Hay gayz millet! Biraz uzun süren bir aranın ardından tekrar aktiveyiz. Son bölümden sonra normalin biraz daha üzerinde bir görüntüleme almışız. Açıkçası şaşırdım ve mutlu oldum. Gönül isterki bölümler daha uzun olsun sık sık yayınlayabileyim. Ama lanet olsunki sınav haftası bitmek bilmiyor. O yüzden bölüm yazmaya fırsatım olmuyor ya da tamamıyla odaklanamıyorum. Kısada olsa yine hikaye paylaşımına devam ediyorum. Okulların kapanmasıyla inşallah istediğiniz ve istediğim gibi bölümler gelecek. İyi okumalar.🙋🏼♀️💚
Burak
Fırat'a adamın konuşup konuşmadığı ile ilgili mesaj yazarken taksi şoförü geldiğimizi söyledi. Kafamı kaldırıp sarayı andıran devasa villaya baktığımda Yeşim'den ses gelmediğini farkettim. Omzumun üzerinden arkama baktığımda kapı ile koltuğa çapraz bir şekilde oturmuş başını cama dayamış uyuyordu. Taksi şoförüne ücreti ödedikten sonra adam inmemizi bekliyordu.
"Abi seni biraz bekleticem. Uyuyakalmışta."
Her ne kadar uyandırmak istemesemde uyandırmalıydım. Bebek gibi uyuyordu. Asi ve cüretkar bakışları arasında insan eriyorken uyurken nasıl bu kadar masum görünebiliyordu. Koluna parmağımla dokundum. Tepki vermemişti. Biraz daha sert bir şekilde dürtmeye başladığımda yine tepki vermedi. Kollarından sarsmaya başladığımda başını sağdan sola çevirmiş ama yine tepkisizdi. Kulağına eğilip fısıldadım.
"Yeşim?.. Yeşim?.."
Ağzını aralayıp şapırdatmaya başladı. Elini omzuma attığında beni kendine çekmeye başladı. Zaten üzerine eğildiğim için beni kendine doğru çekince pozisyonumuz hiçte iyi değildi.
"5 dakika daha..."
Demesine kalmadan omzuma kafasını düşürmüş uyumaya devam ediyordu. Yalın arayıp söylemeli miyim diye düşünürken aramızda bir şeyler olduğunu sanabilirdi. Aklıma başka çözüm gelmeyince elimi beline yerleştirip bacaklarında kavradım. Yerini hiç yadırgamadan kollarını omzuma doladığında sanki uykusunda ağlıyordu. Hıçkıra hıçkıra derin soluklar alıyor elini koyduğu yerdeki ceketimi asılıyordu. Arabadan zor bela inebildiğimizde hiç tepki vermeden hala uyuyordu. Taksici arabayı çalıştırıp olduğumuz yerden uzaklaşmaya başladığında giriş kapısına doğru ilerlemeye başladım. Bekçi kulübesinde yarı uyur vaziyette elindedeki tesbihi ileri geri çeken Kemal abiyi gördüm. Demir kapıya sert bir şekilde omzumu attığımda büyük bir gürültü çıkmıştı. Kemal abi irkilerek gözlerini açtığında kucağımdaki Yeşim'le beni gördü. Toplanıp kapıya çıktığımda yumruk yaptığı ellerini gözlerine götürüp ovuşturmaya başladı.
"Burak?"
"Nihayet be abi. Yardım ette şu kızı yukarıya çıkaralım."
Kemal abinin gözlerini kısa süreli bir şok dalgasıyla kocaman açtığında irdelemeden başıyla onayladı.
Evin girişine geldiğimizde önden ilerleyen Kemal abi duraksayıp arkasına döndü."Ben şimdi kapıyı açıcam ve ortalıkta birileri var mı diye bakacağım. Şeref bey bu kızı bu halde görürse evde kıyamet kopar."
"İyi dedin abi. Zaten kızın çekmediği kalmamış."
Kemal abi Yeşim'e bakıp dudaklarını büzdü. Anlattığı kadar kolay değildi yaşadıkları. Belki de bu en hafifiydi. Kim bilir daha neler vardı. Dendiği gibi naif acılar konuşur, gerçek acılar susar...
Ağır adımlarla merdivenlere geldiğimizde Kemal abi yukarıdan eliyle bana gel işareti yaptı. Merdivenleri tırmandığımda tam karşıda kalan odadan Ceyda'nın iğrenç kahkahalarını duyuyordum.
Sanırsam telefonla konuşuyordu. Çünkü birilerine bir şeyler anlattığı kesindi. Kemal abi merdivenlerin başına tekrar geldiğinde duraksadım. Nefes nefese kalmış ve terlemiştim. Bir ayağım yerde diğeri merdivenin basamağında kalacak şekilde arkadan yukarı çıkan Kemal abiye baktım. Ajan edasıyla sağa sola baka baka yoluna temkinli bir şekilde devam ediyordu. Göğüs kafesimi şişire şişire nefes almaya devam ettiğim sırada Yeşim'den hala hıçkırık sesleri geliyordu. Rüya mı görüyordu yoksa hep mi böyleydi orasını bilemem ama iç çeke çeke omuzumda olan kollarını iyice çekerek bedenlerimizi iyice birbirine bastırmaya başladı. Biraz daha yukarıya kaldırdığımda bir şey sayıkladığını duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duman #wattys2018
Lãng mạnYangında kaybettiği babasının acısıyla ülkeyi terk eden genç kadın ve annesini bir kazada kaybettiğini sanan genç adam... Ne kadınınki sıradan bir yangın ne de adamınki sıradan bir kazaydı. Almaları gereken intikamları kabuk bağlamıştı. Tekrar kana...