misin?"

Taehyung cevap olarak arabadan inip çantasını almaya uğraştı, Jungkook onun yerine çevik bir hareketle çantayı tutmuştu.

"Beni neden umursuyorsun?" Taehyung içeri doğru yönlendirilirken sormuştu bu sefer. Ciddiyetle ona bakıyordu. Onun ilgisini çekecek hiçbir şey yapmadığını adı gibi biliyordu.

"İnsanlar değişiyor, öyle değil mi? Yanımda olduğunda seninle uğraşasım oluyor, olmadığında ise... Eksikliğini hissettiriyorsun." Jungkook tam hasta kayıt bankosunun önünde durdu. "Çok acımasızca, öyle değil mi?"

❁❁❁❁❁

Jin, Namjoon'un uzattığı kağıtları alıp tebessüm etti. "Teşekkürler, ne diyeceğimi bilemiyorum..."

Namjoon gülümseyerek koltuğa oturdu. "Hocalarınla görüştüm, fazlasıyla uzun görüşmeler" kısa bir gülüşten sonra devam etmişti sözüne. "Sınavını burada olmanda bir sakınca olmadığını söylediler. Böylece lise diplomanı sorunsuzca alabileceksin. Üniversite sınavı için de bol bol çalışmalısın ama"

"Namjoon... Ben... Minnettarım. Gerçekten benim için çok uğraştın, ama daha fazlasını yapma, olur mu? Karşılığında verebileceğim hiçbir şey yok" Jin bu tuhaf durumdan hoşlanmamıştı, nitekim kendini ona karşı borçlu hissediyordu.

"Karşılığında bana edebiyat dersi verebilirsin. Birisi anlatırsa aklımda kalacaktır"

Jin iğnelerin takılı olduğu kolunu önüne çekip başıyla onayladı. "Evet, bunu kabul edebilirim."

"Anlaştık öyleyse?"

"Evet, anlaştık Joonie"

+50

Brave Words, Braver Deeds ║Vkook&Yoonmin&NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin