new job, new life

193 19 6
                                    

Dört ay sonra

Hayalleri, yıllarca eksiksiz bir şekilde yazdığı günlük sayfaları; o gün ise değdiği her şeyi yakan kuvvetli bir alev parçasıydı. Kim Taehyung, alevleri sayfalardan uzak tutmayı başaramamıştı. Sayfalardan geriye ise, külleri bile kalmamıştı.

O bahar günü geçeli uzun zaman olmuş, yaz gelmişti. Dört ay boyunca girebileceği yeni bir iş aramıştı. Çünkü onun tek işi, ünlü oteller ve restoranlarda müzisyenlik yapmaktı. Devamlı davetler alarak geçirdiği güzel günlerini kendi eliyle iteli çok oluyordu ve yeni bir işe başlamak için bir an önce harekete geçmek zorundaydı.

Saçlarını karıştırdı. Odasının içine bütün parlaklığıyla hükmeden güneş uzun zamandır olduğu gibi kendini boğuluyormuş gibi hissetmesine neden oldu. Yatağında doğrulup gerindiğinde, bedeninin her yanını sıkıca saran anılarla bezeli halatlardan kurtulmuş gibi hissetti.

Yataktan kalkıp aynı odanın içinde bulunan banyoya girdi ve yüzünü yıkayıp biraz olsun ferahladıktan sonra çıktı. Aynanın karşısına geçip saçlarını yeniden karıştırdıktan sonra yüzünü izledi, gün geçtikçe biraz daha iyi görünüyordu.

İç çekti. İç çekmek, tebessüm edebilmesinde büyük katkılar sağlıyordu ona. Omuzlarındaki bütün yük, kafasının içinde konuşan bütün o sesler, kalbine dokunup duran hisler Kim Taehyung iç çektikçe azalıyordu.

Üstündeki bol tişörtü çıkarıp yatağının üstüne attı ve yeni işine gideceği ilk günü için uygun bir kıyafet aradı. Bir kafede çalışacaktı, eskiden yaptığı gibi resmi giyinmesine gerek olmayacaktı.

Dolabın içindeki bütün o çeşitli takım elbiselere şöyle bir göz attı. Kendisine resmi giysiler haricinde giyecek başka giysiler bulamayışı bile, boğazına bir düğüm atıyor ve onu duygulandırıyordu. Gözlerini kapatıp alnını dolabın raflarından birine yasladı.

"Ben, Kim Taehyung. Dinlediğiniz için teşekkürler."

Gözlerini açtı ve yüzlerine elleriyle iki kez ard arda tokat attıktan sonra başını raftan ayırdı. Fazla önemsemeden eline geçirdiği birbiriyle uyumlu kıyafetleri hızlı hareketlerle üstüne geçirdikten sonra komodininin üstündeki saati koluna takıp anahtarları ile cüzdanını ceplerine koydu. Evinden ayrılıp binanın altındaki otoparktan aldığı arabasıyla oradan ayrıldı.

Çalışacağı kafeye ulaştığında arabasını kafenin özel otoparkına park edip içeri girdi ve işinin ilk gününe başladı.

Gün sonlanana dek, kafeye giren herkesin konuştuğu ilk konu Kim Taehyung oluyordu. Onun kadar ünlü bir müzisyenin işini bırakıp bir kafede çalışması, herkese mantıksız geliyordu. Taehyung, birkaç gün sonra televizyonda göreceği haberleri tahmin edebiliyordu. Yaklaşık iki ay önce çıkan haberde müzisyenliği bıraktığı nasıl söylendiyse, o gün de bir kafede işe girdiği bütün haber kanallarına konu olacaktı.

En azından ünlü olmak, müzisyen olmaktan kolaydı.

Elinde flütüyle o devasa sahnelere çıktığı günleri hatırladı. Her seferinde, her seferinde telaştan ne yapacağını şaşırır ve ter içinde kalırdı. Elleri titrerdi. Ama kimse bunu görmezdi ve bu kimsenin umurunda olmazdı. Seyirciler için önemli olan, sanatçının ortaya çıkardığı işti. Kimse, sanatçının yüzlerce ve bazen binlerce kişi önünde performans sergilerken ne kadar baskı altında hissettiğini veya ne kadar telaşlandığını düşünmezdi. Kendileri daha iyi çalamayacağı halde, hatta kendileri flütle ses bile çıkaramayacağı halde en ufak bir hata duyduklarında sanatçıya yüklenirlerdi. Taehyung bunu defalarca kez yaşamıştı.

"Dalıp gittin."

Kendisini işe alan adamın sesini duyduğu anda geçmişi hakkında düşünmeyi bırakan Kim Taehyung, elindeki bezle hızlıca önündeki masayı silmeye devam etti.

"Neden, Kim Taehyung? Neden müzisyenliği bıraktın? Herkes senin işini ne kadar sevdiğini biliyordu..."

Taehyung, yerde yatan kızın başının altındaki kanları değil, uzun siyah saçlarını hatırladı bu kez. Yüzünü aklına getirdi, kızın nabzının attığını parmaklarında hissettiğinde duyduğu kuru sevinci hatırladı. Telaşı aklına geldi, korkusu ve ani vazgeçişi.

Gülümseyerek, omuzlarını silkti adama.

Flute Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin