night like a dream

567 28 5
                                    

Devasa salonun duvarlarına çarparak küçük yankılar yapan sesler, gösterinin etkisini arttırıyordu ve insanların kulaklarından bir daha asla sökülmeyecek olan notalar geniş hacimli salonda asaletle süzülüyordu. Nefeslerini tutmuş, yaklaşmakta olan son notanın duyulması için bekleyen seyirciler ise aralarındaki mesafeden dolayı yüzünü bile seçemedikleri sanatçının yapacağı en ufak hatada salonu aşağılayıcı tezahüratlarla doldurmak için hazırlardı.

Sanatçı, belki de yüzlerce kez kendini melodiye kaptırmaması ve zihnine kazıdığı notaları takip etmesi gerektiğini duymuştu. Yüzlerce kez, parmaklarının yanlış notalara gitmemesi için kendini uyarmıştı.

Alnından aşağı doğru inen ter damlasıyla birlikte, içine derin bir nefes çekti. Solo çaldığı müziğin son parçasını ellerindeki gümüş renkli parlak flüte üfleyebilmek için gerek duyduğu notaları aklına getirmek için yalnızca dört saniyesi vardı.

Sakince notaları flütün tuşlarına yerleştirdi, parmakları zarif hareketlerle gümüş renkli flütün tuşlarında gezindi. Bağlı olduğu damarlardan kopup dışarı fırlamak istercesine atan kalbinden dolayı kendi çaldığı müziğin son parçasını duyamasa da, gösterisini kusursuz bir şekilde tamamlamayı başarmıştı.

Flütü dudaklarından uzaklaştırdı. Yüzüne yerleşen titrek gülümsemenin ardındaki heyecanın sezilmemesi umuduyla, hızlıca eğildi. Ellerinin arasındaki flütü her an kayabilecekmiş gibi narin tutuyor, rahat bir nefes alabilmek için sahneden ayrılmayı bekliyordu. Başını kaldırdı.

"Ben, Kim Taehyung. Gösterimi dinlediğiniz için teşekkür ederim."

Birkaç saniyelik sessizliğin ardından salona hakim olan alkış sesleri, sanatçının yüzündeki titrek gülümsemeye güven katmıştı. İnsanların, müziğini ne kadar beğendiğini görmek hala delicesine atmakta olan kalbinin biraz olsun yavaşlamasını sağlıyordu.

Sahnede durduğu süre boyunca yaşamaktan en çok zevk aldığı an, tam da o andı. Yüzlerce insanın karşısında müziğini sergilerken korkudan ve heyecandan iradesini kaybedecek raddeye geldiği oluyordu; ve bütün bu hisler, başarı elde ettiğinde kendisine gelen övgü dolu tezahüratlar kulaklarına ulaştığında tatlı sevinçlere dönüşüyordu. Kalbinin atışı daha sakin, içinde gezinen hisler kalbini okşarcasına daha yumuşak bir hal alıyordu.

Bir kez daha selam verip teşekkür ettikten sonra sahnenin arkasına doğru ilerledi, sahneden ayrıldı. Arka tarafta kendisini bekleyen kimsenin olmayışı üstünde yük hissetmemesi açısından iyiydi, bir masanın üstünde kendisini bekleyen flüt çantasını aldığı gibi oradan da ayrıldı.

Müzik, dans, resim sergisi ve tiyatrolar için oluşturulmuş büyük yapının beyaz koridorlarında bir süre ilerledi, oturmak için kendisine koltuk aradı. Siyah deri koltukları sonunda görmüştü, eşyalarını koltuklardan birine bıraktıktan sonra kocaman gülümsedi. Tıpkı sahneye çıktığı anda da olduğu gibi, çığlıkları yeniden boğazına tırmanmıştı. Bağırmamak ve hala devam etmekte olan müzik programını çıkardığı seslerle bölmemek için kendini zor tutuyordu.

Titrek elleriyle eşyalarını koltuktan kaldırıp koltuğa kendisi oturdu, dikkatsiz hareketlerle flütünün parçalarını birbirinden ayırıp parçaları teker teker temizledi. O kadar dikkatsizce temizliyordu ki flütünü, eğer çabucak paslanacak olursa bunun kendi hatası olacağının o da farkındaydı.

Flütün parçalarını çantanın içine yerleştirip çantayı omzuna astı, hızlı adımlarla koridorun sonundaki geniş merdivenleri inerken gömleğinin yakasındaki düğmelerden birini açtı.

Büyük yapıyı arkasında bırakıp, otoparka doğru ilerledi. Siyah arabasına binip yanındaki koltuğa flüt çantasını koyduktan sonra, nihayet, içindeki yoğun hislerin fazlasından kurtulma fırsatını bulmuştu. Avazı çıktığı kadar bağırdı, ses dalgalarının arabaya zarar vermesinden korkana kadar... Ardından, ellerini saçlarına geçirip yeniden bağırdı.

"Başardım!"

Yola çıktığında, aklından yalnızca gösterisi geçiyordu. Yıllardır hayalleri için ödün verdiği şeyler, hayalleri için çabalamaktan diğer işlerini yetiştiremediği günler, hayallerine uzanamayacak kadar uzak olduğunu düşünüp kendini karanlıkta bıraktığı ve saatlerce ağladığı o günler; hayallerini avuçlarının arasına alması ve isteğine göre onlara şekil verebilmeye başlamasıyla son bulmuştu.

Hiçbir şey, o akşamın bir anda kabusa dönüşmesini sağlayamazdı. Hiçbir şey, hiçbir şey bugünün iyi bitmesine engel olamazdı.

Hiçbir şey.

Flute Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin