Bölüm 21 ^-^

1.1K 65 13
                                    


Dudakları tenime değdiği an karnıma bir şey saplandı.Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı.Bu da neydi böyle ?
Ne yapacağımı bilemez bir şekilde öylece bakakaldım.Rüzgar başını usulca kaldırdı ve gözlerini gözlerime dikti.Dudakları hafifçe kıvrılmıştı.Beynime 'kendine gel' emrini sonunda verdim ve kolumu elinden hızlıca çektim.
'Şey..ımm iyi geceler.'dedim ve arkamı dönüp kapıyı açmadan önce Rüzgar'ın sırıttığını gördüm.Aldırmayarak titreyen ellerimle bahçe kapısını açtım.İçeri girdim ve Rüzgar'a son bir bakış attıktan sonra koşar adımlarla ev kapısına yürüdüm.
O kadar heyecanlanmıştım ki bir an önce eve girip Rüzgar'ın baskısından kurtulmak istiyordum.Kapıya ulaşamadan ayaklarım birbirine dolandı ve düşmekten son anda duvara tutunarak kurtuldum.Rüzgar arkadan,'Dikkat et !'diye seslendi.Eğlendiği ses tonundan anlaşılıyordu.
'İyiyim.'diyerek telaşını(!) dindirdim.
Sonunda sapasağlam ev kapısına ulaştım ve Başak'ın kilidin üstünde bıraktığı anahtarı çevirip kapıyı açtım.Kapıyı kapatmadan önce hala bahçe kapısının orda dikilen Rüzgar'a döndüm.Elini kaldırarak el salladı ve 'İyi geceler'diye seslendi.Bende elimi salladıktan sonra kapıyı kapattım ve derin bir oh çektim.
Kapıya dayandım,nefesimi düzene sokmaya çalıştım.Elimi kalbimin üzerine getirdim.Yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.Bir saat öncesine kadar sinirden kuduran Rüzgar'ın şimdi böylesine nazik olması şaşırtıcıydı.
Beş dakika daha kapıda durduktan sonra heyecanımın dindiğini düşünerek odaya gittim.Başak makyajını çıkarmakla uğraşıyordu.
'Ne oldu?'diye sordu.Omuzlarımı silkerek, 'Hiç.'dedim.Başak dudaklarını büzdü.
'Benden bir şey sakladığını düşünüyorum Eylül.' Saklıyor muydum? Mesela,Rüzgar'ın koluma kondurduğu öpücükle kalbimin ritminin hızlandığını saklıyor olabilirdim ama bu sayılmazdı.
'Hayır,Başak.Sakladığım bir şey yok.'dedim.İnanmışa benzemiyordu ama,'Öyle diyorsan,öyledir.'diyerek konuyu kapattı.

*

Sabah oldukça erken bir saatte kalktıktan sonra Başak'ın valizini hazırlamaya başladık.
Akşam saatlerinde otobüs bulamadığımız için Başak erken saatte gitmek zorunda kalmıştı.Kahvaltımızı yapmıştık ve şuan isteksiz bir şekilde gitmesine yardım ediyordum.O da bende gitmesini istemiyorduk.Biz bu seneye kadar hiç doğru düzgün ayrı kalmamıştık.Alışkın değildik ve bu fazla üzücü oluyordu.Yeniden gelebileceğini biliyordum ama ne kadar uzun bir süre sonra olacağını bilmiyordum.
Son eşyalarını da valize yerleştirdikten sonra fermuarı çekti.Hüzünlü bakışlarla bir birimize baktık.
'Gel buraya.'diyerek kendime çektim.Kollarını hemen bana sardı.
'Seni özleyeceğim şapşal.'dedi ağlamaklı çıkan sesiyle.
'Ben hiç özlemeyeceğim.'dedim ortamı neşelendirmek için.Kıkırdayarak kollarını benden ayırdı.
'Gıcık.'

*

Eve geldiğimizde doğruca odama çıktım.Ailecek Başak'ı geçirmeye gitmiştik.Ege bile gittiğine üzülüyordu.Üstüme rahat bir şeyler geçirerek yatağıma kuruldum.Kulağımada kulaklıklarımı geçirdikten sonra gözlerimi kapadım.Bugün hiç dışarı çıkasım yoktu.Zamanı evde geçirmek daha mantıklı bir fikirmiş gibi geliyordu.Gözlerimi açmaksızın müziği dinlemeye devam ettim.
Gözlerimi açtığımda uyuyup kaldığımı anladım.Yatakta doğrularak saate baktım.İki saattir uyuduğumu farkettim.Esneyerek yerimden kalktım.Odadan çıkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra aşağıya inmek için merdivenlere yöneldim.Egeyle Ada'nın sesi geliyordu.Ve Rüzgarında.
Aşağıya tamamen indiğimde babamla Rüzgar'ın konuştuğunu,Egeyle Ada'nın oyun oynadığını,anneminde ikramlık bir şeyler hazırladığını gördüm.
Beni ilk gören Rüzgar oldu.
'Uyandın demek.'dedi nazik ve güler yüzlü bir şekilde. 'Günaydın.'
Cevap vermek yerine hafifçe gülümsemekle yetindim.
Babam,'Gel bakalım Eylül.'diyerek beni yanına çağırdı.Usulca yanına yürüdüm ve yanına oturdum.
'Rüzgar,Ada'yı Egeyle oynaması için getirmiş.' 'Başka ne için gelirdi ki zaten bizim eve?'diye sormamak için kendimi zor tuttum.
'Çok iyi bir çocuk.'diyerek sözlerine devam etti babam.Ya ya öyledir.
Rüzgar utanmış gibi başını eğdi.Gözlerimi devirdim.
'Eylül! Gel şu meyve sularını dağıt.'diye seslenen annemin sözünü dinleyerek yardıma gittim.Elime tutuşturduğu tepsiyle birlikte gerisin geriye salona döndüm.Teker teker hepsine meyve suyunu dağıtmaya başladım.Rüzgara sıra gelince daha ona meyve suyunu veremeden televizyonun açık olduğunu gördüm.Haberler vardı.Son dakika bir haberi sunuyorlardı.Ve bu haber oldukça bizi ilgilendiriyordu.

'Didim'den 08.50'de kalkan ve İzmir'e giden yolcu otobüsü kaza yaptı.Bir tırla çarpışan otobüs yoldan çıkarak uçuruma yuvarlandı.Kurtulan yolcunun olmadığını söylüyorlar.'
Başak'ın bindiği otobüs.Tepsi ellerimden kayıp düşerken ağzımdan tek bir kelime çıktı.
'Başak.'

Çok kısa olduğunu biliyorum ama sizi daha fazla bekletmek istemediğim içindi.Şehir dışındayım ve burda internet yok.Azıcık bir internet paketim var ve bunu da sizin için kullanıyorum.Umarım bölümü seversiniz.
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

Sadece Sen...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin