19-Kaybeden

127 3 0
                                    

Fotoğraf; Mine Vural
Şarkı; Pera- En Güzel Mevsimim

Sabah alarmım sayesinde kalkmıştım. Klasik bir gündü. Sabah kalk hazırlan -yeni- işe git. Alışmaya çalışıyordum çünkü ilk iş deneyimimdi. Orhan sayesinde çok kolaylaşıyordu işim çünkü bana sürekli birşeyler öğretiyordu.

Sabah duşumu alıp makyajımı yaptım. Kumaş pantolonumu kolları bol bir gömlek tarzı birşeyle tamamlayıp hafif topuklu bir ayakkabı giydim. Kimseye çaktırmadan çıkmak benim için azaptı!

"Heeeeh, gidiyor gönlümün efendisi!" Diye seslendi Aygül arkamdan. Radar gibi, sinsi bakışlarıyla hiç birşey kaçırmıyordu. "Kürşat öğrenir yakında ne iş çevirdiğini merak etme."

"Sanada günaydın. Evet, umarım seninde günün bir o kadar güzel geçer. He bir de şunu unutma, güneş herkesin üzerine eşit doğar ama; gül başka, leş başka kokar. Haydi selametle."

"Gereksiz!" Diye bağırdı arkamdan. Ona laf bile yetiştirmek istemiyordum ama damarıma bu aralar çok basıyordu.

İşe gittiğimde Orhan henüz gelmemişti. Keşke bir an önce gelse de görsem havasındaydım.

"Orhan bey geliyormuş Bukre." Dedi Aysun. Orhan'ın sağ kolu gibi birşeydi. Aysun'un bile yardımcıları vardı bende onlardan biriydim.

Mutfak bölümüne geçip Orhan'a kahve yapmaya başladım. Orhan sadece asistanlarının veya asistan yardımcılarının kahve yapmasını istiyordu çünkü aşağıda yapılan kahveyi beğenmiyordu. Kahveyi bitirdiğimde Orhan gelmişti. Kapısını çalıp içeri girdim.

"Günaydın Orhan bey, kahvenizi getirdim."  Dedim ve kahvesini masasının üzerine koyduğumda elimden tuttu.

"Günaydın." Diyerek kalkıp öptü. "Çok şıksınız Bukre hanım."

"Orhan..." dedim yüzüm kızararak. "Biri gelecek şimdi ya. Hem Aysun hanım odanda gereğinden fazla kalmama kızıyor. Geçen azar yedim."

"Aysun işte, hep katıdır bakma sen ona." Diyerek saçımı arkaya attı.

"Bir isteğiniz olursa haber verirsiniz o zaman Orhan bey." Dediğimde;

"Bukre birşey soracağım." Dedi.

"Efendim?" Diyerek arkamı döndüm.

"Sen Kürşat'a söyledin mi?"

"Hayır ve lütfen nedenini sorma. En azından burada bunu konuşmayalım." Dedim ve odadan çıktım.

"Bukre, gelir misin bir saniye?" Dedi Aysun. Yine kaşları çatıktı. "Otur bakalım, sana gösterdiğim şeyleri ne kadar anlamışsın." Diyerek bilgisayar başına geçirdi beni. O başımda dikilirken bende gösterdikelerini yaptım.

Yorucu bir gün oluyordu. Klasik hafta başı işte. Orhan genelde erken çıkıyordu ama çoğu zaman benim çıkmamı bekliyordu. Masa başında birşeyler yaparken Aysun'a aşağıdan bi haber geldi.

"Melek, Bukre, Leyla diyerek bize seslendi. Asistanları olarak yanına gittik. Hanımefendi gelmiş haberiniz olsun." Dedi.

"Tamam. Biz gerekeni yaparız." dedi Leyla.

"Orhan bey'in eşi geliyormuş. Arada sırada uğrar." Dedi Melek ve Orhan'ın odasının önünde ki masamıza geri geçip, ortalığı düzenledik.

Bize doğru yürüyen fiziği çok güzel bir kadındı. Havalıydı, oldukça havalı ve alımlı. Dizlerinin biraz üzerinde giydiği önden fermuarlı deri elbiseyi bileklerinde çok az topuklu sivri burun bir ayakkabı ile tamamlamıştı. Omuzlarına attığı uzun ceketi, elinde ki küçük çantasının yanı sıra, iri yuvarlak küpeleri, arkaya doğru yatırdığı ıslak görünümlü saçları ve siyah buğulu göz makyajı ile adeta dergi kapağından fırlamışçasına yanımıza geldi. Gözlerimi ondan alamazken;

BUKREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin