Kim Taehyung; kızı, odasından salona taşıdığı boy aynasının önüne geçirdi. Aynaya yaklaşmasını istedi, kız elinde tuttuğu flütüyle öylece beklerken Taehyung yaklaşıp flütün duruşunu düzeltti. Kızın getirdiği müzik defterini inceledi Taehyung, müzik parçalarından kıza faydası dokunabilecek bir tanesini seçerek çalmasını istedi.
Kız, Kim Taehyung'a rahatsız edici bir soru sorana dek ders oldukça normal ilerliyordu. Kız o soruyu sorduktan sonra, Taehyung bütün sakinliğini kaybetmişti sanki. Daha önce birine karşı bu kadar sert cevaplar verdiği olmamıştı. Verdiği cevaptan dolayı kızı kırmış olabileceğini bile düşündü, ama Kim Taehyung bu cevabı verirken haklı olduğunu biliyordu.
"Neden müziği bıraktığını merak ediyorum. Bu konuda bu kadar iyiyken..." Demişti kız. Ve Kim Taehyung; ona, şu cevabı vermişti:
"Sana birkaç seferdir öğretmenlik yapmama rağmen henüz adını bilmiyorum. Sen bana adını bile söylemezken, ben sana bu kadar önemli bir konudan mı bahsedeceğim?"
Benden ders almak istemenin sebebi de buydu belki de, diye düşündü Kim Taehyung. Neden müziği bıraktığımı öğrenmekti. Ama nedense içinden bir ses ona, kızın böyle bir amacının olmadığını fısıldıyordu ve bu ses Taehyung'a oldukça güven verici gelmişti.
Kız bir süre baktı Kim Taehyung'un yüzüne, duyduğu sözler onu biraz üzmüşe benziyordu ama Taehyung kızın bu durumu fazla sorun edeceğini düşünmüyordu. Öyle ki, yüz ifadesi kısa süre içinde değişti ve elini ona uzatıp sanki ilk defa ders alacakmış gibi konuştu.
"Ben Ame, tanıştığıma memnun oldum."
Taehyung tereddüt etmeden kızın elini sıktı ve mırıldandı. "Ben Kim Taehyung. Tanıştığıma memnun oldum. Ders bitti, gidebilirsin."
Ellerini ayırdıktan sonra hızlı adımlarla odasına geçti Kim Taehyung. Kapıyı kapatıp kilitledikten sonra kıza seslendi. "Bugün sana eşlik edemeyeceğim. Kendin çıkarsın."
Kendini, sabahtan beri hala düzeltmediği yatağına bıraktı ve yüzünü yastığına gömüp yorganı kafasına kadar çekti. Kızı kendi evinde yalnız bırakmaması ve gidene dek ona eşlik etmemesi saygısızlıktı belki, ama hala bu tip sorulara dayanamıyordu. İnsanların onu anlayacağını sanmıyordu, kimsenin müziğe kendisi kadar bağlı olup; hayatının en değerli günlerinden birinde bir insanı ölüme terk etmek zorunda kalmasını önemli bir şeymiş gibi göreceğini sanmıyordu. Müziği bırakmasına gerek olmadığını düşüneceklerdi muhtemelen. Dışarıdan bakıldığında, mantıklı olan da buydu. Ama Kim Taehyung'un her flüt sesi duyuşunda aklına nelerin geldiğini ve neler hissettiğini hiçbiri bilmiyordu. O gece sahnede çaldığı parçayı hatırladığında, hayallerini gerçekleştirmeyi sonunda başarmış olması gelmiyordu aklına. O güne dek almış olduğu en kusursuz sahnesinin o oluşu gelmiyordu aklına. O geceyi, kendi elleriyle nasıl berbat ettiği geliyordu. Pişmanlık duyulacak bir şeyi yapmayı nasıl başardığını düşünüyordu.
Fazla mı duygusal biriydi? Belki.
Ama bu konuya fazla duygusal yaklaştığı kesindi.
Kız, Kim Taehyung'un odasının kapısının önüne gelmişti. Kapıya sırtını yaslayarak oturdu yere, siyah flüt çantasını yanına bıraktı. Dizlerini kucağına çekip, ellerini karnının üstüne koydu ve parmaklarıyla oynamaya başladı.
"Özür dilerim... Sorduğum soru için."
Kim Taehyung başını yastıktan kaldırdı. Kızın çoktan gittiğini düşünmüştü. Hala burada olması onu şaşırttı. Yorganını üstünden kaldırıp yatakta oturur pozisyona geçti, elleriyle yatağının çarşafını sıkarken kızı yanıtladı. "Önemli değil. Hala gitmedin mi sen?"
Sesinin düzgün çıkması da Kim Taehyung'u şaşırttı, ilk konuşma çabasında gözlerinin dolacağını düşünmüştü. En azından ne kadar duygusal biri olduğundan haberi vardı. Kendisini tanıması iyi bir şeydi, değil mi?
"Öyle bir soruyu aniden sormamam gerekirdi."
Kim Taehyung içinde yan flütünün bulunduğu dolabı izlerken, yeniden mırıldandı. "Önemli değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flute
FanfictionSakince, notaları flütün tuşlarına yerleştirdi; parmakları zarif hareketlerle gümüş renkli flütün tuşlarında gezindi. Bağlı olduğu damarlardan kopup dışarı fırlamak istercesine atan kalbinden dolayı kendi çaldığı müziğin son parçasını duyamasa da, g...