Kız, flüt çantasının fermuarını çekti ve kucağındaki siyah çantaya bir süre baktıktan sonra gözlerini karşısındaki koltukta oturan Kim Taehyung'a çevirdi. Gitme zamanı gelmişti. Yeni yeni kararmaya başlayan havanın loş ışığı ve beyaz renkli sokak lambalarının ışıkları haricinde, oturdukları salonda ışık yoktu. Kim Taehyung, kahvesini yudumlayarak; oturduğu koltuktan dışarıyı izliyordu. Perdelerini açık bıraktığı camdan gözüken tek manzara bina ışıkları da olsa, Kim Taehyung her türlü manzaradan zevk almayı iyi bildiğinden binaların çokluğu onun için rahatsız edici değildi.
Kız, Kim Taehyung'un kendisini fark etmesi için uzun süre bekledi. Kalbi hızla çarpıyordu, bugün açıklamayı planladığı o şeyi Taehyung'a açıklaması gereken gündü ve kız cesaretini doğru dürüst toparlayamamıştı bile. Söyleyip kurtulmak istiyordu. Bugüne kadar özellikle beklemişti, cesaretini toplayabilmek için; ancak cesaretini henüz toplayabilmiş değildi, buna rağmen her şeyi Kim Taehyung'a söylemek zorundaymış gibi hissediyordu çünkü söylemeyi biraz daha geciktirecek olursa Kim Taehyung kıza fazlasıyla sinirlenirdi.
Sonunda Kim Taehyung, kızın kendisine baktığını anladı ve ona doğru döndü. Bitirdiği fincanı önündeki sehpaya bıraktıktan sonra bakışlarıyla sordu kıza, neden kendisini izliyor olduğunu. Kim Taehyung, kızın bir şeyler söylemek istediğini fark etmişti ancak söyleyeceği şeyin o gün ile ilgili olacağını asla tahmin edemezdi. Kız konuşmaya başlayana dek, neler anlatacağı konusunda tahmin etme girişiminde bile bulunamayacak kadar boştu kafası.
"O gün... Müziği bırakmaya karar verdiğin o gün... Yerde yatan bir kızla karşılaşmıştın değil mi? Kıza bir araba çarpmıştı ve sen de oradan geçerken kıza denk gelmiş, kurtarıp kurtarmamak konusunda tereddüte düşmüştün."
Kim Taehyung, bütün bunları ona zaten anlattığından dolayı; kızın söylediği bu şeyler ona anlamsız gelmişti. Gerçi Kim Taehyung bunları kıza anlatmamış olsa bile, kız o günün ana karakterlerinden biriydi ve o günü o da hatırlıyordu.
"Aynı gün, sen son sahneni sergilerken, bana siyah bir araba çarpmıştı. Sürücüsü, beni orada öylece bırakıp gitmişti. Ayağa kalkamadım, hareket dahi edemedim ve bilincimi kaybedene dek asfaltta sırtüstü yattım. Görüşüm bulanıklaştığında ve bilincimi yitirmeme dakikalar kaldığında, başka bir siyah araba yakınlarımda durdu ve arabadan inen genç bir adam yanıma yaklaşıp parmaklarını boynuma bastırdı. Yüzünü tam göremedim, sadece parmaklarını hissettim."
Kızın devam etmesine gerek kalmadı. O genç adam sendin, değil mi Kim Taehyung? diye sormasına gerek kalmadı. Kim Taehyung anlaması gereken her şeyi çoktan anlamıştı, yüzüne aniden çarpan gerçekliğin soğukluğu ile tüyleri diken diken olmuştu. Elini yanağına götürdü. Şaşkınlığını üzerinden atmak istercesine yerdeki altın sarısı desenlerle kaplı halıyı izlerken, elini yavaşça yüzünden kaydırıp boğazına indirdi. Yutkunurken, soğuk parmakları boğazındaki hareketlenmeyi hissetmişti.
Bir aydan fazladır birlikte zaman geçirdikleri kız, Kim Taehyung'un müziğe dönmesini sağlayan kız, geçmişte Kim Taehyung'un müziği bırakma sebebiydi ve o kız bütün bunları bilerek Kim Taehyung'un peşinde dolaşmıştı. Bütün bunları bildiği için, Kim Taehyung'a yeniden can vermeye çalışmıştı.
Aniden anlam kazanan olaylar Kim Taehyung'u şoka uğrattı. Soluğunu ağzından dışarı verirken yüzündeki hayret ifadesi açıkça seçiliyordu.
"Kendimi suçlu hissettim çünkü sana hayatta olduğumu haber verememiştim. Ve benim yüzümden, ben sana haber veremediğimden, müziği bırakmıştın. Ben de böyle bir yöntem buldum ve işe yaradı. Yine de mutlusun, değil mi? Bu duyduklarının seni sevindirmesi gerek," Umutsuzca Kim Taehyung'un mutluluğunu korumaya çalışan kız, biraz sonra onun ağlamaya başlayacağını ve yaşananların tamamı karşısında duyduğu hayreti bu şekilde belli edeceğini düşündü. Ama Kim Taehyung ağlamadı, sadece gözleri dolmuştu.
İnanamıyordu olanlara. Ağzını açıp konuşmaya mecali yoktu, çünkü hislerini açıklayacak kelimeleri bulana dek yorgunluktan bitap düşeceğini biliyordu.
Bir saat boyunca, ikisi de konuşmadı. Sadece birbirlerini izlediler. Duygularını açıklayacak kelimeleri bulamamış olan Kim Taehyung ise, kızın kendisini ne kadar iyi anladığının farkına vardığı anda kelime bulmaya çalışmaktan vazgeçmişti. Konuşmaya ne gerek vardı ki? Kız zaten Kim Taehyung hakkında her şeyi çözmüştü. O konuşmasa da, kız hislerini rahatlıkla anlıyordu zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flute
FanfictionSakince, notaları flütün tuşlarına yerleştirdi; parmakları zarif hareketlerle gümüş renkli flütün tuşlarında gezindi. Bağlı olduğu damarlardan kopup dışarı fırlamak istercesine atan kalbinden dolayı kendi çaldığı müziğin son parçasını duyamasa da, g...