-2-

1.4K 70 3
                                    

Multimedia-Burak Zorlu

-Burak-

Beni mükemmel uykumdan uyandıran çalar saati şu an ayaklarımın altına alıp ezmek istiyordum. 5 dakikacık daha uyusam bi şey olmaz diyerek uykuma devam ettim.

3 saat sonra

Gerçekten de beş dakika uyuduğumu tahmin ederekten saate baktım. Lanet olsun saat 11' di. Yanlış olduğunu düşünerekten ayağa kalkıp telefonumu aramaya başladım. Anasını sattığımın telefonu hiç bir yerde yoktu. Bi zırıltı duyduğumu hissettim. Başımı sesin geldiği yöne doğru çevirdim. Yatağın altındandı. Hemen dizlerimin üzerine çöküp telefonu aldım. 27 cevapsız çağrı, 49 mesaj. Mesajların 49'uda küfür içerikli. Bi kısmı babamdan bi kısmı Yalın'dan bi kısmı ise Fırat'tandı. Telefon tekrar çalmaya başladığında hemen açıp kulağıma götürdüm. Daha alo bile diyemeden:

"Tebrikler Burak bey ihaleyi kaybettik. Çıkabilirsiniz."

Arayan Fırat'tı.
Hass.... Bugün Silivri'deki arazi ihalesi vardı ve 6 yıldır üzerinde uğraştığım projemi orayı düşünerek planlamıştım. Şimdi hangisinden kaçmalıyım? Hakan Zorlu'nun azarı, Yalın'ın "Bıktım senden" leri, Fırat'ın "Şirkete zarasın" ları ve... Söylemeye çekiniyorum Hüseyin Zorlu'nun öğütleri mi? Of gerçekten şu açık pencereden atlamak en makulüydü.
Hemen üzerime lacivert bi takım elbise giydim. Ayağıma da beyaz spor ayakkabı geçirdim. Saçlarımı taradım ve geriye doğru iterek aynada kendime baktım. Hemen ardından cüzdanımı, arabanın anahtarını ve telefonumu alarak koşar adımlarla merdivenlerden indim. Babaannem ve dedem tatil için yurtdışı turuna gitmişlerdi. Babamda bir haftadır ihale için Silivri'deydi. Evde yalnızca halam ve ben vardık. Merdivenlerden inmeyi bitirdiğimde önüme hizmetlimiz Nimet abla belirdi.

"Nimet ablacığım halam evde değil mi?"

"Hande hanım sabah erkenden evden ayrıldı Burak bey. Vakıf üniversitesinde söyleşisi varmış. Hatta sizde gidecekmişsiniz galiba."

"Ben onu nasıl unuturum."

Bugüne gerçekten bok gibi başlamıştım. Halam dedemin Nişantaşı'ndaki vakıf üniversitesinde sosyoloji doçenti. Bugün için ona taa geçen haftadan söz vermiştim. Onun için önemli bi gündü. Halamla aramızda on yaş var. Beni oğlu gibi görür. Bende onu annem gibi. İçimdeki anne boşluğunu hep o doldurmuştur. Ve onu hayal kırıklığına uğratamazdım. Bana şaşkın şaşkın bakan Nimet ablanın yanaklarını sıkıp

"Görüşürüz ablaların en güzeli" dedim ve hızlı adımlarla evden çıktım. Bütün aile bu evde yaşadığımız için 4 katlı bi villa da oturuyorduk. Arabama ulaşana kadar en az 1 km yürüdüm. Gece sarhoş olduğum için arabayı otoparka sokamamışım. Hata park bile edememişim. Nihayet arabaya ulaştığımda kapıyı açıp kendimi içeri attım. Çalıştırıp direk şirkete sürdüm. Yolda arabaların arasında makas atarken telefonum çaldı. Arayan halamdı.

"Efendim sultanım."

"Burak'cığım söyleşi öğleden sonra 3'e ertelendi. Acele etmemen için aradım."

Galiba bugün beni en rahatlatan şeydi. Hemen saate baktım 11.30.

"Ben de tam seni arayacaktım hala. Silivri ihalesinin bugün olduğunu unutmuşum. Ve kaybetmişiz. Yetişemeyebilirim diyecektim ki sen aradın."

