43.Bölüm

4.7K 359 74
                                    

Bölüm MiraAksoy5'e ithafendir :) biraz aceleye getirdim umarım beğenirsin :)

♡♡♡

Ecmel'den

Teneffüs zilinin çalmasıyla, derin bir nefes verdim. Cebimdeki telefonumu çıkarıp bildirimlere bakarken, Yekta'dan mesaj gelmediğine emin olunca hızla masadan kalktım. Bu yersiz telaş niye derseniz, söz konusu olan baş belamın şu saatlerde paçamdan asla düşmemesi gerekirken, ondan haberdar olamamam. Yanından aniden kalkmamla irkilen Cihan, araştıran ifadesiyle yüzüme baktı.

"Yekta'dan, üç derstir haber yok."

Bir süre beni inceleyip, cevap verdi.

"Bu gerçekten ciddi bir sorun."

Başımla onaylayıp, yanından ayrıldım. Koridor boyunca yürüyüp sağ tarafta kalan sınıfını bulunca, içeri girdim. Sınıfı gözlerimle tarayıp bulamayıp çıkacakken, tanıdık gelen hırka dikkatimi çekti. Daha doğrusu hırkanın altındaki beden. Arka taraftaki masaya ilerleyip, küçük bir aralıktan uyuyan kişiyi kontrol ettim. Dağınık kahve tutamların tanıdıklığıyla, yüzünü tamamen araladım. Kısıkça açılan gözler bir an kalbimin hızlanmasını sağladı. Piç herif, bende yarattığı etkiden habersiz gülümseyince, elim gayri ihtiyari kalbimi buldu. Daha fazla gümbürdeyemezsin dostum, bu gülümsemenin uzun yıllar seyircisi olmak istiyorsan sakinleş.

"Selam uykucu."

"Selam güneşim."

Kısık ve boğuk çıkan sesini uykudan yeni uyanmasına yorarken, çevremize kısaca göz gezdirdim. Teneffüsten dolayı sınıfta fazla kişi yoktu, olanların da bizimle ilgilenmediğine emin olunca yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Vücudundaki anormal sıcaklıkla gerileyip, elim hemen alnını buldu. Ellerimin soğukluğuyla gerileyince, dudaklarımla kontrol ettim.

"Bir de şuraya alayım o buselerinden."

Dudaklarını işaret eden parmağını savurup, telaşla konuşmaya başladım.

"Bedenin yanıyor."

"Sana olan hislerim alev almıştır."

"Öyle değil, ateşlisin."

"Her zaman ki halim, Sarışın.

"Hastalanmışsın Yekta."

Küçük bir gülümseme eşliğinde onayladı.

"Masadan kalkamayacak kadar yorgun hissetmemden anladım onu."

Sonra elimi saçlarına götürüp, gözlerini kapattı.

"Sev beni."

"Yekta, hiç sırası değil. Kalk müdürün yanına git ve izin al."

Dik dik yüzüme bakıp, huysuzca kaşlarını çattı.

"Her sabah okula geç kalmayı göze alıp onu seviyorsun ama. Yekta, bunları görüp susuyor, sabrediyor demiyorsun."

Birkaç saniye duraksayıp, konunun ne olduğunu anlamaya çalıştım.

"Bahsettiğin kişi Dombili olabilir mi?"

"Evet o."

"Ve o bir kedi."

Ellerini iki yana açıp, omuz silkti.

"Ne fark eder."

Kıskançlığı beni gülümsetirken, ellerim kendi isteğiyle saçlarını buldu.
Yekta Ateşhan, iflah olmaz bir sevgi arsızısın ve sıcaklıktan pembeleşmiş yanaklarınla sana karşı koymam mümkün değil. İsteğinin yerine gelmesiyle memnun mırıltılar çıkartırken, bir kediden farkı yoktu. Düşüncelerimi kendime saklayıp, saçlarını sevmeye devam ettim.

THE BLONDE (BOY×BOY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin