"Bakın ben kendimi hiç hazır hissetmiyorum, yapamayacağım galiba."
"Beyefendi iki dakikalık işlem, yarım saattir sizinle uğraşıyoruz, bizim başka hastalarımızda var."
"Tamam, siz keyfinize bakın. Ben bir köşede kudurmayı beklerim."
Hemşire daha fazla bana tahammül edememiş olmalı ki, kapıyı çarpıp çıktı. Başımı ellerimin arasına alıp, koca bir off çektim.
" Artık daha fazla uğraştırmasan da, şu iğneyi vurulup gitsek."
Hafif bir irkilmeyle, başımı sağ tarafıma çevirdim. İğne korkumla boğuşurken, odadaki piçin varlığını unutmuşum. Yayvan bir şekilde kanepeye oturmuş, tek elini başına yaslamış, beni izliyordu. Tabi yüzündeki sıkkın ifadeyi de unutmamak gerekir.
"Ulan senin bu konuda fikir belirtmeye bir hakkın var mı? Başıma ne geldiyse sen ve itin olacak şerefsiz yüzünden geldi. Ayrıca,sana bekle diyen mi oldu? Defol git, kapı orada."
"Öncelikle o laflarına dikkat edeceksin, bu bir. Benim köpeğime şerefsiz falan diyemezsin, bu iki. Velev ki dedin dilini koparırım, bu üç. Şu iğneyi yaptır artık, bu da dört."
"Emrin başım üstüne paşam. Ulan sen benimle dalga mı geçiyorsun?"
Hıncımdan yanımdaki yastığı alıp, yüzüne doğru fırlattım. Benden böyle bir hamle beklemediğinden, yastık suratına çarpıp ayaklarının dibine düştü.
"Tam on ikiden."
"Sen bittin, Sarışın."
Yüzünde mimik oynamaması götümü tutuştursa da, hastanede olmamız içimi bir nebze rahatlattı. Tam bana bir şey yapamayacağını söyleyecekken, yerdeki yastığa hamle yapmasıyla diyeceklerimi yuttum. Sinirle fırlattığı zavallı yastık, kendisine uygulanan orantısız güçle sağ tarafa falso alıp, odanın kapısını açan doktorun suratına çarpıp bir kez daha yeri boyladı. Sanırım bugünün tek şanssızı ben değilmişim. Doktor bir yastığa, bir de onu atan öküze bakıp derin bir iç çekti.
"Yekta, burası oyun odası değil, eğer canın çok eğlenmek istiyorsa kreş iki kat altta."
"Pardon dayı."
"Aslında doktor bey haklı. Sende 0-6 yaş grubu aralığındasın, yabancılık çekmezsin bebelerin arasında."
"Sen kes sesini, Sarışın."
Gözlerini kısıp, tıslamaktan farksız konuşmasına omuz silkmekle yetindim. Doktorun uyarıcı öksürüğüyle, ilgimi ona yönelttim. Hemşirenin elindeki hasta dosyasını alıp, kısaca göz gezdirdi.
"Ecmel"
"Evet doktor"
"Çok değişik bir ismin var, anlamı nedir?"
"Yani şu durumda takıldığınız nokta bu mu? Siz bana kudurup, kudurmayacağımı söyleseniz ve ben huzura ersem."
Adama bak yaa, ben ne dertteyim o ne dertte. Yeğeni ne ki, dayısı ne olsun.
"Bir sakin ol önce. Yekta, buraya gelmeden önce yaşadığınız olayla ilgili bana mesaj attı. Ben, sana kısaca durumu açıklayayım. Normal şartlarda sahipli ve aşılı köpeklerin ısırmasında kişilere kuduz aşısı yapmıyoruz, ısırılan bölgeyi dezenfekte edip yarayla ilgileniyoruz."
"Ağzınızdan bal damlıyor doktor, şu an size sarılmamak için kendimi zor tutuyorum."
"Bak Ecmel daha-"
Doktorun konuşmasına izin vermeden, Yekta denen varlığı işaret ederek devam ettim.
"Beni ısıran drakulanın sahibi yeğeniniz olan vatandaş, buraya gelirken o sivri dişin aşılı olduğunu söylemişti, yani iğne olmama gerek kalmadı."
Ulan Ecmel, Allah'ın sevili kulusun, yine dört ayak üstüne düştün.
"Ecmel"
Doktorun tekrar söz almasıyla, onu dinlemeye koyuldum.
"Bazı istisnai durumlar da olabiliyor. Örnek vermek gerekirse, ısıran köpeğin daha önce kuduz bir köpek tarafından ısırılması veya yaralanması gibi. Üzülerek belirtiyorum ki Moruk yani yiğenimin köpeği bu istisnai durumu yaşadı."
Şu an karısı tüpçüye kaçmış, alacaklıları peşinde, yetmemiş ev sahibi üç çocuğuyla kapıya atmış adamın umutsuzluğuna sahibim. Beni düşünce havuzundan çıkaran ise Yekta öküzü oldu.
"Özetle o iğneyi olacaksın birader."
Yüzümdeki psikopat vari ifadeyle ona döndüm.
"Aaa, o iğneyi sadece bana ikram etmelerine darılırım birader, hem ne demişler anca beraber kanca beraber."
"Ne saçmalıyorsun?"
Yekta'nın söylediklerime anlam verememesi, istemsiz kahkaha atmama sebep oldu.
"Kudurdun mu oğlum? Niye gülüyorsun?"
Bağırarak "kudurdum ulan, kudurdum" der demez, hastane yatağının üstüne çıkıp Yekta davarının üstüne uçtum. İlk, kanepedeki boylu boyunca uzanan bedenine daha sonra kasıklarına oturmuş, kızgın ifademe bakarak gözlerini iriltti.
"Şimdi seni ısırıcam sonra gidip itini ısırıcam, kudurmak neymiş göstereceğim ben size."
Doktorun, in çocuğun tepesinden bağırışlarına karışan tek şey Yekta'nın imdat çığlıklarıydı.
Heyy!
Benim ilk b×b kurguma hoş geldiniz millet.Bu nedenle hatalarım olursa hoş görün.Eğer ilk bölümü beğendiyseniz alırım bir yıldızınızı :)
Şimdiden diğer bölümlerde görüşmek üzere:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE BLONDE (BOY×BOY)
HumorYekta: Ulan, benim kalbim de aşkı ağırlamaya hazır değildi ki. Yekta: Bana uğramaz, ıskalar falan diyordum. Yekta: Nereden bileyim böyle bodoslamadan gireceğini. Görüldü 19.46 @Ecmel çevrimdışı Yekta: Bu mu yani? Yekta: Seni seven kalbimin, her bir...