Medya: Ecmel
"Hadi bebeğim, daha fazla dayanamıyorum."
"Biliyorum ama yavaş yavaş ilerleyeceğimizi baştan söylemiştim. Şimdi itiraz edemezsin, zaten korkuyorum."
Derin bir nefes alıp, ellerini bana uzattı. Cesaretlendirmek amacıyla tuttuğum elini kucağıma yaklaştırırken, ben de çok heyecanlıydım. Titrekçe dokunmaya başladığında her hangi bir ters durum yaşanmaması için dua ettim.
"Nasıl?"
"Sıcak."
Tepkilerini kaçırmamak için konuşmayıp, izlemeye devam ettim.
"Ve tüylü."
"Evet, genelde öyle olur."
Ecmel tam konuşacakken, adımın seslenilmesiyle duraksadı.
"Yekta!"
"Anne!"
Şokla kapıya bakakaldım. Annem bir elinde poşetleri tutarken, diğer eliyle gözlerini kapatmış ayakta dikiliyordu.
"Anne göründüğü gibi değil, açıklayabilirim."
"Seni, bir kızla öpüşürken bastığım zamanda da aynı şeyi söylemiştin."
"Evet, o zaman her şey göründüğü gibiydi."
Sözlerim biter bitmez, karnına aldığım dirsek darbesiyle acıyla inledim. Ecmel'in 'seni gidi yakışıklı, azgın serseri' bakışları eşliğinde acıyan karnımı ovuşturdum.
"Yekta, inliyorsun?"
"Anne, acıdan inliyorum. Keşke senin düşündüğün gibi zevkten inleyebilseydim. Damadın olacak Sarışın, sanırsın Topkapı Sarayını muhafaza ediyor. Bir girip, çıkacağım hâlbuki."
"Terbiyesiz!"
Annem ve Ecmel'in aynı anda bağırmasıyla yerimde sıçradım. Kucağımdaki Moruk'da korkmuş olacak ki havlayarak tepkisini belli etti.
"Hasta ve yorgun bebeğinize bağırmaya utanmıyor musunuz? Neyse ben oğlumu yukarıya çıkarıyorum, o ara tanışırsınız. Geldiğimde gönlümü almayı unutmayın."
Tripli tripli yanlarından uzaklaşıp, merdivenlere yöneldim. Moruk kucağımdan atlayıp odama giderken, salona hemen dönmedim. Merdiven korkuluklarına yaklaşıp, içeriyi görebileceğim şekilde saklandım. Amcasıyla tanıştığım günü hatırlayıp, gözlerimi sinsice kıstım. Ecel terleri dökme sırası, sende fındığım. Annemin araştıran gözlerini üzerinde hisseden Ecmel, huzursuzca kıpırdanmaya başladı. Gülmek ve ağlamak arasında kalmış ifadesiyle anneme yaklaşıp, elini uzattı.
"Ben damadınız, aman yani Ecmel'iniz şey dümdüz Ecmel de diyebilirsiniz."
Telaşlı telaşlı konuşması beni güldürürken, annem de kıkırdamaya başladı. Elindeki poşetleri yere bırakıp, sevdiceğimin selamlaşmak için uzattığı elini sıktı.
"Ben kayınvaliden, aman yani Zeynep'iniz şey dümdüz Zeynep de diyebilirsin."
Sarışınım, annemin sıcak tavrından cesaretle rahatlamış olacak ki gerginlikten kastığı omuzları gevşedi.
"Zeynep Hanım, küçük bir yanlış anlaşılma oldu. Ben sadece Moruk'u sevmeye çalışıyordum."
"Öncelikle hanımı bir atalım, Zeynep Teyze kabulümdür. Diğer meseleye gelecek olursak, Yekta sürprizlerle dolu bir çocuk."
Annem iç çekerek devam etti.
"Kısacası senlik bir durum yok, konuşmalarınızı yanlış yorumlayan benim. Bu gözler şahit olmaması gereken sahnelere tanık olunca, tepkim bu şekilde oldu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE BLONDE (BOY×BOY)
UmorismoYekta: Ulan, benim kalbim de aşkı ağırlamaya hazır değildi ki. Yekta: Bana uğramaz, ıskalar falan diyordum. Yekta: Nereden bileyim böyle bodoslamadan gireceğini. Görüldü 19.46 @Ecmel çevrimdışı Yekta: Bu mu yani? Yekta: Seni seven kalbimin, her bir...