♦28♦ Affet

125 4 0
                                    

Bir ay. Cihan vakalarından bu yana tam bir ay geçmişti. Hayatım tahmin edemeyeceğim bir şekilde tepe taklak, taklak tepe, alt üst, üst alt.. kısacası mahvolmuştu.

Ne Meriç'Le konuşuyordum ne de yüzüne bakıyordum. Meydanı boş bulan Cihan'sa kuyruk gibi peşimden ayrılmıyordu bir türlü. Okul çıkışı okuluma geliyor, mesajlar atıp rahatsız ediyordu. Anlayamadığı şey ona asla dönmeyeceğimdi.

Meriç'in sessizliğiyse hepsinden beter bir durumdu. Sanki hep bunu, küsmemizi istiyormuş gibi hiç konuşmuyordu bile. Ödevlerle ilgili ya da sınıfla ilgili bir durumda bile konuşmayıp aracı yolluyordu. Bense normal bir genç kız gibi hayatımı devam ettirmeye çalışıyordum. Ev ve okul kavramından ibaretti u son bir ayda hayatım.

Şimdi ise bu bunaltıcı sıcakta, öğretmenin dediklerine konsantre olmaya çalışıyordum. Çalışıyordum.. çünkü yanımda Meriç oturuyordu. Batuhan ile çok konuştuğu için sevgili öğretmenimiz (!) benim yanıma oturtmuştu.

"Geçen senelerde bu konuları zaten görmüştünüz.." Öğretmenin dediklerini bile doğru dürüst anlamıyordum. Neyi görmüştük ki? Çaktırmadan ne yaptığına bakmak adına gözümü kaydırdım soluma. Beceremeyince de gözümle birlikte kafamı da döndürdüm. Amacım hızlıca bakıp geri derse dönmekti ancak onunda bana bakıyor olduğunu görünce sanki ikimiz de bunun olmasını beklemiyormuş gibi uzun bir süre baktık. Ardından hızlıca kafamızı tahtaya çevirdik.

Zil çalınca yanımdan uçarcasına kalkmıştı. Bu hareketine gözlerimi devirmeden edememiştim. Ben de kalktım ve tuvalete girdim. Amacım yüzüme soğuk su çarpıp kendime gelmekti ancak arkamdan birilerinin geldiğini görünce muhattap olmamak adına kendimi tuvalet kabinlerinden birine attım. Klozetin kapağını indirdikten sonra üstüne oturdum. Görebildiğim kadarıyla bunlar Serpil ve Çiğdem'di. Ah tabiki de okulun en popüler kızları. Tırnak içinde söylüyorum.

"Eyeliner'ımı verir misin şekerim?" gözlerimi devirdim. Ardından bu hareketi çok sık yaptığıma kanaat getirerek yüzümü buruşturdum.

" Kızım dedikoduyu duydun mu?" İşte başlıyoruz.

"Ne olmuş yine?"

"Meriç'le Çınar ayrıldı diyorlar." elimi ağzıma götürdüm tepki vermemek için.

"Taş gibi çocuk valla, öyle bir şey varsa benimdir haberin olsun." Elimi yumruk yaptım ve havaya kaldırdım. Vuracak bir şey olmadığı için geri indirdim.

"Önce bir öğrenelim ne olduğunu, hem ben Okan'I seviyorum bebeğim." Ayak sesleri gelince tuvaletten bir ajan edasıyla çıktım ve saçımı yolarak tepinmeye başladım. Ancak tuvalet kapısında şaşkınca bana bakan Elif'le durup, elimi usulca saçlarımdan çektim.

*

Suyumu alıp kantine parasını ödedikten sonra biraz içip çantama koydum. Telefonumu çıkarıp anneme geleceğime dair bir mesaj attıktan sonra yavaş adımlarla okuldan çıktım. O sırada telefonumun çalmasıyla duraksadım. Adliyedeyken aradığı zaman numarasını kaydettiğim için ekranda Deniz yazısı yanıp sönüyordu. Biraz heyecanlansam da telefonun daha fazla çalmasına izin vermeyerek açtım.

"Alo?"

"Çınar? Benim Deniz."

"Biliyorum kayıtlısın. Nasılsın görüşmeyeli?"

"Ben iyiyim de.. sana sormak lazım."

"Ben de iyiyim." Ufak bir sessizliğin ardından neşe dolu sesi doldurdu kulağımı.

"Sen Beşiktaş'a yakın bir yerde oturuyordun değil mi?"

"Evet..neden ki?"

"Ben..Boğaziçi Üniversitesini kazandım."

Çınar Ağacı ∞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin