-3-

1.2K 70 3
                                    

-Yeşim-

Gözlerimi açtığımda uzun süredir uyuduğumu fark ettim. Saate baktım ve ben uçağa bineli neredeyse 9 saat olmuştu. Artık gelmiş sayılırdık. Cam kenarında oturduğum için kafamı aşağıya doğru çevirdim. Yanıma gelen hostesin sesiyle ona doğru baktım.

"Efendim bir şeyler almak ister miydiniz?"

Gerçekten hiç acıkmamıştım. Ayılmaya ihtiyacım vardı.

"Ben bi filitre kahve rica etsem."

"Hemen efendim."

Çantamdan telefonumu çıkarıp hava durumuna baktım. Bu hiç aklıma gelmemişti ve benim üzerim siyah mini etekle beyaz basic bi tişört vardı. Hostes kahvemi getirdiğinde teşekkür edip elinden aldım. Kulaklığımı çıkarıp telefonuma taktım.
Müzik dinlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamamışım. Camdan dışarı baktığımda hiç kimseye haber vermeden bırakıp gittiğim İstanbul'a baktım. Gerçekten bu kadar sürede şehir çok genişlemişti. Işıl ışıl parlıyordu adeta. Uçak iniş için hazırlandığında kemerlerimizi bağlamamız için anons yapıldı. Sonunda inebildiğimizde herkes ayağa kalktı ve çıkışa yöneldi. Çantamı alıp bende inmeye çalışan insanları takip ettim. Merdivenlere geldiğimde kendimi tuhaf hissettim. Ve adım attım.

"Ben geldim İstanbul!"

Pasaport geçişinden sonra bavullarıma ulaştım. Onları alıp otoparka doğru yürüdüm. Siyah mercedes vito ve önünde beni bekleyen ailem. Onlara bakarken beni ilk farkeden dayım oldu. Yanlarına doğru ilerlerken hepsi bana döndü. Aralarında bir tek dedem yoktu. Bir dakika o gördüğüm Eflin ve Araf mı ben mi yanlış görüyorum. İkiside en yakın arkadaşımdı. Hala öyle mi onu bende bilmiyorum. Onlara haber vermeden gittiğim için ikisiylede hiç konuşmamıştım. Herkes çok değişmişti. Dayım yaşlanmıştı, Yalın sıska halindense iyice olgunlaşmıştı. Ben babama benziyordum ve açık kahverengi saçlarım, açıkta bir ten rengim vardı. Aynı babam gibi yeşil gözlerim. Yalın ise benim aksime koyu sarı saçları ve buğday bi teni vardı. Gözleri ise sarının en güzel tonu kehribar rengiydi. Aynı annem gibi. Annem demişken o da buradaydı. İlk o yanıma geldi ve bana sımsıkı sarıldı. Tatsızlık olmasını istemediğim için ona karşılık verdim. Ayrıldıktan sonra ellerimden tutup beni baştan aşağıya süzdü. Evet üzerimdeki etekten dolayı buz kesmiştim.

"Yeşim'im. Sen ne kadar güzelleşmişsin böyle. Aynı... Aynı baban gibi."

Neden şimdi bunu yapıyordu? Şu an havaalanındaydık ve böyle yapacaksa hemen geri gidebilirdim. Abim anlamış olacak ki:

"Anne. İstersen bırak bizde sarılalım kardeşime."

Yalın üç büyük adımda yanıma yaklaştı ve iki yanağımdan öperek

"Hoşgeldin kardeşim", dedi.

Ona sarılmayı gerçekten çok özlemiştim. Ellerimi beline doladım ve sarıldım ona.

"Hoş buldum."

Abimden ayrıldıktan sonra dayıma sarıldım. Dayımın sigara kokusu beni boğmuştu ve öksürmeye başladım.

"Özür dilerim güzelim. Bundan sonra dikkat edeceğim."

"Problem değil."

Dayımın kızı Ceyda ve eşi Alev'de buradaydı. Ceydayla oldum olası hiç iyi anlaşamazdık. Babasını benden kıskanırdı. Şu an üniversitededir diye tahmin ediyorum. Alev yengem ve Ceyda yanıma geldiler. İkisine de aynı anda sarıldım. Onları bile özlemiştim.
Daha sonra ise Araf'ın sesini duydum

"Bizde buradayız kaçak."

Kaçak mı o ne öyle be. Sanki suç işleyipte gittik ha.

"Gerçekten hala aynı patavatsızlık çizgini bozmadan ilerliyorsun."

Duman #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin