2. Bölüm(Hapsetmek)✴

50 16 1
                                    

Derler ki;
Bir insan ruhunu teslim etmeden önce, o ruh o bedende hapis mi yoksa özgür müydü ona bakarlarmış. Eğer ki hapis olarak yaşadıysa ruhu kötülük dolarmış. Öyleki o kötülük insanın her yerini sararmış. Tek bir yer kalırmış sadece. İşte Allah o yeri genişletmesi için elçilerini gönderir ve onların ruhlarını özgür kılarmış. Beden ruha iyi bakamazsa cennet ve cehennem arasındaki sıratta takılıp kalırmış. Bu dünyaki sıratımızda insanın vicdanı ve merhameti arasında kalanmış. Eğer ki ruh özgür olarak yaşadıysa önüne binbir bela takılırmış. Ki Allah  onun da vicdanı ve merhametini sınarmış. Yani iki farklı ruh birbirini tamamlarmış...

" Napıyorsun manyak herif amcam seni öldürür sakın indir o silahı!"dediğimde bana çok yaklaşmıştı. Yaklaştığını anlayınca blöf olsun diye bende uçuruma daha da yaklaştım bir adım atsam ölüm ucumdaydı. Sonra adam silahı bana doğrulttu ve ateşledi.

En son hissettiğim boşluktu...

Gözlerimi açtığımda büyük acı hissettim. Omzum sarılmıştı. Ne yani ölmemiş miydim?

"Allah'ım şükürler olsun. Ucuz atlattım." Bi dakika o zaman beni amcam bulmuştu. Kahretsin! Omzum sarılı olduğuna göre öldürmeyecekti. Hem burası benim odam da değildi. Neredeydim ben? Kapıdan bir ses geldiğinde hemen gözlerimi yumdum.  Birinin ayak seslerini duyuyordum amcam olmasın lütfen!

"Hayatında hiç uyuyor numarası yapmadın mı sen ?"
demesiyle sesi hatırladım. O iri kıyımın sesi beni vuran adam. Gözlerimi hala açmadım.

"Sana diyorum!"dediğinde açmam gerektiğini anladım ve

"Yapmadım. " dedim.

"Güzel, uyandığında göre anlat bakalım."dedi. Gözlerine dik dik baktım  'ne anlatayım?' dercesine. Herhalde beni öldürmeye çalışan adama hayat hikayemi anlatmayacaktım. Biraz ürkütücü  bir görünümü vardı. Kemikli, sert yüz hatlarına sahipti. Esmer tenliydi ve gri gölgeli gözlere sahipti. Uzun boylu ve iriydi. Korkutucuydu. Adamı incelemeyi bırakıp sinirle ona baktım. Korktuğumu belli etmemem gerekiyordu.

"Nerdeyim ben? Bak amcam gönderdiyse seni n'olur beni onun eline verme. Bırak gideyim. Zaten bir daha Türkiye'ye  dönmeyeceğim. Lütfen bırak."dedim ama yüzüme bakıp cevap vermedi. Kapıyı çarpıp çıktı. Şimdi ne yapacaktım ben? Buradan da kaçmalıydım. Evet evet kesin kaçmalıydım. Böyle oturup amcamın gelmesini bekleyemezdim. Ayağa kalkmaya çalıştığımda, omzumda ki yara sızlayınca  zorlanarak kalktım. Pencereye doğru ilerledim. Balkona çıkıp etrafı kolaçan ettim. Burayı hiç bilmiyordum. Balkon güney taraftaydı ve kapıyı göremiyordum. Büyük ihtimalle orada da adamlar olurdu. Zaten ev iki katlıydı burdan inmeye kalksam hem omzum dayanmaz hemde bu sefer kesin ölürüm. İçeri girip kapıyı açmayı denedim. Açıldı. Açık bırakmışlardı. Yavaş adımlarla dışarı  çıktım. Kimse yoktu. İlerlemeye devam ettiğimde bi ses duydum.

"Şu kızı  araştır bakalım Eriz Ali kimin nesiymiş?"dedi iri kıyımın sesiydi bu.

"Tamam abi de sen bu kızı nerden buldun? En son akşam dağıldığımızda kimse yoktu yanında."dedi Eriz Ali diye umduğum  ses.

"Dün polislerden kaçamayacağımı düşününce yolda onu gördüm tehtit diye alayım dedim işime de yaradı."dedi ama iyi de neden beni işi bittikten sonra öldürmemiş ya da bir yere atmamıştı ki?

"Anladım abi de niye buraya getirdin?" ben dışımdan konuşmamıştım demi? Yok, yok konuşmamıştım.

"Neyse ne sen dediğimi yap!"dedi yine iri kıyım.

"Peki abi"diyip konuşma sonlanmıştı. Odadan çıkma ihtimalini anlayınca yandaki odanın kapısındaki dolabın arkasına saklandım. Adam gidince tekrar  çıkıp hızla merdivenleri kolaçan edip aşağıya indim. Pencereden baktığımda evin önünde adamlar vardı. Mutfak olduğunu anladığım yere girdim. Ve bahçeye açılan bir kapı aradım ve aranan kapı bulundu. Tam karşımdaydı. Açıp bahçeye çıktım. Ama etraf duvarlar ile kaplı olduğundan bir çıkış kapısı daha aradım. Gözümle tarayıp bulunca dışarı çıktığım sırada biri beni kolumdan tutup ağzımı kapadı.

Devam EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin