"Noldu Vedat söylesene oğlum.Noldu lan Alin'e !?" Berzan kıpkırmızı olmuş suratıyla Vedat'ın yakasına yapışmıştı.Çaresizce bağırıyordu ama karşısındaki adamın verecek cevabı yoktu.
"Allahım sen bana sabır ver.Sen karıma da çocuğuma da uzun ömür eyle." Hastane duvaranın köşesine yıkılmış bir şekilde dua eden adamı bir içerdeki kadını gelirse kaldırabilirdi.Ilk defa kalbi göğüs kafesine sığmıyordu adamın.Içi içine sığmıyor sözü mutlu zamanlar için kullanılırdı çoğu zaman ama bu sefer durum farklıydı.Berzan'ın içi içine sığmıyordu acıdan.Kalbi yerinden çıkıp içerideki karısının yanında olmak istiyordu.Içi onun içine sığmak istiyordu.Vedat ise olayın şokunda diyecek bir şey bulamıyordu öylece boşluğa bakıp geri alamayacağı sözlerin muhakemesini yapıyordu içinde.
"Alin Miranoğlu'nun yakını kim ?"
Soyadını bile veremediği kadının acısına acı eklendi Berzan'ın.
"Kocasıyım doktor.Noldu karıma , niye hala çıkartmıyorsun, hadi da ben oğluma beşik almaya götürücem daha karımı Gözünü seveyim konuş artık."
Çöktüğü hastane duvarında doktorun aşık olduğu kadının ismini söylemesiyle kalkmıştı."Berzan Bey karınız zehirlenmiş.Direk bebeğe yönelik olmuş bu durum.
Inanın elimizden geleni yaptı-"
Berzan sırıtmaya başladı."Yok doktor yok bitirme sözünü ölmedi de bebeğime doktor.Ben baba olucam.Çocuğumu tüm Mardin'i gezdiricem.Gitti deme bana.Ben diyemem.Ben yapamam doktor.-" Kıpkırmızı gözleriyle doktorun yakasına asıldı bitik bir halde."O içerde ki kadın dayanamaz.Hayatımda gördüğüm en güçlü kadın ama buna dayanamaz doktor.Anne olucak lan benim karım.
Diyemem ona.Nasıl derim ki , her gün yatmadan oğluma çok güzel hayat sunacağını , asla benim gibi hayatı olmayacağına dair söz verdiği oğlu için öldü nasıl derim !?"Bir yürek ancak bu kadar yanabilirdi.Bir yara ancak bu kadar derin olabilirdi.
Bir baba ancak bu kadar ölebilirdi.
Bir adam ancak bu kadar bitebilirdi.
Bir bebek ancak bu kadar gidebilirdi.Berzan yakasına yapıştığı adamı bıraktı ve yere çöktü.
"Berzan Bey lütfen kalkın.Bebeğinizi kaybettiğiniz için çok üzgünüm ama karınızın yanında olmalısınız."
Onu düşündü Berzan.Alin ortalığı nasıl yıkacaktı kim bilir ama Berzan bunu yapanı bulursa işte o zaman Mardin yıkılacaktı.Sadece dua etti genç adam bu öfkede boğulmaması için dua etti.Kendini toparlayabildiği kadar toparladıktan sonra yerden kalktı.
Alin'in olduğu yere doğru giderken doktora dönüp "Haberi var mı ?"
Dedi.Onu baş hareketiyle onaylayan doktordan sonra derin bir nefes alıp önlerine geldiği kapının kolunu indirdi.Alin yatıyor konumda gözleri bir yere odaklanmış kırpmadan bakıyordu.
Hemen yanındaki koltuğa oturdu.
Susuyordu.Çünkü konuşsa yutkunamadığı her bir damla akacaktı gözlerinden."8. Sınıfın başıydı.Okula gitmekten nefret ederdim.Ve bilerek geç kalmaya çalışırdım.Yine bilerek geç kaldığım günlerden birinde son derece yavaş ilerliyordum.Yol uzun sürsün diye de tarladan gidiyordum.
Hafif de tatlı bir rüzgarda esiyor.Tarlanın bitimine yakın erik ağacı gördüm.Altımdaki etek çok kısa değil ama ağaca çıkarsam kesin açılır.Etrafta kimse var mı diye bir baktım.Uzun boylu bir çocuk, benden büyük olduğu da belli.Işte dedim aradığım şey.
