Slytherin vs Gryffindor

5.9K 404 558
                                    

Sen yokken ne gece ne de gündüz
Ne ay var ne tek bir yıldız
Her yer karanlık ve ıssız göremiyorum
dinle beni bi'

bu bölüm bazı kişiler geri geldi :') Mesela Lee Jordan, mesela ikizler. Onlarsız bir Quidditch hiç eğlenceli olur mu yav sldgjlşsdfi kurgu için bile olsa geri gelmeleri beni ağlatır dostlarım

——

Önce sağ, sonra sol.

Tekrar sağ.

Hayır bu bir salsa başlangıcı değil, uykusuz kalmış, saçları darmadağınık bir halde soyunma odasındaki Harry Potter'ın gergince adımlayıp durması. Ona sorarsanız düşündükçe kalbinin çıkacakmış gibi olmasının sebebi öpücük değil, uyuyamaması. Tabii canım, bir öpücük onu bu denli çarpamazdı yoksa değil mi?

Pekala, kimi kandırıyordu ki? Buna beş yaşındaki muggle doğumlular bile inanmazdı.

Göz kapaklarına varana kadar suratının hemen önünde olan Draco Malfoy'un suratı kazınmıştı sanki. Ne kokusunu unutabilirdi bu saatten sonra, ne de dudaklarının tadını. Unutmak istemiyordu da zaten. Onu bu denli gergin yapan aslına bakarsanız Draco'nun saniye süren şok bakışları ve orayı terk etmesiydi. Harry'i öylece arkasında bırakmıştı ve Harry bunu beklemiyordu, gerçi ne beklediğinden bile emin değildi ki.

"Bu sene sana karşı bir garipti zaten." dedi Hermione kitabının sayfalarını karıştırırken. Harry birden Herm'in sesiyle sıçradı. Ne ara gelmişti ki?

"Her zaman birbirimizle uğraşıyoruz ama öpüşmek bir şakadan ibaret değildi." diye fısıldadı. Herm ona ciddi bakışlarla baktı sonra tekrar kitabı karıştırmaya devam etti. "Neye bakıyorsun bakayım?" diyerek banka oturdu Harry. Artık sorgulamayı bırakmıştı çünkü.

"Aşktan çok anlamadığım için kitaptan yardım alıyorum tabii ki de."

Harry gözlerini devirdi ama dudakları bir gülümsemeyle kıvrılmıştı. Herm böyle anlarda aşırı sevimli oluyordu.

"Böyle şeyler kitapla olmuyormuş Harry. Sana yardımcı olamıyorum, Ron'a da. İnsanları gözlemleme de iyiyim ama anlayamıyorum işte. Herkes kendi içinde bir gizeme sahiptir."

Harry kafasını salladı ve Quidditch formasının yakasını çekiştirdi. "Ron gelecek mi sence maça?" diye sordu lafı değiştirmek isteyerek.

"Tabii ki de geleceğim Harry. Onları yenmezsek gözüm açık ölürüm."

Birden Ron'un gelmesiyle ikili ayaklandı ve gülerek Ron'a sarıldılar. Ron Quidditch formasını giymiş, turuncu saçları özgürce omuzlarını okşuyor ve mavi gözleri hırslı bakıyordu. Geçen akşam her ne olduysa, daha da kararlı ve kendisine gelmiş duruyordu.

"Yeneceğiz zaten." dedi Oliver süpürgesiyle gururlu bir şekilde tüm odada gözlerini gezdirirken. Sahaya çıkmadan önce her zaman ya gergin ya da çok kararlı dururdu ama bu sefer suratında rahat bir ifade vardı.

"Ne yapıp edip bu maçı alacağız yoksa inanın bana hepinizi süpürgeyle kovalarım."


yarım saat önce Oliver cephesi-


Oliver profesörlerle son kontrolleri yaptıktan sonra gergin bir şekilde Quidditch sahasına yürüyordu. Flint'le son konuşmalarından beri sürekli uzun olandan kaçmış, onu görebileceği her yerde gözlerini kaçırmış bir kere bile ona bakmamıştı. Maçı engelleyecek her türlü kafa karışıklıklarından uzak duruyordu çünkü Quidditch onun için her şey demekti.

Across The UniverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin