"Bitti... Ne de geri dönüşü olmayan, tüm zamanları yutan, içine alan, öğüten bir kelimedir.
- Bitti. Çünkü bir daha eskisi gibi olmayacak hiçbirşey. Artık biz değiliz. Sen ve ben bile değiliz. Ve bağlacının orada duruduğuna bakma. Bitti işte...
- Bugün bitti. Artık dünümdesin. İyisiyle kötüsüyle herşeyinle benim değil düne aitsin bundan böyle. Bugünümden çok uzaksın. Şu anda tam da olmaman gerektiği için dünde kaldın. Dünümde yanımda yoktun bugünümde de olmaya hakkın yok. Bu yüzden bitti.
- Bitti. Bugün usulca kulağıma fısıldadı yarınlarımız. Ben artık sizinle olmayacağım. Siz de birbirinize ait değilsiniz. Zorlamayın boşuna diye de devam etti. Birlikte baktığınızı zannettiğiniz önünüzde duran yolların sonu zaten görünmüyordu. Ancak görmemenizin tek sebebi bu da değildi. Birlikte baktığınız yönde kalplerinizin aynı istikameti göstermiyor oluşuydu. Çünkü aşk birlikte bakmanın dışında aynı yöne bakıp aynı istikameti hayal etmekti tek bir düşte. İşte yarınlar bu şekilde çekti gitti. Anlıyor musun? Kabul edelim bitti...
Ve böylece biter herşey. Dünde, bugünde, yarında. Zamanın kara deliği bir bakıma bu kelimedir insan için. Bitti!"
Dil söyler de kalp öyle çabuk inanmaz. Sahi bitti mi?