"Tatlım bunu nasıl unutursun. Gerçekten çok üzüldüm. Beni dert etme başka zaman gelirsin. Hemen git ve bu işi hallet."

Halamın en çok bu anlayışlı yanını seviyorum. Galiba üniversitedeki öğrencilerde bu sebeple halama bayılıyor.

"Şu an beni o kadar rahatlattın ki. Teşekkür ederim sultanım."

"Görüşürüz tatlım."

Şirkete gelebildiğim de arabayı görevliye verip hemen içeri girdim. Sekreter kızlardan, kat sorumlularına, muhasebeden asistana bütün kadınlar bana selam verirken onlara başımı sallamaktan felç olmuştum. Asansöre bindim ve odama çıktım. Odamda benden başka herkes vardı galiba. Babam, Fırat, Yalın, Yalın' dedesi Şeref Sarıoğlu ve daysı Yalçın Sarıoğlu. Bu proje için Sarıoğlu holdingle ortak olmuştuk. Yani yakın arkadaşım Yalın ve onun dedesinin şirketi. Yalın ve annesi babası vefat ettikten sonra dedesinin yanına taşınmışlar. Yalın gerçekten iyi bir mühendistir ve eminim ki bu konuda bana kızacak olan kişi o'dur.

"Ooo Burak bey. Hiç gelmeseydiniz."

Şeref bey gerçekten çok disiplinli ve otoriter bi adam. Söyleyeceği şeyi insanın yüzüne karşı patır patır söylerdi. Ve bu sözler tabiki ondan gelmişti.

"Şeref bey size karşı o kadar mahcubum ki. Ne deseniz haklısınız. Sizin büyük yatırım yaptığınız benimse yıllardır emek verdiğim proje planım altüst oldu."

Şeref beyde pişman bir yüz ifadesi gördüm. Sanırım benden böyle bi açıklama beklemiyordu. Ellerini beyaz saçlarının arasına daldırıp

"Kusura bakma evlat biraz gerginim. Lütfen geç otur."

Benim koltuğumda babam oturuyordu. Misafir kanepelerine de Şeref bey, Yalçın bey ve Fırat oturmuştu. Yalın ise telefon ile konuşuyordu. Ağzı kulaklarına varıyordu. Tahminen Lale ile konuşuyordu. Babamlarla koyu bir sohbete giriştik. Konu konuyu açarken Yalın, Şeref bey ve Yalçın beye bakarak

"Yeşim uçağa binmiş. Bu geceye burada."

Şeref bey:

"Gelsin bakalım. Gelsin de göstereyim ona gününü."

Yeşim kim en ufak bir fikrim yoktu. Düşüncelerimi okumuş olacak ki Fırat:

"Yeşim kim?" Diye bir soru yöneltti.

Yalın Şeref beyle bakışıp

"Kız kardeşim" dedi.

Bir dakika Yalın'ın kız kardeşi mi vardı? Bi de en yakın arkadaşım olacak. Eğer o da Yalçın beyin kızı Ceyda gibiyse vay halime. Ceyda bana yıllardır saplantılı aşık ve çok yılışık bir kız. Kadınları severim ama asla güvenmem. Hele de Ceyda'ya. Gel yatalım desem koşarak gelceğinin altına imzamı atarım. İnşallah Yeşim denen kız kısa kalır ve giderdi.

"Nereden geliyor?" diye sordum.

"Amerika'dan geliyor."

Gerçekten pes. Bunları Yalın'dan değil de başka birinden duysam hayatta inanmazdım. Galiba bunu kimse bilmiyordu ki herkes soru sormaya başladı.

"Ne zamandır Amerika'da ve niye bize hiç bahsetmedin?"

Yalın başını öne eğip kafasını kaşıdı. Daha sonra ise Fırat'a bakıp

"Şeyy... yani konusu olmamıştır. Bende bahsetmemişimdir. 4-5 yıldır Amerika'da. Lale ve benim düğünüm için gelecek."

Şu Yeşim'i gerçekten çok merak etmeye başladım.

Duman #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin