Medyada tanıtım videosu bulunmaktadır.
Tekrar saatime baktım ve durakta bir o yana bir bu yana gitmeye başladım. Gözüm belediye otobüsüyle buluşunca durdum. Bezgince otobüse bindim ve kartımı basıp boş bir yer arayışına çıktım. Ancak tıklım tıklımdı. Bende ortalarda bir yerlerden tutundum. Telefonumun iğrenç zil sesi çalmaya başladığında rezil olmamak adına sırt çantamdan hızlıca çıkardım.
"Alo kızım."
"Efendim anne."
"Okulda mısın?"
"Hayır anne otobüsteyim."
"Tamam gidince ararsın." dedi ve telefonu kapattı. Elimi direkten çektim ve çantamın fermuarını açtım. Ancak elimle bir yeri tutamadığım için ani firenle geriye doğru sendeledim. Birisi 'Ah!' diye acıyla inlediğinde korkarak arkamı döndüm. Benden uzun, karizmatik birisi kaşlarını çatmış acıların çocuğu gibi bakıyordu.
Ayağına.Bastım.
"Özür dilerim." dedim pişmanlıkla O ise bir şey söylemeyip sinirle bakmaya devam etmişti. Kıolundaki çantadan öğrenci olduğunu anlamıştım. Tamam yakışıklı olabilirsin ama insan bir 'Önemli değil.' der.
Bende önüme döndüm ve bu sefer kolumu direğe bağlayıp telefonumu çantama koydum. Biraz sonra okulumun önünde indim ve okul bahçesine adımımı attım. Ancak daha soluklanamadan Elif boynuma atlamıştı.
"Çınar!" dedi sevinçle. Elif'in çılgın hallerine alışıktım ancak bu hali bambaşkaydı.
"Rüyanda benimi gördün? Hayırdır?" dediğimde üstümden çekildi.
"Hazır mısın?" dedi ve gözlerini kapatıp dudaklarını ısırdı.
"Hazırım." dedim gözlerimi devirmeyi ihmal etmeyerek.
"Okan'la çıkıyorum!" şaşkınlıktan alt dudağım yerle buluşmuştu resmen. Okan ve Elif? Elif ve Okan?
"Ultra yakışıklı olan?" dedim gülümseyerek. Okulumuzda iki tane okan var. Birisi yakışıklı diğeri ultra yakışıklı.
Kafasını salladığında çığlık attım ve ona sarıldım.
"Oha oha kutlamalıyız bunu!" dedim zıplarken. O da bu halime gülüyordu.
O sırada okul bahçesine siyah Range Rover giriş yaptığında neredeyse bütün okul arabaya odaklanmıştı. Hepimiz her ay araba değiştiren okul müdürümüzün içinden çıkmasını beklerken , Okan'dan daha yakışıklı bir çocuk sürücü kısmından, iki oğlan bir kız da arkadan inmişti. Hani şu dizilerde ağır çekime alıp seksice kapıyı kapatırlarya , işte aynı onun gibiydi.
Ne zamandır ona baktığımı bilmiyorum. Önümde bir el sallanınca Elif'e döndüm.
"Hayırdır?" dedi gülerek.
"Ne var? Sadece gözüm daldı." diyerek geçiştirdim. Elif okula doğru ilerledi bende peşinden gittim. Kantinden meyve suyu aldım ve sınıfa çıkarken içmeye başladım. Bu sırada Elif bana Okan'ın çıkma teklifini nasıl ettiğini anlatıyordu. Anladığım kadarıyla sahilde gözlerinin içine baka baka teklif etmiş. Romantik. Ne diyebilirimki başka?
Koridorda Elif'le biraz daha konuştuktan sonra zilin çalmasıyla karşımızdaki sınıfa girmişti Elif. Bende koridorun sonundaki sınıfıma doğru ilerlerken meyve suyumu içiyordum.
Ve aynı filmlerde olan trajikomik bir olay tamda o zaman gerçekleşti. Başıma geleceğini daha önce düşünsem gülerdim her halde. Ancak elimdeki meyve suyu köşeyi dönmemle yeni gelen çocuğun tişörtüne dökülmüştü. Ve bana iyi baktığı söylenemez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çınar Ağacı ∞
Teen Fiction"Beni bırakma." diye fısıldadım ve mümkünmüş gibi kendimi ona daha fazla bastırdım. "Bırakmam." dedi o da fısıldayarak. "Bizim Çınar Ağacımız olacak." ©Tüm hakları saklıdır.