neden imkansız?

5.8K 444 933
                                    

Senden nefret ediyorum, seni seviyorum
Seni sevdiğimden nefret ediyorum
Böyle yapmak istemiyorum, ama başka birisini
Senin önüne koyamıyorum
---

Ron abileri yüzünden delirmediyse de Blaise Zabini yüzünden kafayı yiyeceğinden emindi! Aslında her şey bir bakıma Oliver'in suçuydu. Neden diye soracak olursanız;

Oliver antrenmanda canlarına okumasaydı daha dinç uyanabilirlerdi, daha dinç uyansalardı en azından Blaise'in ona bakarak söylediği cümlelere bu kadar sinirlenmeyebilirdi. Ama işte! Tüm suç Oliver Wood'a aitti!

"Saçmalıyorsun Ron. Wood her zaman böyleydi sen sadece huysuzluğunun suçunu birinin üzerine atmaya çalışıyorsun."

Ron çatık kaşlarıyla huysuz gözlerini Hermione'ye çevirdiğinde tekrar bir iç savaş çıkmaması için Harry aralarına girdi. Malum, Herm'in kedisiyle Ron'un faresi -ki sonradan onun bir hain olduğunu öğrenmişlerdi- yüzünden birbirlerine girmeleri hala aklındaydı. O yılın yarısından çoğunda Hermione'yle küs kalmışlardı ve bu geçen zaman sahiden korkunçtu.

"O zaman ben sonunda bu Zabini'i öldüreceğim. Tüm suç onun!" diye yakındı tekrar Ron, Herm gözlerini deviriyorken.

"Bu sefer ne yaptı?" diye sordu Harry.

Aslında bir bakıma neden bu kadar sinirlendiğini de anlamıyordu. Belki de alayla kıvrılan o dolgun dudaklarının, esmer suratında parıldayan gözlerinin ve gözlerindeki o tehlikeli ifadeden hoşlanmıyordu. Anlamıyordu, sahiden anlamıyordu ve anlamamak onu delirtiyordu. Neden birden bire onunla bu kadar ilgilenmeye başlamıştı? Amacı neydi?

Veya,

Neden Ron bu kadar tepki gösteriyordu?

"İksir dersinden çıkarken Bay Slughorn'a doğru, gözlerimin içine baka baka 'İnsan aşık olduğunu nasıl anlar siz biliyor musunuz?' diye sordu."

Harry ve Hermione'nin gözleri aynı anda kocaman oldu, Ron ise yanaklarının pembeleştiğine emindi.

"Ona güvenmiyorum." dedi Herm. "Hislerim ona güvenmiyor sahiden. Onun yerine Oliver Wood'la sevgili olmanı tercih ederim."

Bu sefer Harry ve Ron şaşkınlıkla Herm'e döndü. "Nereden çıktı şimdi bu?"

"Siz ikiniz de aptalsınız ama merak etmeyin, yakında anlarsınız."

Hermione kıkırdayarak saçlarını savurdu ve onlardan önce akşam yemeğine kadar ödevleri yapmak için kütüphaneye girdiğinde arkasında kalan ikili önce şaşkınca birbirlerine baktılar, sonra ise aynı anda arkasından içeriye girdiler. Hermione'nin zekası bazen Ron'u korkutuyordu. Sanki en saklı şeyleri bile görebiliyormuş gibi hissederdi bazen.

Ödev ve sınav zamanları ayrı binadan insanlar bile sürekli bir araya gelirdi çünkü Profesörler sahiden ödev verirken asla acımıyorlardı. Slytherin üçlüsünü de pencere kenarında, kitapların arasındaki masalardan birinde görünce şaşırmadı ancak olabildiğince Slytherin üçlüsü tarafına bakmamaya çalışarak Gryffindor arkadaşlarının oturduğu masaya yürüdü ve Neville ile Seamus'ın ortasına, Herm ve Harry'nin karşısına oturdu.

"Selam, Ron. Bana hala sinirli misin?"

Heh, bir de sinirli olmasının sebeplerinden biri de buydu. Sabah erkenden kalkmasının bir diğer sebebi ise Neville'dı. Çorabını giymeye çalışırken bir şeyin ona çarptığını, o yüzden de Ron'un üzerine düştüğünü iddia etmişti ama Ron'a göre onu kovalaması için hiçbir sebep önünde duramazdı. Neville her zaman ki Neville'dı işte.

"Artık sinirli olduğum başka şeyler var o yüzden endişelenmene gerek yok dostum."

Neville rahatlamayla nefesini verdiğinde Dean sırıttı. "Bu ara iyice Neville'ın huysuz büyükannesine döndün."

Across The UniverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin