Kim Taehyung, endişeden terleyen ellerini pantolonuna silerken geçirdiği son birkaç ayı düşündü. Sokak sanatçılığı yaparak geçirdiği son birkaç ay, umduğundan çok daha verimli olmuştu. Zaten öncesinde de tanınan bir sanatçı olduğundan, yeniden ün kazanması ve sahneye dönmesi zor olmamıştı. Sahneye dönmesini zorlaştıran tek şey, bir türlü toparlamayı başaramadığı cesaretiydi.
İşte bugün, yeniden sahnedeydi.
Son sahnesini sergilemiş olduğu o kocaman salon, tıpkı eski günlerde de olduğu gibi tıka basa doluydu. Sevgili olma seviyesine kadar geldikleri kızı izlerken, kalabalıktan gelen sesleri dinliyordu Kim Taehyung. Sesler onun daha çok gerilmesine neden olurken, kızın gözleri, Kim Taehyung'u sakinleştirmeye yetiyordu.
Kim Taehyung'un gerçek aşkı olan müziği, Kim Taehyung ile buluşturan kız; Kim Taehyung'un değerli flütünün tahtını sarsmaya başlamıştı bile, ve Taehyung bu durumdan rahatsızmış gibi durmuyordu. Sahneye çıkmadan önce kıza el salladı, kendisine güvenle bakan gözlerine son kez baktıktan sonra sahneye doğru birkaç adım attı ve gözleri kör edici ışıkla buluştu. Işıklara ve kalabalıktan gelen alkış sesine karşı duyduğu özlem sahnenin havasını soluduğu anda sona ererken Kim Taehyung o kadar zevk alıyordu ki bu durumdan, bir süre sadece çevresini izlemek ve dinlemek istedi. Ellerinin arasındaki flüt soğukluğunu kaybedene kadar da, bu isteğini gerçekleştirdi.
Herkes Kim Taehyung'un hikayesini biliyordu artık, ve sahneye çıkıp hiçbir şey yapmadan geri inse bile bütün seyirciler onu alkışlamak için hazırda bekliyorlardı. O gün olduğu gibi öfkeli ve bencil değillerdi. Kim Taehyung'un yapacağı hatalar için değil, güzel melodileri duymak için bekliyordu seyirciler artık. Çünkü hepsi, Kim Taehyung'un ne kadar başarılı biri olduğuna şahit olmuş ve hikayesinin de verdiği etki ile Kim Taehyung'a daha fazla sempati beslemişti.
Kim Taehyung tatmin olduğunu hissettiği anda flütünü dudaklarına kaldırıp parmaklarını tuşlara yerleştirdi ve müziği çalmaya başladı. Bu müzik, henüz dile getirmeseler de sevgilisi sayılan ve hayatını -bir nevi- kurtarmış olan kızın Kim Taehyung'a öğrettiği müzikti. Bu nedenle Kim Taehyung, bu müziğe farklı bir değer beslediğini hissediyor ve gösterisini sergilemeyi bitirdikten hemen sonra yapacağı konuşmada kızı sahneye çağırıp hayatının kalanını onunla birlikte geçirmek istediğini herkesin karşısında itiraf etmek istiyordu. Bu müziğin üstüne bu itirafı yapacak olursa, her şeyin olabilecek en iyi seviyede ilerleyeceğini düşünüyordu.
Kalbinin hızla attığı ilk on saniye geçtikten sonra, Kim Taehyung'un parmakları flütte kendiliğinden gezinmeye ve notalar gökyüzünde kediliğinden süzülmeye başlamıştı. Heyecanını attıktan sonra Kim Taehyung gerçekten kusursuz bir sanatçıya dönüşüyordu, o anlarını gözleri kapalı geçirmesi müziğe daha iyi odaklanmasını sağlıyordu.
