Meydan💎

13 6 1
                                    

03.30
En çok şu saatlerde geliyorsun aklıma.
Mesela uykunun hiç olmadığı, korkuyla uyandığım bu saatlerde.
Önceden diyorum sen vardın, yanımda kokunla.
Şimdi kalbim ağzımda.

Suskunum çoğu zaman...
Sebepsiz, anlamsız kocaman bir boşluk.
Aslında çok doluyum ama bıraktığın o boşluk o kadar dolu ki, teklik bana çok geliyor.

Gözlerim dalıyor;
Uzağımda da yakınımda da seni arıyorlar.
Ağır değil mi bu ikimize de?
Ben özlemek nedir sen gidince anladım.
O sızı varya tam kalbinin oradaki, Hani aldığın her nefesle birlikte yüreğinin her köşesi sızlar ya,
İşte dayanamıyorum gül sabahım.
Dayanamıyorum ilkbaharım...

***********

Gözlerimi açtığımda hastanedeydim her zaman olduğu gibi. Bazen gözlerimi açtığımda normal insanlar gibi tavana bakmayı özlemiştim. Daha sonra yaşadıklarımı hatırlayınca kalkmayı denedim ama başıma inanılmaz bir ağrı saplandı. Elimi başıma götürdüğümde sargı olduğunu farkettim. Ayağa zorlukla kalktım ve Mahir'i merak etmiştim. Dışarı çıkmak için kapıyı açmıştım ki dışardaki korumaları gördüm.

"Mahir'i merak ettim durumu nasıl?"

"Bizim bir bilgimiz yok birazdan Eriz Ali bey gelip size bilgi verir. Siz dışarı çıkamazsınız."dedi.

"Sanırım cevabımı almıştım." Ağır adımlarla odama döndüm ve yatağa yattım. Çevreme baktım ,bir hastanede tablo niye olur ki? Gereksiz sanki. Işıklarda sanırım fazla beyazdı. Sonra başımı çevirip bir dakikada kaç serum damlıyor onu hesaplamaya çalıştım. Tabi daha bir dakika olmadan beş kez başa döndüm. O da da bir kaç tur attım ama başımın ağrısı eklenince geri yatağa uzandım. Gözüm tekrar tabloya daldı. Acaba bütün odalardaki tablolarla aynı mıdır? Klasik bir dağların önünde ev ve ırmak geçen bir tabloydu. Muhtemelen yağlı boyayla yapılmıştı. Oof beklemekten çok sıkılmıştım. Bari en azından bir kitap verselerdi. Acaba Mahir'in durumu nasıl? Gerçekten sıkılmıştım. Az kalsın gökyüzünün neden mavi olduğuna kadar inecektim. Daha fazla sıkılmadan kapıyı tekrar açtım.

"Bakın Mahir'in durumunu gerçekten merak ediyorum. Biriniz benimle gelirsiniz hem kaçacak olsaydım Mahir yaralandığında kaçardım sadece bakıcam. Hem çok sıkıldım oda da tek başıma."dedim bütün sıkıntımı anlatarak. Koruma telefonunu eline alıp birilerini aramak için uzaklaştı. Diğer korumada yanımda bekliyordu. Biraz sonra gelen koruma,

"Buyrun Zeynep hanım size ben eşlik edeyim."dedikten sonra koridorda serumumum takıkları şeyi tuta tuta ilerledim. Benim iki oda uzağımda Mahir yatıyormuş. Beni getiren koruma diğerleriyle konuştuktan sonra içeriye girdim. Girdiğimde Mahir karnında sargılarıyla yatıyordu. Hiç ses çıkarmadan koltuklardan birine oturdum ve onu rahatsız etmeden beklemeye başladım. Ne kadar da savunmasız yatıyordu Mahir YALÇIN bey. Esip kükreyen Mahir gitmiş sanki prensini bekleyen Pamuk prenses gibi yatıyordu.

"Pamuk prenses."diyip güldüm sessizce. Sonra bir şey farkettim. Sargılarından bir kaçı kanıyordu. Panikle dışarı çıkıp korumalara durumu anlattım az sonra hemşire geldi ve önemli bir şey olmadığını ve yaranın kanamadığını sadece sargılarının değişmesi gerektiğini söyledi. Ardından da sargıları değiştirip gitti.

Biraz sonra Mahir gözlerini açınca ilk olarak bana baktı.

"Nasılsın? Kendini iyi hissediyor musun?"dedim. O ise bana kızgın kızgın bakıp,

Devam EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin