Biliyorum çok çok çok kısa ve bir kaç gündür gelmiyor ama ilham yok bu yüzden biraz bekleyeceksiniz. Anlamanızı bekliyorum medyada Ediz var :)
"Bune lan?" dedi Meriç kaşığında tuttuğu çorbaya bakarken.
"Çorba." dedi Ediz gülmemeye çalışarak. Bense ara ara kıkırdıyordum.
"Neresi çorba lan bunun resmen lapa." dedi ve kaşığı tabağa attı Meriç. Ediz güya mercimek çorbası yapmıştı ancak içinde yok yoktu. Pirinç, bulgurpatates ve mercimekten oluşan çorba. Meriçle kokusunu ilk duyduğumuzda tarhana sanmıştık halbuki.Midenize verdiğim rahatsızlıktan ötürü özür diliyorum.
"Tadına bakmadan söylenmeyin gayet güzel." dedi Ediz ve kaşığını ağzına soktu. Yüzümü buruşturarak Ediz'in yüzüne baktım. Yüzü değişik bir hal almıştı ve kıpkırmızı olmuştu.
"İnsan yaptığı yemeğin bi tadına tuzuna bakar." dedi Meriç gülerken. Ben de daha fazla dayanamayarak kahkahamı bastım ve önlerindeki tabakları alıp lavaboya attım.
"Hadi yine iyisiniz." dedi Meriç ve yerinden kalkıp buz dolabına ilerledi.
"Yemek yapmasını biliyormusun?" dedim. Kafasını salladı. Madem öyle ne diye bana hazırlatıyordu yemekleri? Öküz.
Ediz'le masada aç aç oturuyorduk. Arada Ediz'in yüzünü inceleyip Meriç'le karşılaştırıyordum. Benzerlik vardı ancak fazla değil. Kısa süre sonra Meriç önümüze makarnaları koymuştu. Makarna yemekten bıkmıştım ama yine de yeemk zorundaydım. Çatalımı çubuk makarnaya doladım ve iştahla ağzıma götürdüm. Tereyağında yapmış olmalı ki çok güzel kokuyordu. Tadı da süperdi.
"Bir şey değil." dedi Meriç. Güldüm. Ediz iki dakika sonra ikinci tabağınıda bitirmişti.
"Yavaş ye." dedim. Ancak o beni duymuyordu bile. Makarnamı bitirdikten sonra tabağı itekledim ve elimi karnıma götürdüm. Çok yemiştim. Tabağımı aldım ve lavabya koydum. Ediz ve Meriç'inde bitirdiğini görünce onlarınkinide lavaboya attım. Daha sonra da bir açıklama yapmadan yattığım odaya geri girdim. Henüz Ediz'e alışamamıştım bu yüzden ondan uzakta olmak en iyisiydi.
Dolaba ilerledim ve yeni kıyafetlerle iç çamaşırı aldıktan sonra banyoya girdim. İç çamaşırları biraz büyüktü ancak Ediz'in dediği gibi idare etmeliydim. Sıcak bir duş aldıktan sonra kurulandım ve üstümü giyindim. Saçlarımı kurutmadan sol yanıma attıktan sonra Meriç'i bulmak için odadan çıktım. Çok sıkılıyordum ve Meriç'le sohbet etmek tam bir işkenceydi. Sonunda hep kavga ediyorduk.
Koridorda ilerlerken koridorun sonundan gelen mırıltılarla yönümü o tarafa çevirdim. Ediz şarkı söylüyordu ve sanırım duş alıyordu. Kıkırdadım ve elimi lambanın düğmesine götürdüm.Kapatıp kapatmamak arasında kaldım ama biraz eğlencenin kime ne zararı vardı ki? Işığı kapattığımda içerden gelen tepkiyi bekledim. Uzun süre ses gelmeyince endişelenmeye başlamıştım ama sonra Ediz'in imana gelişiyle kıkırdadım.
"Tövbe bismillahirrahmanirrahim, Allah'ım affet yarabbim sen büyüksün yarabbim!" Kapıyı zorlayışını gördüğümde hemen oradan topukladım ve aşşağıya indim. Meriç'i balkonda gördüğümde yanına gittim ve sandalyelerden birine oturdum. Hala gülüyordum.
"Ne oldu neden gülüyorsun?" dedi ve elindeki çayı içti.
"Hiç." dedim ve biraz daha güldükten sonra bende kendime çay koydum.
"Neden teslim olmak istedin?" dedim cesaretimi toplayarak. Çay kaşığını çevirdim ve şekerin çaya karışmasını izledim.
"Öylesi daha doğruydu. İsteiğinde bu değilmiydi zaten? Beni şaşırtıyorsun." gülümsedim.
"Açıkcası suçlu olduğunu düşünmüyorum." dedim çayımı içerken. Dudaklarını büzdü ve kafasını salladı. "Bunu söyleyen ilk kişisin." Gülümsedim. Bir kaç saniye sonra balkon kapısında bir öksürme duydum. Kafamı oraya çevirdiğimde saçları köpüklü ve yeşil bornozuyla kapıda dikilen Ediz'e bir kahkaha attım.
"Işığı hanginiz kapattı sorabilirmiyim?" dediğinde dudaklarımı büüzp kaşlarımı kaldırdım. Meriç ölesiye gülüyordu.
"Bilmem cinler olabilirmi?" dediğimde kafama vurdu.
"Korkak." dedim ve dilimi çıkardım. Ediz'in karizması çizilmişti.
"Ben sana yapacağımı bilirim." dedi Ediz ve üstüme gelmeye başladı.
"Ne? Ne yapacakmışsın TırsakMan?" Meriç'in gülmesi dahada şiddetlenirken Ediz'in kolunun altından kaçtım ve salona koştum. Peşimden geldi ve beni koltuğa itip koltuk altımı gıdıklamaya başladı. Bir yandan da söyleniyordu.
"Karanlıktan korkarım ben aptal!"
Ömer'in Ağzından
"Ne demek kaçırdık Ömer ya!" diye cırladı Elif. Ellerimi saçlarımdan geçirdim ve kendimi delikli koltuklardan birine attım.
"Kaçırdık işte Elif! Yok oldular birden!" dedim ayaklarımla ritim tutarken. O evde bir çok şey bulmuştuk. Çınar'ın eteği aklıma geldikçe deliriyordum. İnsanın aklına bin birtürlü şey geliyor.
"Ömer delireceğim artık tamammı! Ne ister o kızdan ya!" Elif'in başını göğsüme koydum ve saçlarını okşadım. Gözüm Çınar'ın annesine takılmıştı. Yanındaki Mert'le kaç gündür burada perişanca oturuyorlardı. Elif düzenli nefes almaya başladığında uyuduğunu anlamıştım. Ayaklarını sandalyeye uzattım ve başını dizlerime koydum. Neredesin Çınar?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çınar Ağacı ∞
Novela Juvenil"Beni bırakma." diye fısıldadım ve mümkünmüş gibi kendimi ona daha fazla bastırdım. "Bırakmam." dedi o da fısıldayarak. "Bizim Çınar Ağacımız olacak." ©Tüm hakları saklıdır.