Gözleri kapalı çalmasının, insanları eleştiri yapmak için tetikleyeceğini düşünerek gözlerini müziğin yarısında araladı; ve insanların Kim Taehyung'u eleştirmek yerine, gözlerini kapatarak çalmasından hoşlandıklarını fark etti. Kendini hiç o anki kadar rahatlamış hissetmemişti. Sahnede, yüzlerce kişinin önünde müziğini sergiliyor olmasına rağmen kendini rahat hissettiği ilk andı bu.
Müziği bittiğinde ısınmış flütünü aşağı indirip hızlıca selam verdi ve klasik repliğini söyledi. "Ben Kim Taehyung. Gösterimi dinlediğiniz için teşekkür ederim."
Başını kaldırdıktan sonra yakasındaki mikrofonu düzeltti ve sahnenin sağ tarafında beklemekte olan sunucuya kaçamak bir bakış attı. Kim Taehyung'un kaçamak bakışını yakalayan sunucu ona güven verici bir gülümsemeyle karşılık vermiş, adeta kızı sahneye çağırması için Kim Taehyung'u cesaretlendirmişti.
Kim Taehyung, boğazını temizledi ve birkaç saniye daha bekledikten sonra kalbinin hızla çarpmasına sebep olan çağrıyı yaptı. "Ame, buraya gel."
Kız şaşkınlıkla etrafına baktı. Kendisi hariç herkesin bu durumdan haberdar olduğunu fark ettiğinde ise, az miktarda öfke ve çok miktarda utanç duygularıyla birlikte sahneye çıktı. Sahne arkasından çıkıp sahneye attığı ilk birkaç adımda, kalabalık seyirci topluluğundan şiddetli alkış sesleri yükseldi. Kızın yanakları öyle kızarmıştı ki; yanaklarının sıcaklığını kendisi bile hissedebiliyordu, yüzünü saçlarıyla olabildiğince örtmeye çabaladı.
"Öncelikle... Bana bu müziği öğrettiğin için teşekkür etmek istiyorum. Burada yeniden sahne alabilmemin en büyük sebebi sensin,"
Kız, titrek sesiyle Kim Taehyung'a teşekkür ederken ne yapacağını şaşırmıştı. Daha önce hiç bu kadar büyük bir sahneye çıkmamıştı, hiç bu kadar fazla ışık yüzüne vurulmamıştı ve daha önce hiç bu kadar çok insanın önünde konuşmak zorunda kalmamıştı.
"Bana, müzikle aramdaki bağı yeniden kurmamda yardım ettiğin ve benim ait olduğum yere dönmemi sağladığın için teşekkür ederim. Hayatının geri kalanını, aldığımız sahneler ve yaptığımız düetler de dahil olmak üzere, benimle geçirir misin?"
Kim Taehyung yüzündeki sevinçli gülümseme eşliğinde kıza yaklaştı ve ellerinden tuttu. Kız Taehyung'un ellerini sıkıca kavrarken, cevap veremeyecek kadar şaşkın ve heyecanlı hissediyordu kendini. Cesaretini toplayamayacağını, yüzlerce kişinin önünde Taehyung'a yanıt veremeyeceğini anladığında; ellerini birbirinden ayırdı ve Kim Taehyung'a sıkıca sarıldı. Kendisine sıkıca sarılan kıza aynı şekilde karşılık veren Kim Taehyung yüzünde kocaman bir gülümseme ile gözlerini kapatırken, Kim Taehyung'un yakasındaki mikrofondan kızın hıçkırık sesleri duyulmuştu. Ve sesler duyulduğu anda, salondaki kalabalık bir kez daha şevkle alkışladı onları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flute
FanfictionSakince, notaları flütün tuşlarına yerleştirdi; parmakları zarif hareketlerle gümüş renkli flütün tuşlarında gezindi. Bağlı olduğu damarlardan kopup dışarı fırlamak istercesine atan kalbinden dolayı kendi çaldığı müziğin son parçasını duyamasa da, g...