1. BÖLÜM

4.2K 115 85
                                    

Kuruladığım kadehleri tezgaha dizerken kırmamak için ayrı bir özen gösteriyordum. Aylardır burada çalışıyordum ve daha bardak kırmadığım bir gün hatırlamıyordum. Ve tam olarak bir saat önce patrondan bunun yüzünden iyi bir fırça yemiştim. Çok sakardım ve sakarlığımı göstermekten de hiç çekinmiyordum. Hatta bir keresinde kadehlerin bulunduğu dolabı devirmiştim ve bu yüzden kovulmuştum. Daha sonra da burada işe başlamıştım. Pek arkadaşım yoktu. Kimseyle fazla yakın olmazdım. Bana samimi gelmiyordu öyle çok yakın olmak. Genelde mesafelerden yanaydım. İşimi severek yapıyordum. Böyle ortamları pek sevmesemde barmenliğin bana iyi geldiği söylenebilirdi.

Son kadehi de kurulayıp tezgaha indirdiğimde karşıma oturan kişiyle elim ayağım birbirine girmişti. Heyecandan bacaklarımın titrediğini hissediyorum. Bakışlarımı üzerinden çekip işime yöneldiğimde "Her zamankinden." dedi o içimi kavuran sesiyle. Yaklaşık her hafta buraya gelirdi. Uzun süredir onu izliyordum uzaktan. Hafif kirli sakalları, heybetli vücudu, keskin bakışları her kızın aklını çelecek kadar çekiciydi. Ama ben onun bakabileceği tarzda bir kız değildim. Genelde bakımlı, seksi kadınlarla ilgilendirdi hatta fazlasıyla yakından ilgilenirdi. Onu biriyle görünce bile içimin acıdığını hissediyordum ama bugün yalnız görünüyordu anlaşılan bu gece ona eşlik edebilcek birisi yoktu.

"Her zaman ne içtiğimi unuttun galiba." dediğinde kafamı çevirip şaşkın şaşkın ona bakmaya başladım. "Efendim!" dedim sesimin titremesine lanet okuyarak. İlk defa benimle dialog kuruyordu ve benim dilim tutulmuştu.

"Diyorum ki aklını çağır da iki çift laf edelim."

Ben aptal aptal bakmaya devam ederken o da ona çok yakıştırdığım çarpık gülüşünü yüzüne yerleştirmişti. Onun gülmesine bende gülerek eşlik ettiğimde "Özür dilerim ben hemen veriyorum." dedim ve her zaman içtiği kokteyli hazırlayıp ona uzattım.

İçeceğini yudumlarken bakışlarını barda gezdiriyordu. Anlaşılan kendine bir eş arıyordu. Üzüntüyle kafamı eğdiğimde boşalan kadehi uzatıp salladı. Bu 'Yenisini istiyorum' demek oluyordu. Aynısından bir tane daha yaptığımda eline alıp tek dikişte bitirdi. "Ömer ben." dedi hafif bir gülümsemeyle. Gülümsemeye çalışıp "Biliyorum." dediğimde kaşlarını kaldırıp alaycı bir gülüş daha attı. Gülüşü kahkaya dönüşürken kaşlarımı çatıp ona baktım. Neden bu şekilde güldüğünü merak ediyordum. Olanları anlamaya çalıştığımı anladığında "Bildiğini biliyorum. Amacım senin adını öğrenmekti." dedi ve gülmeye devam etti.

Kafamı eğip onun gibi alayla gülerken boşalan kadehi tekrardan doldurmuştum. Anlaşılan bu gece şarhoş olmak için gelmişti. Bardağı tekrardan ona uzatırken "Ucuz taktikler bende işe yaramaz." dedim imalı bir bakışla. "Boşuna uğraşma."

Şaşırdığını yüz hatlarından anlayabiliyordum. Böyle bir atağı kesinlikle beklemiyordu. Tamam dercesine kafasını salladığında kadehinden bir yudum daha alıp bakışlarını saçlarımda gezdirdi. Elini kafamdaki bandaja doğru uzattığında tek hamlede tokamı çıkarmıştı. Topuz olan saçlarım tokanın çıkmasıyla dağılırken yanaklarım kıpkırmızı olmuştu. Kafamdan çıkardığı tokayı bileğine taktığında bana dönüp göz kırptı.

"Saçların orijinal mi?"

Kaşlarımı çatıp öldürücü bakışlarımı ona doğru gönderirken soruyu eş geçip tokamı almak için bileğine uzandım. Hızla kolunu çektiğinde elini saçlarıma getirip okşamıştı.

"Orijinale benziyor." dedi sanki çok ciddi bir işle uğraşıyormuş gibi temkinliydi. Sinirden dolan gözlerimi görmesini istemediğim için arkamı dönüp tezgahın altındaki çantamı açtım. Yanımda yedek olarak taşıdığım tokayı hızla kafama takarken yüzündeki gülümseme daha da genişlemişti. Ona bakmaya devam edersem biraz sonra ağlamaya başlayacağımdan emindim. Bu yüzden onunla ilgilenmek yerine kendime başka bir uğraş bulmak için yan tarafa geçip boşalan kadehleri doldurmaya başladım.

KELEPÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin