Paragraf arası yorum yapmayı unutmayın. İyi okumlar 😍
Bir hafta süren tatilimin ardından yeniden bara gelmiştim. O gece yaşadığım hayal kırıklığı hayatımla ilgili bazı radikal kararlar almamı sağlamıştı. Bundan sonra tek kelime etmeyip işimi yapıp paramı alacaktım. Sadece müşterilerle de değil gerekmedikçe personellerle bile konuşmayacaktım. Aldığım bir haftalık izinin tek sebebi onu görmek istemememdi aslında. Ama tabiki izin isterken patrona bundan bahsetmemiştim. Çok değerli müşterisine tokat attığımı öğrenirse onun bana söyledikleriyle değil ona attığım tokatla ilgilenirdi. Bunu çok iyi biliyordum. Bu yüzden abimin hasta olduğunu ve bir süre şehir dışına çıkmam gerektiğini söylemiştim. Çok fazla izin alan bir çalışan olamadığım için ikiletmeden izin vermişti. Bu konu da rahattım.
Ama bu bir hafta da her gün o geceyi düşünüp Ömer'in bana söylediği şeylerin kötü bir rüya olmasını dilemiştim. Canım o kadar çok yanmıştı ki o gün keşke bunları duymak yerine ölseydim diye düşünmüştüm. Üzerinden geçen bir hafta kesinlikle hissettiklerimi değiştirmemişti. Belki de hâlâ bu kadar canımın yanmasının tek sebebi buydu. Bana söylediği onca kötü sözden sonra ben hâlâ onu seviyordum.
Onu seven kalbimden nefret ettim.
Ömer İplikçi'yi seviyor olmaktan nefret ettim ama onu sevmekten asla vazgeçemedim. Satılık kadın konumu belki başkası tarafından dile getirilseydi o kişinin ağzıyla burnunu yer değiştirip tüm dişlerini eline verirdim. Ama bunu söyleyen kişinin Ömer olduğu kadar yakmazdı canımı. Bundan emindim.
Bir haftanın ardından işe dönmeme rağmen değişen pek bir şey yoktu. Henüz patronu görmemiştim. Ömer'in patrona benimle ilgili bir şey söyleyip söylemediğini bilmiyordum. Eğer söylemişse kendime yeni bir iş bakmam gerekecekti. Bu yüzden söylememiş olmasını diliyordum. Bir yandan da o gece olanların buradan birilerinin öğrenmesini istemiyordum. Herkes beni soğuk kendine kimseyi yaklaştırmayan asi bir kız olarak görüyordu. Onlara karşı aşağılık bir konuma düşmek isteyeceğim son şeydi.
Bugün normal günlere oranla daha kalabalıktı bar. Çok zengin bir ailenin tek çocuğunun doğum günü olduğunu söylemişti ben yokken işe başlayan Ali. Patronun bu kişilere çok önem verdiğini ve her şeyin kusursuz olması gerektiğini de söylemeyi unutmamıştı tabi. Benim için değişen pek bir şey yoktu. Her ne kadar fazlasıyla sakar olsamda işimi severek yapıyordum. Böylesine büyük bir organizasyon beni yormazdı.
Özel olarak hazırlanan atıştırmalıkları doğum günü ekibinin bulunduğu masaya götürüp ikram etmeye başladım. Çok kalabalık olan bu ekipte bir çok kızın bulunması ilgimi çekmişti. Umursamayıp kafamı kaldırmadan ikramları masaya yerleştirdim. Tekrar bar tezgahına geldiğimde hazır olan doğum günü pastasını elime tutuşturan Ali'ye "Sen götürsen olmaz mı?" diye sorup kafamı yana doğru eğdim. Ali "Olmaz valla benim yapacak çok işim var. Zaten burada yeniyim sen daha tecrübelisin sen götür." demesiyle başka şansımın kalmadığını anlayıp biraz önce gittiğim masaya doğru ilerledim.
Pastayı gören kişiler alkışlarla 'İyi ki doğdun' şarkısını seslendirmeye başladıklarında doğum günü çocuğunun adının Ömer olduğunu duymamla yüzüm buruşmuştu. Doğum günü çocuğu olarak adlandırılan Ömer'i görene kadar kötü bir tesadüf olduğunu düşünüyordum. Ama karşılaştığım bir çift kara deliğe benzeyen gözler bunun bir tesadüf değil bizzat beni yerin dibine sokup çıkaran adam olduğunu söylüyordu.
Elimden gelen başka bir şey olmadığı için masaya doğru ilerlemeye devam ettim. Gözlerine bakmamak için büyük bir çaba sarf ederken onun gözlerinin benden ayrılmamasına bir anlam veremiyordum. Benim canımı yakan oydu. Hakkettiği tokatı yemişti belki ama benim ki kadar canı yanmamıştı. Ama şu an bana öyle bir bakıyordu ki onu tanımasam pişman olduğunu düşünecektim. Ama ne yazık ki onun ne kadar bencil ve kibirli olduğunu bilecek kadar iyi tanıyordum. Pastayı masaya indirip Ömer'in mumları söndürmesini bekledim. Çünkü pastayı alıp servis için götürmem gerekiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEPÇE
Teen Fiction"Sevgisizlik ayrılıktan daha zor." Aşk onun için bir kumardı ve kumar oynamadan kaybedilmezdi o kaybetmemek için kazanmaya bile çalışmamıştı. Platonik aşıktı kadın adama. Uzaktan sevmeye alışmış ve bununla yetinmişti. Ne o adamın hayatına ayak uydu...