bir

7.9K 221 50
                                    

Elimdeki spreyi masaya bırakıp aynanın önüne geçtim. Saçlarımın uçları tam olarak istedigim gibi olmasada saç rengimden açık tondaydı. Sanırım iyi duruyor ama garip bir şeyler var? Biraz daha yaklaşıp dikkatlice baktım. "Ah. Lanet olsun!" Resmen saçı simli periler gibi görünüyordum. Satıcı kadına beni kandırdığı için sinirlenip ufak bir çığlık attım. Annem saçımın uçlarına bile boya sürmeme izin vermediği için küfür ettim.

Calum kapımı çalmadan içeri girdiğinde kaşlarımı çattım. Gerçi çalsaydı ki onun işi değil, saçlarımdaki simden kurtulmak için yeterli zamanım asla olmayacaktı. Gözlerini telefon ekranından ayırmadan yanıma yürürken ağırlığımı tek ayağıma verip beklemeye başladım. Her an kahkaha atacak gibi durduğuna göre eğleniyor olmalıydı. "Buna bayılacaksın - Siktir sana ne oldu?" Gözleri kocamandı ve birazdan kahkahayı basacaktı. Tahmin ettiğim gibi kulağımın dibinde hayvan gibi anırdıgı için kulaklarımı kapadım. "Kapa o lanet çeneni Cal!" Onu göğsünden yatağa ittirip aynaya tekrar yaklaştım.

Saçlarıma dokunup onları yok etmeye çalıştım ama bu sadece ellerimi simli ve sarı yapmıştı. Aynadan Calum'a baktığımda hala hayvan gibi kahkaha atıyordu. "Gel buraya seni çekmeliyim!"

"Rüyanda bile göremezsin!" Hızlıca koşup üstüne zıpladım. Ellerimi yüzünde saçlarında ve kollarında gezdirirken suratımda aptal bi sırıtış vardı. Sonunda ellerimden kurtulduğunda ağlayacak gibi durduğundan sırıtışımı sildim ve endişeli bakışlarla ona bakıyordum. Yalandan burnunu çektiğinde tek kaşımı kaldırdım.

"Tecavüz edilme hakkımı başka birine saklıyordum Kalia!" Bu çocuk gerçekten sorunlu.

Mutfağa girdiğimde kimseyi bulamamıştım. "Annem nerede?" diye seslendim Calum'a. "Sence umrumda mı!?" diye bağırdı mutfağa girerken, baya sinirli görünüyordu. "Söylesene bunu yaparken ne düşünüyordun! Hoşuma gideceğini falan mı?" tekrar bağırdığında ağlamaya başladım.

Birisi bana bağırdığında sinirlenip karşılık vermem lazımdı ama ben salak gibi ağlıyordum.

Calum'un, kafamı göğsüne almasına izin verdim. "Özür dilerim, ben. Ben bi an Unuttum, gerçekten. Seni korkutmak istemedim Hadi artık ağlama." Beni kendinden uzaklaştırdı ve göz yaşlarımı sildi. Küçük, çekingen bi gülümseme gördüğümde bende gülümsedim. Ve onun gülümsemesi genişledi.

"Halime bak. Aman Tanrım." Kıkırdadığımda devam etti. "Keşke uçabilseydik." Burnumu kabaca çekip "O zaman bu simler bir işe yarardı işte." dediğimde güzel bir brofist tokalaşması yaptık.

"Şimdi bir selfie yapalım!" "Yeeey!" bende bağırdım ve fotorafımızı çekti. Biz çıldırmış gibi kahkaha atarken annem elinde poşetlerle geldi. İyi bir azardan sonra temizlenmek için yukarı çıktık.

***

Cal ve ben evden resmen kovulmuştuk. Hemde annem tarafından. "Sıkıldım." deyip ofladığımda Calum yerdeki taşları tekmeliyordu. Doğru ya, Calum'u da alıkoymuştum. Gerçi neyden alıkoyduğumu bilmiyordum ama eminim bir planı falan vardı. Onun şakalaşacağı ve zaman öldürebileceği arkadaşları dostları filan vardır, benim aksime. Benim buradan hiç arkadaşım yok. Taşındığım ilk hafta arkadaş bulma konusunda iyi değilim. Ve yaklaşık 10 aydır arkadaşım olmadığını düşünürsek sanırım normal? Ve işte Calum yanımda olan tek arkadaşım diyebilirim. Aslında o kuzenim. Ve benden 1 yaş küçük. Evet durum oldukça gülünç bir durum ama başka seçeneğim yok.

"Calum bak üzgünüm. Sıkıldığını biliyorum ve istersen bir yerlere arkadaşlarına falan gidebilirsin. Beni düşünm-" "İyi fikir." ve beni sürüklemeye başladı. "Cal, bunu yapmana gerek-" "Kapa çeneni ve hızlan." dedi yine sözümü keserek. Gözlerimi devirdiğimi hissettim.

Ah ona ayak uyduracağım diye bacaklarım ağrımıştı. Hızlı yürüyordu ve bu onun için kolay olmalıydı ama ben resmen yürüyen ölü gibiydim.

