9

515 42 62
                                    


Yorgunlukla gözlerimi kırpıştırarak açtığımda Mark gülümseyerek bana bakıyordu.

'Günaydın.' Dedim uyku mahmurluğuyla.

'Günaydın.' Gülümseyerek bana bakarken kıkırdadım.

'Neden bana öyle bakıyorsun.' Elini yanağıma atarak parmağını gamzemin üzerinde gezdirdi.

'Çünkü çok güzelsin.' Dedi ve gamzemin olduğu yere nazik bir öpücük kondurdu. Yüzümde ki tebessümle kahve gözlerine bakarken aklıma dün konuştuklarımız gelince tebessümüm soldu.

'Bundan sonra ne yapacağız.' 

'Ben halletmeye çalışacağım.' Kaşlarımı çatarak konuştum.

'Bu zamana kadar tek başına halletmeye çalıştın. Bırak da sana yardım edeyim.' Başını iki yana sallayarak yatakta sırt üstü uzandı.

'Onların karşısına çıkmanı istemiyorum. Bana söyledikleri onca şeyi sana daha kötü bir şekilde söyleyecekler. Üzülmeni istemiyorum.' Yatakta doğrularak sırtımı yatak başlığına dayadım. Kollarımı göğsümde birleştirirken konuştum.

'Ne söyledikleri umurumda değil, sürekli insanların ilişkimize karışmasından yoruldum. Sürekli aramızda sorun oluşmasından yoruldum. Mark, görmüyor musun hiçbir şey yapmadan öylece devam edersek kavgalarımızın sonu olmayacak.' Gözlerini kapatıp derin bir nefes alarak konuştu.

'Vazgeçmeyeceksin değil mi?' Kapalı olan gözlerini açarak gözlerini üzerime dikti. Başımı iki yana salladım. 

'CEO'la konuşup Amerika'ya gitmek için izin isteyeceğim.' Dedi daha fazla dayanamayarak. İpeksi sarı saçlarına küçük bir öpücük kondurarak fısıldadım.

'Her şey güzel olacak. Bana inan.'

***

Her şey güzel olacak demiştim değil mi? Hah.

Amerika'ya büyük uğraşlar sonunda gelmiştik fakat karşılaştığım tepki beklediğimden fazla olmuştu.

Başta her şey iyiydi Bayan Tuan zorlukla gülümsemesine rağmen gelişimizi kötü karşılamamıştı. Bay Tuan geldiğinde ise her şey değişti.

Salona sarışın bir kızla gülerek girerken Mark'ın yanında beni görmesiyle gülen yüzü anında soldu. Gözleri birleşik ellerimize kaydığında kaşlarını çatarak sinirle konuştu.

'Senin benim evimde bu herifle ne işin var!'

'Amerika'ya gelmemi söyleyen sendin.' Dedi Mark, Bay Tuan'ın aksine sakin bir sesle.

'Sana tek başına gelmeni söyledim! İbne sevgilini getir demedim!' Bay Tuan'ın söyledikleriyle sinirle elimi sıkarken konuştu.

'Onun hakkında böyle konuşamazsın!'

'Neyse ne! Nasıl olsa iki ay sonra Alice'le evleneceksin. O zamana kadar herhangi bir sorun istemiyorum!' Dedi. Duyduklarımla gözlerim yanında ki kıza kaydı. Gözleri alayla beni süzerken kahkaha atarak birleşik ellerimizi ayırıp yavaş adımlarla Bay Tuan'ın yanına ilerledim. Elimle Alice denen kızı gösterirken alayla konuştum.

'Siz cidden Mark'ın bu kızla evleneceğine inanıyor musunuz? Fazla hayalperestsiniz.'

'Evlenecek çünkü buna mecbur. Yoksa büyük bir işi kaybederler.' Dedi Alice meydan okurcasına. İstifimi bozmadan konuştum.

'Senin gibi biriyle evlenmek yerine ölmeyi yeğler. Mark yapmacık kişilerden nefret eder. Özellikle senin gibilerden. Bu yüzden fazla kendine güvenme. Çünkü ortaklık gram umrunda değil. Umrunda olan tek şey kalbinin deli gibi atmasını sağlayan kişi.' Dedim göz kırparak. Ardından bakışlarımı Bay Tuan'a çevirdim.

I Can't Finish Our Love | MarkjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin