"Bu adamın senin yanında ne işi var?"
Soner bana sinirle bakarken her an Ömer'e kafa atacakmış gibi görünüyordu. Ne yazık ki olur da öyle bir hata yaparsa hastanelik olabileceğinden haberi yoktu.
"Adım Ömer, 'bu' değil."
Ömer bir kaç adım ilerleyip yanımda durduğunda kafasını bana çevirip her şeyin yolunda olup olmadığını sorar gibi gözlerime bakıyordu. Gözlerimi yumup Soner'e döndüğümde ellerim terlemeye başlamıştı.
"Sen burayı nereden bili..."
"Soru sormayı bırakta önce benim soruma cevap ver." Soner'in gür sesi sokağı kaplarken artık dizleriminde titrediğini hissediyordum.
"Bana bak." Ömer elindeki büyük kutuyu yere indirirken devam etti. "Sesini yükseltme yoksa üzülürek kısmak zorunda kalırım."
"Öyle mi?" dedi Soner hayretle. İkiside ben burada değilmişim gibi davranıyordu. "Öyleyse durma merak ettim şimdi nasıl kısıyorsun."
Ömer Soner'e doğru sinirle bir adım atarken sol elimi göğsüne dayayıp onu durdurdum. "Ömer, Soner benim abim."
Ömer aniden bana dönüp sinirden yanıp sönen kara irislerini gözlerime dikti. "Seni o hâle getiren abin mi?" dedi sorudan çok bir durum tespiti yapıyormuş gibiydi. "İyi o zaman bir yumruk daha fazla yer."
Aniden Soner'in üstüne yürüdüğünde Soner de geri durmayıp onun yakasına yapışmıştı. Ömer vakit kaybetmeden yumruk yaptığı elini Soner'in suratına indirirken Soner geriye doğru devrilip yumruğun denk geldiği dudağını tutuyordu. "Sen nasıl bir kadına el kaldırırsın lan puşt."
Ömer bana tokat attığı için Soner'e hesap soruyordu buna ne kadar hakkı vardı bilmiyordum ama Soner'den yediğim tokat iki hafta önce Ömer'den işittiğim sözler kadar canımı yakmamıştı. O fiziksel şiddetin hesabını sorarken ben onun ruhuma yaptığı şiddeti sindirmeye çalışıyordum. Ve bunu sindirmek abimden gelen tokatı sindirmekten oldukça güçtü.
Soner dengesini kontrol edip tekrar ayağa kalktığında Ömer'in yeniden yakasına yapıştı. "Sen kimsin de kardeşimle aramızdaki meseleye karışıyorsun. Kimsin lan sen."
Ömer çenesine sert bir darbe alırken donup kalan vücudumu hareket ettirmem gerektiğini yoksa ikisinin de birbirini perişan edeceğini biliyordum. Ama saçma bir şoka girmiştim ve hareket edemiyordum. Aklımda o geceki konuşmalar sanki bir film izler gibi sırayla geçiyor ve daha sonra yediğim tokatla son buluyordu. Ve film bitmeden başa sarıyordu.
"Kardeşim dediğin kişiye vuramazsın lan. O senin kardeşin, sahibi olduğun kölen değil." Soner bir yumruk daha yiyip yere serildiğinde Ömer soluklanır gibi ellerini diz kapağına dayayıp eğildi. Film yeniden başa sarmıştı. "Gerçi öyle bile olsa vuramazsın." diye devam etti.
Soner ayaklanırken dudağının yanından kan sızmaya başlamıştı. Eliyle dudağını silerken gözlerini bana çevirdi. Yerimde put gibi duruyordum ve artık bir şey yapmak zorundaydım. Filmi durdurmak ve bir şeyler söylemek zorundaydım. "Git buradan." dedim fısıltıyla. Sesim bana o kadar uzaktan geliyordu ki bir kez daha söylemek zorunda hissetim.
"Git buradan."
Ömer bana dönerken Soner samimiyetsiz bir şekilde gülmeye başladı. Dudağı hâlâ kanıyordu ve ayakta durmakta zorlandığı belliydi. Film durmuştu. "Gazetedeki haber doğruydu değil mi?" dedi. Kahkaha atmaya başlamıştı ve onun bu hâli midemi bulandırıyordu.
"Yatıyor musun onunla?"
Kulağımın duyduğunu beynim idrak etmeye çalışırken nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde Soner yeniden yere serilmiş Ömer de onun üzerinde yerini almıştı. Artık seslerini duymakta zorluk çekiyordum ve Soner'in sesi beynimde zonkluyordu. Filmi başa sarsam bir daha kendime gelemezdim. Kafamı toplamam lazımdı. Ellerimin uyuştuğunu kafamında davul gibi şiştiğini hissediyordum. Gözlerimin önüne bir perde çekilmişti ve ben onlara engel olmam gerektiği yerde olduğum yerde etkisiz halde duruyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEPÇE
Teen Fiction"Sevgisizlik ayrılıktan daha zor." Aşk onun için bir kumardı ve kumar oynamadan kaybedilmezdi o kaybetmemek için kazanmaya bile çalışmamıştı. Platonik aşıktı kadın adama. Uzaktan sevmeye alışmış ve bununla yetinmişti. Ne o adamın hayatına ayak uydu...