Bir apartmanın içine girdik durduğumuz için üst bacaklarımı ovuyordum. Çok geçmeden 5 kat merdiven çıktık çünkü lanet asansörü biri bozmuş! Bozuk asansöre bile kahkaha atan beyinsiz kuzenim ben küfür edince daha çok gülmüştü. Aslında o garip sese gülmek denemez.

"Sonunda geldik." dediğinde ikimizde nefes nefeseydik. Zile basacakken durdurdum. "Calum. İlk arkadaşlarım seninkiler olsun istemiyorum. O yüzden-" " Tamam sana bir laptom bulurum." diye tamamladı gözlerini devirirken.

İçeri girdik ve Calum beni Michael ve Luke ile tanıştırdı. Sadece isimler söylendi o kadar. Aslında grubunun 4 kişi olduğunu söylemişti ama diğeri ortalarda görünmüyordu. Umrumda olmasından değil, hatta sevindim bile. 4 tane aptal ergenle bir dairede birlikte olma fikri hiçte cazip gelmiyordu çünkü. Nasıl biri olduklarını bilmiyordum ama Calum ile arkadaşlarsa fazla bir beklentim yoktu doğrusu.

Onlar hakkında daha çok önyargı yapmayı bırakıp salonun bir köşesine geçtim, kulaklıkla Youtube'dan şarkı dinliyordum ve wifi sayesinde herzaman ki gibi internette bir şeyler araştırıyordum.

Sıkıldığımda laptopu kaldırdım. Odada kimse yoktu. Bir koridora girip banyoyu bulmaya çalıştım. Aniden tüm ışıklar gitti. Harika, elektrikler kesilmişti! Neyseki karanlıktan daha çok korktuğum şeyler vardı. Orada dikilmekten vazgeçtim ve ellerimi sallayarak birşey bulma umuduyla ilerledim.

Aniden biri beni duvara çarptı, kollarımdan tutuyordu. çocuklardan biri olabilirdi. "Cal?" cevap gelmeyince devam ettim "Michael? Luke?" sanırım hiç biri değildi. O zaman kimdi ki? Tanımadığım biri tarafından duvara sabit tutuluyordum ve korkudan çığlık atacaktım ki açılan ağzımı ellerinden biri kapadı. Ben gerçekten korkuyordum ve kollarımdan tutmasaydı titreyen dizlerim sayesinde yere yapışacaktım. Elini ağzımdan çektiğinde ağlamamak için zor duruyordum. Bir elini saçımda gezdirdi ve ben o an karanlıktan nefret ettim.

Yine çığlık atmak istedim ve tam atacakken bu sefer dudaklarımda hareket eden birşey hissettim. Aman Tanrım beni öpüyor olamazdı! Artık dayanamayarak ağlamaya başladım, çok şiddetliydi ve omuzlarım bile hareket ediyordu. Geri çekildi ve pek sesli sayılmayan hıçkırıklarım duyuldu. "Neden?" diye fısıldadığını duydum karanlıkta. Bu bir soru değildi, kendi kendine konuşuyordu. Bu eve gelmemem gerektiğini biliyordum, deli olduğuna inandığım ama hiç tanımadığım biri beni öpmüştü. Hemde on ay aradan sonra.

Ellerini kollarımdan çekti ve ben yere yığıldım. Birden ışıklar açıldığında tek başımaydım ve kendimi iğrenç hissediyorum. O zamandan beri, başka kimseyle öpüşmeyecektim, yani ben öyle planlamıştım. Ah tabi, bana yardım eden bir Tanrı olduğu söylenemezdi.

Banyo sandığım yere girdim hemen ve kapıyı kitledim. Soğuk suyla yüzümü yıkarken ağlamamı durdurmaya çalışıyordum, lanet olsun!

Salona tekrar girdiğimde çocuklar da oradaydı. "Neredeydin?" diye sordu biri. "Sanırım banyo." Diğerleri kıkırdadı ve bende güldüm. Bu çocuklar herkes gibi beni garip bakışlarla süzmüyordu. Calum belki de sorunumu anlatmıştı. "Siz?" diye sordum merakla, çünkü onlar ortalıkta görünmüyorken karanlıkta biri beni öpmüştü. Kulağa hala fazla garip geliyor?

"Mikey bize uyku oyuncağını gösteriyordu." dedi kahkaha atarak Calum ve Luke. Michael kafalarına geçirirken Michael'a taktıkları isme güldüm. Sonra Calum'a 'gidelim artık' bakışları atmaya başladım.

"Biz artık gidelim" dedi ve o evden çıktık. O eve kesinlikle bir daha gitmeyeceğim.

Yolda yürürken -bu sefer yavaştı, aklıma gelen şeyi sordum. "Evde dördümüzden başka birileri var mıydı?" Düşünürken ki ifadesini takındığında merakla cevabını bekliyordum. Eğer yoksa, beni öpen kişi Luke veya Mikey'di. Onlar olsa iyi olurdu çünkü kim olduğunu bulmak çok kolay olabilirdi.

"Sen internetine fazla dalmıştın ve o sıra Ash geldi, gruptan. Neden sordun?"

"Merak ettim."

Yalan değildi, bir daha asla öpüşmeme planımı mahveden lanet şeyi merak ediyordum.

Bir dakika o Ash mi demişti?

always be together • irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin