"Seni seviyorum hiçbir şeye inanmazsan bile buna inan."demişti. Bu yetmişti tüm yanlışların, yalanların önüne geçmeye. Aşk bile bile karanlığa girmekti bazen. Onu karanlıktan çıkaramazsan bile karanlığa girmekti. Ruhunu kirletmekti belki de. Sevecekti sonunda kaçışı yoktu. Kaderdi bu ışık ile karanlık karışacaktı. Siyaz ve beyazdı bu...
Etrafımdaki herşey o kadar ağır çekim bir hal almıştı ki dediklerinden bir şey anlamamıştım. Sesler boğuk geliyordu. Daha sonra bakışlarımı ordan ayırıp gökyüzüne çevirdim. Yıldızlara bakmak istiyordum. Sadece gülümsedim. Ağzımdan tek bir sözcük dökülmüştü,
"A-anne" diyebilmiştim.
Gözlerimi açtığımda aletler ötüyordu başucumda. Çok yorgundum ve uykum vardı. Susamıştım.
"S-su" diyebildim. Daha sonra çevreme baktım ve hastanede olduğumu anladım. Nasıl yani kurtulmuş muydum? Bitmiş miydi artık. Ölmemiştim ve çok mutluydum. Dudağında belli belirsiz bir gülümseme oluştu. Ardından içeri bir doktor girdi ve
"Merhaba nasılsınız? Bir ağrınız var mı?"dedi uzun boylu gözlüklü yaşı otuza yakın bir doktor. Ardından elindeki ışıķlı aletle gözüme baktı. Kollarımı kontrol etti.
"Teşekkürler, iyiyim " dedim.
"Dışarda polisler ve sizi buraya getiren beyfendi var. Eğer durumunuz müsaitse onları içeri alacağım bence ifade vermekte bir sıkıntınız yok gibi."dedi. Tekrar ve bende başımı sallayıp onayladım. İçeri polisler girdiğinde olayları korkumdan anlatmamıştım. Geçiştirmiştim. Çünkü anlatırsam muhtemelen beni bulup öldürürlerdi ve kurtulduğuma dahi sevinemezdim. Bu yüzden polislere beni kaçırdıklarını ve işkence ettiklerini daha sonra da beni attıklarını ve gözlerim bağlı olduğu için bir şey bilmediğimi söyledim. Daha sonra onlar gittiğinde derin bir nefes aldım. Burdan hemen çıkıp kaçmam gerekiyordu. Yoksa amcam gelebilirdi ve beni burdan alırdı. Daha sonra neler olur tahmin bile edemezdim. Kendimi hemen toplayıp burdan çıkmam gerekiyordu derken kapı çaldı ve içeri kahverengi gözlü uzun boylu kaslı bir adam girdi.
"Merhaba ben Yusuf. Yusuf KALELİ. Nasılsın? Kendini iyi hissediyor musun? "dedi. Konuşmakla konuşmamak arasında gidip gelmiştim.
"Zeynep MERAZ. yiyim teşekkürler."dedim tedirgin bir şekilde. Yaşadıklarımdan dolayı herkesten korkar olmuştum.
"Eğer sebebi özel değilse dün seni bulduğumda çok kötü bir haldeydin bunu sana kim ne için yaptı? Yani sana bunu kim yaptı?Eğer bana anlatırsan sana yardımcı olabilirim. Polislere bir şey anlatmamışsın. Bana güvenebilirsin."diye tamamladı cümlesini. Sesi çok hoştu ve ikna edici bir tonda yaklaşmıştı bana ama hala korkuyordum ve anlatmak istemedim. Sadece sessiz kaldım. Sadece,
"Yaptıklarınız için çok teşekkür ederim. Ama yorgun hissediyorum biraz dinlenmek istiyorum."dedim. Sesim boğuk çıkmıştı ve yorgundum. Birden öksürmeye başladım ve Yusuf bana yatağımın kenarındaki komodinin üzerindeki mavi renkli sürahiden su doldurup uzattı. Tam bardağı alacakken eli eline değdi ve bana suyu içirdi.
"İyi misin bir şey mi oldu?"dedi telaşla. Gözünden korktuğu belli oluyordu. Daha sonra beni omzundan nazikçe tutarak sırtıma yastık koyup yatırdı. Hayatımda ilk defa bu kadar nazik bir insanla karşılaşmıştım. Gerçi konuştuğum insan sayısı bir elin beş parmağını geçmemişti ama yinede iyi bir insan olduğu belliydi.
"Teşekkür ederim. İyiyim. Öyle bir anda tuttu sanırım bir şeyim yok."dedim telaşla.
"Tamam Zeynep dolapta senin için aldığım kıyafetler var eskileri biraz kötüydü . Umarım beğenirsin. Göz kararı aldım. Ve bir de ailene haber vermem gerekiyor. Bir numara ya da adres verebilirsen onlara ulaşırım. Merak etmişlerdir."dedi. Ama amcama ulaşmaması gerekiyordu. Yoksa çok kötü şeyler olurdu. Hem ona da yazık olmuş olurdu. Ama bir yandan ailemin ölümünü tekrar hatırladım. Daha sonra dalgın bir o kadar da hüzünlü bir şekilde cevap verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devam Et
Teen Fiction03.30🌙 En çok şu saatlerde geliyorsun aklıma. Mesela uykunun hiç olmadığı, korkuyla uyandığım bu saatlerde. Önceden diyorum sen vardın, yanımda kokunla. Şimdi kalbim ağzımda. Suskunum çoğu zaman... Sebepsiz, anlamsız kocaman bir boşluk. Aslında ç...