3

13 2 0
                                    

Yarıyıl... 15 gün işkenceydi bu. Onu göremeyecek olmam falan değildi asıl mesele, sorun evde kalacak olmamdı. Gürültülü sabahlar, öğlen olmadan başlayan kavgalar ve keskin baş ağrısı...

"Kalk, geç kalacağız." Kılımı bile kıpırdatmadım annemin sesine. Odama yaklaştığını duyduğuma yorganın altına soktum kafamı. "Saat sekiz, hadi kalk." Annem sekiz diyorsa saat yaklaşık yedi ya da on beş dakika daha ilerisiydi. Yani evden çıkmak için. En az kırk beş dakikam vardı.

Biz düzenli olarak dedemlere giderdik ve anneannem aşırı katı bir insandı. Annem de sayesinde koğuş görevlisine dönüşmüştü zamanla, zavallım.

Mantıklı düşün, asıl zavallı sensin. Annenle bir tek anneannen uğraşıyor. Ya seninle? Saymamı ister misin?

Sabah huzurumu bozan ikinci etken, iç sesim... Deli falan değildim, herkesin bir iç sesi olurdu konuştuğu ve benimki genelde mutsuz olman için her türlü sebebi önüme sunardı.

"Kız kalksana, dana!" Buradan sonra hakaretler başlıyordu, evet. Mükemmel hayatımdan güne merhaba! "Babası kılıklı, gavurun soyu!"

Babam yok, bunu bir türlü kabul ettirememiştim anneme. Biyolojik olarak var olan gerçekleri umursamıyordum. Dolayısıyla bir babam olduğu gerçeği de yalana dönüşüyordu.

"Çektiği damarlar kuruyasıca, aynı o da böyle kalkmazdı yalvarmadan. Eziyet etmekten başka bir şey yaptığın yok."

"Kız, kalksana. Gözün çıksın e mi?"

Sonrasına kulak tıkıyordum işte. Başım şimdiden zonkladığında zor bir tatilin beni beklediğini biliyordum.

Can sıkıntısından günlüklerimi karıştırken buldum kendimi. En eski olana gitti ilk önce elim. Bu günlüğün sayfalarını karıştırmayalı aylar olmuştu. İlkolulda tuttuğum günlüktü bu ve yazılarımı okumakta zorluk çekiyordum. Rastgele birinde durdum ve parmak uçlarımı satırlarda gezdirdim.

Selam, yine ben. Acılarla geldim bugün de sevgili günlük. Seni yine sıkacağım ama kötüyüm. Hayat Bilgisi dersinde grup ödevi vardı. Geçen hafta Su, Rüya ve Melis ile anlaşmıştık. Ama mızıkçılık yaptılar. Hep olduğu gibi beni dışladılar. Kimse almadı beni gruba. Tek başıma yapmaya hoca izin vermedi. Umrumda değil, onlardan bıktım artık. Hepsinden nefret ediyorum. Zaten ağladım onlar yüzünden. Annem de çok sinirliydi eve geldiğimde. Neden bu kadar kötü?

Sevgili günlük, senden başka arkadaşım olmayacak mı? Bıktım her şeyden, ölmek istiyorum. Hem annem de sevmiyor beni, niye yaşıyorum ki?

Gözlerim yanmaya başladığında ilkokul anılarımı o kadar da özlemediğimi fark ettim. Annem görmesin diye en eski olan günlüğümü çantama tepiştirdim. Ortadakini de eş geçip iki senedir kullandığımı koydum kucağıma. Gözyaşlarımın üzerinde kuruduğu bir sayfa açıp okumaya devam ettim. Başta gözüm tarihe takıldı, geçen yılki doğum günüme aitti.

Ruhu kaybolan insan yaşayabilir mi? Bence ruhu kayıp olduğu süre boyunca uykudadır. Ruhu gelene dek de uyanmayacaktır.

Kimliği kirletilmişlerdenim ben de. Yorgunum, yalnızım. Onlarca arkadaşım olsa da, etrafımda yüzlerce insanll olsa da yalnızım işte. İsteyen ergenlik desin buna.

Kim miyim onların gözünde mesela? Söyleyeyim. Bencil, ergen, hiçbir işe yaramayan, hiçbir şeye yardım etmeyen, vicdansız, yiyip içip yatan... Daha sayayım mı, gerek var mı? Duyduğum hakaretleri de anlatmama gerek var mı?

Geçen günlerin bende meydana getirdiği tek değişim, içindeki boşluğun boyutunun ve şeklinin değişmesi.

Yalnızım, kimsesiz, tek başına...

Rüzgâr esiyor yine geceyle bütünleşmek istercesine, benim için rüzgâra fısıldama zamanı.

Yenilmek olmamalı. Benim hikâyemde öyle bir olaya yer yok. Ben, Rüzgâra Fısıldayan Kız'ım. Ben yıkılmam, yıkılamam.

Burada kalmaya ben karar verdim ve sonuçlarına da ben katlanacağım. Ben burada sorumluluklarım yüzünden kalıyorum.

Annem... Onun birine ihtiyacı var. Ona bir tek ben yardım edebilirim. Ben şimdilik bir yardım edene sahip olmasam da onun bana ihtiyacı var. Beni anlamıyor olabilir, beni kırıyor olabilir, beni parçalıyor olabilir ama ben onu anlamalıyım. O, benim bu dünyadaki sınavım.

Rüzgâra Fısıldayan Kız, pes etmez.

Okumayı kesip hepsini ortadan kaldırdım. Kulaklıklarımı takıp rastgele müzik açtım ve ölü adımlarla mutfağa ulaştım. Kendime elmalı maden suyu açmaya karar verip buzdolabını açtım. Bir taraftan da kapak açacağına bakınıyordum.

"Merve!"

Bana seslenen anneannemin sesine yumruğumu sıktım ve robot olabileceğimi düşündüm. Bunu yapabilirdim. Sadece duymazdan gel, ne derlerse yap. Ruhun yokmuş gibi davran, tıpkı onların istediği gibi...

Mükemmeli ArzulamakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin