26. Bölüm 2. Kısım
ELİF
"Bıktım artık borçlarından Tarık! Gırtlağımıza kadar borçtayız zaten bir de gittin abindenmi borç aldın!"
"Ne yapsaydım Zehra? Çalışıp eve bir şey aldığınmı varda sanki! Borç almayıp ne y-"
"Yeter artık!" kulaklıklarımı çıkarttım ve ayağa kalktım. Annemle babamın her ay yaşanan düzenli kavgalarından biriydi bu. Artık çok sıkılmıştım. Evden bağırış çağırış eksik olmuyordu. Sürekli boşanma konusu açılıyor, hangimizi tercih edeceksin mevzusu dönüp dolaşıp beni buluyordu. Artık canıma tak etmişti.
"Bıktım kavganızdanda sizdende! Adam gbi boşanacaksanız boşanında bitsin artık! Sizi çekmek zorunda değilim ben!" Dış kapıya ilerledim ve montumu alıp terliklerimi çıkardım.
"Seni ilgilendiren bir durum yok Elif! Git dersini çalış sen nereye gidiyorsun hem!" Annemi duymamazlıktan gelerek kulaklıklarımı tekrar taktım ve evden çıktım. Biraz kafa dinlemek benimde hakkımdı. Abim açısından hiçbir sorun yoktu. Eskişehirde okuyordu ve benim gibi burada annemle babamı çekmiyordu. Eskişehir'e gitmesinin tek sebebi kafasını dinlemekti. Bazen şeytan diyorduki kaç abinin yanına kurtul şunlardan. Yemiyor tabi.
Telefonumu çıkardım ve Okan'ı aradım. Buluşup bir şeyler yiyebilir, gezebilirdik. Tek elimi cebime attıktan sonra diğer elimlede telefonu kulağıma götürdüm. Ancak telefonum birisi tarafından çekilerek elimden kayıp gitmişti. Sinirle ve şaşkınlıkla arkamı döndüm.Kapkaçcı yada sapık bekliyordum ancak karşımdaki kanlı canlı Meriç'ti.
"Ne yapıyorsun? Ver telefonumu." Okanı aramayı durdurduktan sonra elime tekrar verdi telefonu. "Ne işin var burada? Benimi takip ediyorsun?" Yüzüme 'ciddimisin?' dercesine bakmaya başladı. Tamam en yakın arkadaşımın sevgilisi olabilirdi ancak hala bir yanım ona güvenmiyordu işte.
"Serseri olabilirim ama sapık değilim. Onurlu bir serseriyim ben." Kafamı salladım 'tabi tabi' dercesine.
"Seninle biraz konuşmak istiyorum." dedi ağzındaki baklayı çıkarıp. Kafamı salladım. "Olur. Ne hakkında?"
"Cihan." yutkundum. Bunu bekliyordum aslında. Böyle zamansız bir şekilde karşıma çıkışı ve bunu soruşu beni tedirgin etmişti. Ağzımdan hiç bir şey kaçırmamalıydım. Kendimi Çınar olarak düşünmeli ve hiç bir şey söylememeliydim.
"Peki. Sor bakalım." Meriç bir süre yüzüme baktıktan sonra uzaklara bakmaya başladı. Benim arkama yani. Kaşlarını çatmıştı ve bu beni ürkütüyordu. Ağzını araladı, işte geliyor.
"Çınar bir şeyler saklıyor. Bildiğine eminim. Cihan denen o herif ne istiyor? Niye burada?" İstemsiz olarak sesli bir şekilde yutkundum. Çınar olsa ne derdi? Ah tabii ya zaten demişti. Dün gece.
"Çınar'ın kaçırıldığını duyunca-"
"İnanmıyorum."
"Umrumdamı?" Gözünü sabitlediği noktadan tekrar bana çevirdi. Yüzünde kızgın bir ifade yoktu sandığımın aksine.
"Onu bu sefer korumalıyım Elif. Bende bir erkeğim ve erkekleri tanırım tamam mı? Hiçbir erkek eski sevgilisini ayrıldıktan sonra düşünmez"
"Hala sevmiyorsa tabii.."
"Anlamadım?"
"Cihan Çınar'ı hala seviyor." Meriç aklı karışmış gibi tek kaşını kaldırdı. Of berbat ettim herşeyi.
"Gitmeliyim gerçekten evdekiler merak et-"
"Birşeyi söylemeye başladın bitir madem. Yoksa Cihan'ı gidip öldüreceğim." Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım. "Tamam, ama benden duymadın tamam mı?" sabırsız bir şekilde kafasını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çınar Ağacı ∞
Fiksi Remaja"Beni bırakma." diye fısıldadım ve mümkünmüş gibi kendimi ona daha fazla bastırdım. "Bırakmam." dedi o da fısıldayarak. "Bizim Çınar Ağacımız olacak." ©Tüm hakları saklıdır.