Ölü topraklara heybetimle giriş yapıyorum yıllar sonra djdbdjdn bu hikayenin bu kadar (çüş 500bin mi tepkimle beraber) tutacağına inanmamın imkanı yoktu. Hani bölüm sınırımız 20 oy falandı simdi bir baktım siz minik ruh hastaları 1000leri geçmişiniz, o yüzden dedim ki bu NamJin kenarda çok bekledi...
Ta daaa
Lö NamJin edit.
Namjoon çubuklarını masanın üstüne bırakıp kaşının kenarını kaşıdı. Saat öğlen dört sularıydı ve burada, 7eleven'ın önündeki plastik masalarda ramyeon yiyorlardı... Namjoon'un, sevgilisini görmediği 2 ay sonrasında planı kesinlikle bu değildi.
Jin, haklı olarak üniversite okumak istemişti, zaten Namjoon'un arkasında durduğu düşünce de buydu. Bu güzel hikayedeki tek sorun, Jungkook'un sürüsünün Daegu'da olmasıydı. Eğer Seul'e yakın olsaydı, Namjoon işleri arasında mutlaka fırsat bulup her gün onu görmeye gelirdi ama işler bu şekilde ilerlememişti.
En azından ona güzel bir yemek ısmarlamayı hayal etmişti alfa. Jin'in paket ramen yemek isteyeceği aklının ucundan geçmemişti.
"Her gün bunlardan yediğine birçok şey üzerine iddiaya girebilirim"
Jin ona kocaman bir gülümseme sundu, yanaklarında hala noodlelar olduğu için küçük bir hamster gibi görünmüştü. "Ama seviyorum"
"Umarım beni de barbekü yerine noodle seçecek kadar seviyorsundur..." çubuklarını tekrardan eline alınca, duraksayan Jin olmuştu bu sefer, Namjoon'un dikkati çoktan yemeğine dönmüştü. Konuşacaktı ama konuşacak yeri bulamadı kendine, böylece o da yemeğine dönmeyi seçti.
"Ne zaman gideceksin?"
"Akşam sekiz gibi yola çıksam iyi olacak" Namjoon ağzını silerken cevapladı onu.
"Kalırsın sanmıştım..." Jin yüzünü düşürdü. "Sadece dört saatimiz mi var? Bilseydim derslerimi ekerdim" evet, hala çocuktan farksızdı. Namjoon üniversiteye gidince değişeceğini düşünmüştü, buna istekli değildi ama... değişebilirdi. Engel olamazdı ki...
Değişmemişti, Namjoon hala onu battaniyeye sarıp uyutana kadar kucağında sallamak istiyordu.
Namjoon'un da canını sıkmıştı bu durum, ama şimdilik sürüye karşı sorumlulukları vardı. Jin'in de kendi eğitimine karşı... Bu sene mezun olması gerekiyordu. "Bir dahaki sefere kalmayı deneyeceğim"
"Geçen sefer de bunu dediğine yemin edebilirim" şimdiki ses tonu oldukça alıngan çıkıyordu Jin'in. "Başka birisiyle görüşmüyorsun değil mi? Tanrı şahidim olsun ki bunu Jungkook'a söyl-"
"Umarım şaka yapmak için soruyorsundur"
"Pekala... buna bir çözüm bulmalıyız" Jin yere bıraktığı sırt çantasından ajandasını çıkarıp sayfaları çevirmeye başladığında, Namjoon onun ne yaptığını anlamak için arkasına yaslandı. Jin, epeyce bir süre sayfalarda gezinmişti.
"Çıkalım hadi" aniden ajandasını 'tak' sesiyle kapatıp çantasına koyduğunda, Namjoon yerinden kalkarak onun çantasını omzuna aldı.
"Ne yapalım istersin? Sinemaya ya da tiyatroya gidebiliriz" Namjoon çubukları boş paketin içine bırakıp Jin'in nihayet keyiflenmesine tapmıştı. Hiç...Hiç değişmiyordu.
"Seninle Daegu'ya geleceğim"
Namjoon'un hayallere dalmış bakışları ona dönüp kaşlarını çattı. "Hayır, bu olmayacak. Üç yıl idare ettik, bu yıl da edersek beraber uzun uzun yaşarız"
"Araban nerede? Cheongju'ya kadar ben sürerim, hava kararmazsa tapınakları gezeriz" Jin onu duymuyordu bile, ajandasını çantasına koyup ayarlanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brave Words, Braver Deeds ║Vkook&Yoonmin&Namjin
FanficOmegaverse (Delta, Alfa, Beta, Omega, Vita) "Bazen alıştığın yer, ait olduğun yer değildir Taehyung. Yolunu değiştirecek olman, kaybolduğun anlamına gelmez." 3.5.18, Hayran Kurgu, #18 27.2.19, BTS #5 17.5.18, Vkook #1 19.5.18, Alfa #1 23.9.18, Jungk...