Tüm bu olan bitenlerin üstünden bir hafta geçmişti ve, herşey aynıydı. Yani kısmen. Calum, Mike ve Luke yattığımızı bilmiyorlardı, sadece Calum'a aramızdaki konuşmayı anlatmıştım. O da diğerlerine anlamıştır diye düşündüğümden çenemi yormak istemedim. Çocuklar gene bize geliyorlardı ve ben yemek yapmaktan bıktığım için hergün pizza yiyorduk. Ben çalıştığım yerden ayrılmıştım. Calum Sammy'yi terk etmişti çünkü Natt ve Sammy öpüşürken görmüş. Buna pek şaşırdığım söylenemez çünkü bir diğer buluşmada Sammy'nin tepkisini merak ettiğim için Natt ile baya yakınlaşmıştım. Yani o anlamda değil ama kahkahalarla gülüyorduk işte ve Sammy'nin yine kötü bakışlarına katlanmak zorunda kalmıştım.
Ashton ve bana gelirsek, bize her geldiklerinde benim odama girip vakit geçiriyorduk. Normal sevgililer ne yaparsa onu yapıyorduk.
Bir gece film izlemiştik, tabi ben film izlerken hep sıkıldığım için ona da izlettirmemiştim. Öpüşüyorduk, hatta biraz fazla öpüşüyorduk, bunu eskidende yapardık zaten. Ve telefonunda yine komik videolarımız vardı. Ve aynamdaki o fotoğrafı gördüğünde telefonun çıkarıp resmini çekmişti. Ben mutluydum, o da öyle görünüyordu.
Ama anlayamadığım bir nedenden dolayı Mandy'den hala ayrılmamıştı. Zor günler geçiriyormuş, çok eziliyormuş ve daha benzer nedenler. Onu sevmediğini söylemişti. Sadece ayrılmak için doğru bir zamanı bekliyormuş.
Onu öpmediği sürece benim için sorun yoktu. Daha önce hiç öpmediğini söylediği zaman mutluluktan havalara uçtum diyebilirim. Çocuklar ve Ashton hergün bize geliyorlardı ve biraz diğerleriyle takıldıktan sonra yine odamda vakit geçiriyorduk. Kimse sorgulamıyordu ama pek hoşlarına gitmediğini biliyordum.
Sonuçta Ashton benimle Mandy'yi aldatıyordu. Ama kimse mükemmel değildi, hele de biz hiç değildik. Bu yüzden bizi yargılayan tek bir kelime bile söylemiyorlardı. Yani, evet işte herşey aynıydı.
Odamın kapısı sorulmadan açıldığında Ashton olduğunu düşündüm ve gülümsedim. Ama gelen Luke'tu. Bozulduğumu belli etmedim ve gülümsememi yüzümde tutmaya devam ettim. "Hey naber?" dedim mırıldanarak. "Napıyorsun?" diye sordu yatağıma oturup bilgisayar ekranına baktı. "Dizi izliyordum." Omuz silktim. Pek eğlenceli biri değildim. "Bende katılabilir miyim?" Kaşlarını kaldırıp cevap için bekledi. Güldüm ve koluna vurdum. "Sanki hayır dersem gidecek misin?" "Evet." dedi omzunu silkti. "Katılabilirsin Luke." dedim ve yatakta biraz daha yer açtım.
"Ashton nerede?" diye sordum, daha fazla içimde tutamazdım. "Bilmiyorum." dedi yeniden omzunu silktikten sonra. Bugün neden gelmediğini gayet iyi biliyordu ama diziyi başlattığı için üstüne gitme işini sonraya bıraktım.
"Kesinlikle Max daha iyi, o göğüsleri görmedin mi sen?" dedi sitemle. "Caroline daha iyi demedim ama onun da fiziği var yani!" dedim bağırarak ve devam ettim "Tamam buna şimdi son veriyoruz tamam mı? Seninle bu tartışmayı yapmayacağım!"
"Çünkü haklıyım." dedi ve yine omuzlarını silkti. "Hayır çünkü ben geldim." Ashton kapıdan seslenmişti. Onu görünce biraz tedirgin olmuştum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum, nerede olduğunu sorsam yine herşeyi mahveder miydim? Ama merak ediyordum işte.
Luke odadan çıkarken iyi eğlenceler dedi Ashton kafasına vurduktan sonra yatağıma zıpladı. İnterneti kapattım çünkü onunla da aynı muhabbeti yapmayacaktım. Yanağımı öptü ve sonra beni daha da yakınına çekerek ve yatağa uzandık.
Kolunu başımın altından geçirdi ve ona biraz daha sokuldum. Saçımı öptü ve birşeyler mırıldandı. "Burda olduğun için mutluyum." Gülümsedim, ben daha çok mutluydum. "Ashton, bugün neden biraz daha geç geldiğini sorarsam benden nefret etmezsin değil mi?" diye sorup kafamı kaldırdım. Düşünceli görünüyordu. "Birkaç işim vardı." deyip gülümsedi ve başımı eski yerine koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
always be together • irwin
FanfictionKalbine dürüst ol. Çember sonlanmayacak. 31.7.2014 - 15.9.2014