Bölüm bu uyuza ithafendir xxbiri :)
Ecmel'in Ağzından
Dersin bitiş zilinin çalmasıyla, başımı rahatlıkla sıraya yasladım. Uykusuzluktan olsa gerek, baş ağrım gittikçe artıyordu. Tabi bu ağrının nedeni, beş derstir ağzıma tek bir lokma almamamdan kaynaklı da olabilir. Canım bir şey istemese de, şu ağrıdan kurtulmak için kantine yollandım. İçeri girdiğimde birkaç gözün bana dönmesini umursamayarak, kendime uygun bir masa aramaya koyuldum. Kalabalık bir grubun masasından kahkaha seslerinin yükselmesiyle, elim istemsiz başıma gitti.
"AZ SESSİZ OLUN LAN! NE GÜZEL EĞLENİYORSUNUZ ÖYLE HAYVANLAR."
Dokuzuncu sınıflardan oluşan grubun aniden susmasıyla, bu etkiyi yaratan kişinin alnından öpesim geldi. Çömezlerden biri, kalabalık bir ortamda azarlanmayı yedirememiş olacak ki ayağa kalkıp sesin geldiği yöne baktı. Yekta'nın kaşları çatık 'cevap verirsen sikerim' ifadesiyle karşılaşınca, kalktığı sandalyeye geri sindi. Dün attığı mesajlar bir bir aklıma düşerken, yüzümde istemsiz bir gülümseme oluştu. Başını kaldırıp göz göze gelince hemen yüzümdeki ifadeyi silip, karşısına dikildim. Geldiğimi fark etmemiş gibi telefonuyla oynamaya başladı.
"Oturabilir miyim?"
Başını ağırca kaldırıp, birkaç saniye beni izledikten sonra sandalyesinde hafifçe kıpırdandı.
"Hayır."
Soğuk sesine karşın, göz devirip sandalyeyi çekip oturdum. Yaptığım harekete alaylı bir gülüş atıp, telefonuyla ilgilenmeye devam etti.
"İdrak yolların falan mı tıkalı? Oturamazsın diyorum."
"Formalite icabı sormuştum. Cevabını çokta bir tarafıma taktığımı söyleyemem."
"Ona ne şüphe."
Terslemesini zaten bekliyordum ama yüzeme bakmaması yeni bir şeydi. Onu tanıdığım şu zamana kadar, her karşılaşmamızda gözlerinin üzerimde olmasına alışıktım ve şimdi bunu yapmaması garipsememe yol açmıştı. İç sesim 'onu benimsedin aptal' diye fısıldarken, benliğim yaşadığım farkındalığın telaşındaydı.
"Yekta, dün acil bir telefon alınca mesajlarına geri dönemedim. Gecede çok geç dönünce, o saatte seni rahatsız etmek istemedim."
Demin ki ifadesinin silinip, yerini koca bir gülümsemeye bırakması bende şaşkınlık yaratsada devam ettim.Yüzündeki gülümsemeye, derin derin bakışları da eşlik edince sözlerimi fısıldayarak bitirmek zorunda kaldım. Bu lanet herif, her zaman bu kadar güzel mi bakıyordu?
"Ne sırıtıyorsun, komik bir şey mi söyledim?"
Hayır, sanki yeterince güzel gülemiyormuş gibi kahkaha atmak nedir yani. Ben mecbur muyum, hipnotize olmuş gibi gamzelerini seyre dalmaya?
"Aman da aman, sevdiceğine açıklamada yaparmış. Ne tatlıydın öyle, hararetli hararetli durumu anlatırken. Bir kez daha aşık oldum sana."
"Şöyle şeyler söylemeyi kes. İlk defa başıma gelen bir şey ve ben ister istemez bu durumu garipsiyorum."
"Sevilmek mi?"
"Bir erkek tarafından sevilmek."
Yüzündeki tebessümün silinip, yerini çatık kaşlara bırakması, sandalyede huzursuzca kıpırdanmama sebep oldu.
"Bu neyi değiştirir ki?"
"Birçok şeyi."
"Neden bu kadar peşin hükümlüsün. Sen, beni tanımayı denedin mi? Sağda solda anlatılanlarla değil, senin karşında oturan ve cesurca aşkını itiraf eden adamın sevgisine tanıklık ettin mi? Cevabı da benden olsun, etmedin."
"Peki, sen neden her şeyi bu kadar basite indirgiyorsun? Sana masum adam ayakları yapmayacağım, benim de ilişkilerim oldu ama bunlar ciddi şeyler değildi. Karşılıklı çıkar ilişkisine dayalıydı. Onlar ilişkimizin havasını, ben de bana sundukları eğlenceyi seviyordum ve bunun için ailemi, arkadaşlarımı karşıma almam gerekmiyordu. Denklem basitti."
Yekta olumsuzca başını sallayıp, derince bir iç çekti. Daha önce gözleriyle konuşan birini tanımamıştım. Onu dinlerken, insanın kelimelere ihtiyacı kalmıyordu. Gözleri, duygularının rehberliğini yaparken dile dökülmüş cümleler çok boş kalıyordu.
"Problem cinsiyetimiz yani?"
"Bak sade-"
"İlk defa birine karşı bu kadar özel duygular besliyorum ve bunu yaparken seni sıkmış, bunaltmış olabilirim. Ölçüsüzlüğümü hoş gör, ama bir özür de bekleme."
Samimiyetinden zerre şüphe etmediğim cümlelerinden sonra özür kim köpek diyesim geldiyse de, dilimi ısırarak susmayı tercih ettim.
"Sarışın'ım, insanlar cinsel organlara aşık olmazlar. Bu kadar güzel severken, reddetme beni. Toplumun empoze ettiklerini, at kafandan."
Cümlelerini bitirir bitirmez, son bir bakış atıp yanımdan ayrıldı. Geriye bin bir düşünceyle beni baş başa bırakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE BLONDE (BOY×BOY)
HumorYekta: Ulan, benim kalbim de aşkı ağırlamaya hazır değildi ki. Yekta: Bana uğramaz, ıskalar falan diyordum. Yekta: Nereden bileyim böyle bodoslamadan gireceğini. Görüldü 19.46 @Ecmel çevrimdışı Yekta: Bu mu yani? Yekta: Seni seven kalbimin, her bir...