Hey diye seslendim.Bir göz ucuyla baktın bana sonra tekrar kafanı çevirdin.Çok sinirlenmiştim.Çünkü kimseyi çağırmaya tenezzül etmeyen ben birini çağırmıştım ve hiç oralı olmamıştı.Ellerimi belime yerleştirip yanına hızlı adımlarla geldim."Bana baksana sen." Dedim sinirle.Sende bana bakıp "Bakıyorum da göremiyorum " dedin.
Ağız yarıştırmaya vaktim olmayacak kadar erik istiyordu canım.Bende sana erik ağacını gösterip "Ben de onu görüyorum ama yiyemiyorum." Demiştim.Sonra ağaca çıkıp bana erik vermiştin bir avuç.O kadar toplamana rağmen bir tane bile yememiştin.
"Erik sevmiyor musun ?" Diye sorduğumda "Sevdiğin için mi onu yiyorsun ?" Demiştin.O an çocuk aklımla o kadar ürpermiştim ki.Buna rağmen devam ettin."Çok gerçekçi yaptıkların.Şu andaki insanlarda sevdiği kişileri kendi bencillikleri üzerine harcıyor.Kendi mutlu olsun düşüncesiyle hareket ediyor sadece.Sen sen ol sakın bir daha bencil olma ufaklık." Dedin.Konuşmandan hem büyülenmiş hem de ürpermiştim.
O günden sonra ben hiç erik yemedim.Kendim için başkasını da harcamadım.Bana tek bir anla bunu öğretebildin de o kadar sene yanında, yatağında, başucunda olan kadına nasıl öğretemedin ?.Bu saatten sonra ne yaparsın bilmem ama ben burda durmam bilesin."Ertesi gün
Alin tüm eşyalarını Barzani Konağından aldırmıştı.Kendine ait tek bir toz tanesi dahi bırakmamıştı ardında.Kimse durdurmamıştı Alin'i.Hakları yoktu.Berzan da kal diyememişti.Önündeki o imkansız engel olmasa tek bir saniye düşünmeden giderdi.
Alin'le en son o hastane odasında konuşmuş daha da görememişti.Görmeye de yüzü yoktu.Kendini Fırat'a bırakıp ölmek istiyordu.
Oğlunun yanına gitmek.
Ama diğer bebeğini babasız bırakmaya hakkı yoktu.
Tüm imkansızlıklar toplanmıştı hayatında.Hazel'i o karnındaki sayesinde bu evde barındırıyordu.Yoksa tek bir saniye gözünün yaşına bakacak hali yoktu Berzan'ın.
Sedirde boş gözlerle etrafa bakarken annesi geldi yanına.Berzen Hanım torun acısıyla kan çanağına dönmüş gözleriyle oğluma can vermeye gelmişti.
"Oğlum."diyip elini oğlunun kalbine götürdü."Taş olsa çatlardı.Bu yürek bu acılara nasıl katlanır bilirim ama kızımın acısına ne çare olur bilmem.Ben de anayım da onu anlayamam."Berzen Hanım gelinini dün olayı öğrendikten sonra çok kısa bir an uzaktan görmüştü.O güzelim yüzü hemencicik solu vermişti.Kızı dediği kadının kalbindeki yükten, acıdan yürüyemediğine şahit olmuştu.
Allah bir alıp bir mucize verdi de Berzen Hanım'ın o mucizeyi görecek hali yoktu.Torunun ölümüne sebep olan kadının çocuğuna torun demeyecekti.Duası vardı bir tek .O sabi bu kadının aklını başına getirirdi.
Berzan annesinin sözlerini dinlerken başını da dizlerine koymuştu.Usul usul gözlerinden akan yaşa engel de olmuyordu.
Canı gitmişti, cananı gitmişti.
Mırıldandı genç adam;
"Bir kadın ancak bu kadar gidebilirdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuma
Teen Fiction"Beni sevmek zorunda değilsin.Ama saygı göstermek zorundasın.Sende Hazel'de." Ailesinden uzakta tek başına hayat kurmuştu Alin.İstanbul'da üniversiteyi okuyup alıştığı yaşamına devam edecekti.Ancak unuttuğu bir şey vardı Alin'in.Babası çoktan onu ku...