17- Öpücük

197 3 0
                                    

Fotoğraf; Bukre
Şarkı; Nilipek- Gözleri Aşka Gülen
"Yav halen oturuyorsunuz, halen bir hazırlık yapmıyorsunuz. Allahım çıldıracam!" Diye bağırıyordu Kürşat ortalıkta. Merdivenlerden inerken beni görünce;

"Heh Bukre! Gel hele." Deyince yanına gittim. Beni gören Dilek abla elinde bir kaç bir şeyle yanımdan geçerken bıkmış bir şekilde gözlerini çevirdi.

"Efendim Kürşat abi?"

"Şu aşağı katta malzemeler var, onları yanına bi adam al buraya çıkar şu kapının oraları süsle. İşe yara. Bugün çok müşteri olacak güzel görünsün ortalık. Dilek! Kız kalk hele! Kaytarma!"

"Ay Kürşat valla öldürdün bizi. Akşama nasıl çalışıcaz bilmiyom valla he."

"Fiyatları duyunca bakalım yine böyle diyebilecen mi?" Dedi ve gereksiz adeta anırmayı andıran gülmesini sergiledi.

Kürşat'ın neşesinin sebebi yeni yıla giriyor olmamız değil, bu akşam milletin dağıtacak ardından da geceyi bi kadınla kapatacağı içindi. Ve Kürşat özel günlerde müşterilerden iki katı kadar fiyat alıyordu.

"Memo. Gelsene benle bi." Diye bağırdım kapıda duran Mehmet'e. Ardından peşimden gelmesiyle aşağı indim. Kolilerin üzerlerinde her şey yazıyordu.

"Bu neymiş?" Diyerek kolinin üzerini okudum. "Ah bak şuradaki koli." Diyerek gösterdim.

"Bunlar yetecek mi?"

"Bir tane daha var onu da ben alırım sen diğerini al." Dedim ve diğer kolinin yanına gittim. Çok ağır değildi.

Kolinin hemen arkasında içerisinde bir kaç kıyafet olan başka bir koli vardı. Mehmet'e baktığıma merdivenlere doğru gidiyordu. Göz ucuyla kutuya baktığımda kırmızı bir elbise görebildim yalnızca.

"Bukre?" Diye seslenince Mehmet, irkildim ve;

"Geliyorum!" Diye bağırdım. Hemen koliyi alıp yanına gittim. "Başka yok bulamadım da." Diyerek yukarı çıktım.

"Memo merdiveni getirmedim ya, sana zahmet." Deyince hemen alıp geldi. Bende merdivene çıkarak duvarları süsledim. Kapının etrafına ışıklar astım.

"Aman kızım dikkat et düşüverme." Dedi Gülay abla.

"He yok abla, düşmem. Olmuş mu?" Diye sordum. Kapıya bakarak merdiven tepesinde.

"Olmuş." Diye seslenen ses Orhan bey'in sesiydi. Bir heyecen merdivenden inip yanına gittim ve sarıldım.

"Hoşgeldiniz."

Ah o parfümünün kokusu... her sarılışımda üzerime sinen.

"Bütün bunları sen mi yaptın?"

"Evet." Diyerek gülümsedim.

"Çok güzel olmuş gerçekten."

"Teşekkür ederim."

"Şey demeye geldim. Biliyordum daha erken ama bu akşam için-"

"Bakın hiç sorun değil Orhan bey. Bunu asla sorun yapamam. Yılbaşını çocuklarınızla geçirmeniz sizin de hakkınız." Dediğimde yanıma gelip elini belime götürüp saçıma bir öpücük kondurdu.

"Anlayışın için teşekkür ederim ama diyeceğim şey, bu değildi. Çocuklar o saate kadar uyumadan edemezler. Anneleri arkadaşlarıyla dışarı çıkacağını söyledi. Bizde çocuklar için saat 8-9 gibi bir kutlama yapacağız sonra herkes kendi planına uyacak."

BUKREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin