iki

2.9K 180 35
                                    

Klozete bir kez daha bakıp mırıldandım. "İğrenç."

"Calum?" Mutfakta bir şeyler atıştıran Calum'un karşısında dikilip alayla bakınıyordum. "Kokudan nasıl kurtuldun bilmiyorum ama sifonu çekmeyi unutmuşsun kötü çocuk." dedim yüzümü buruşturarak. "Ne?" kaşları havadayken bi an gözleri pörtledi. "Siktir unutmuş olamam!" diye bağırdı merdivenleri koşarak. "Küfür etme Kayu çok ayıp!" dedim kahkalarımın arasından.

İki dakika sonra aşağı geri indiğinde ben hala kahkaha atıyordum ve evet sinir bozucu olduğumu biliyorum. Kafama yediğim yastıkla susabilmiştim neyse ki. Calum çekingen bir hal aldığında yüzüme fırlattığı yastığı umursamayıp gözlerimi ona diktim.

"Annen görmüş müdür?" diye sordu aynı çekingen tavrıyla. "Neyi?" Bilmiyormuş gibi sordum. Neden bu kadar sinir bozucuyum? Gözlerini devirdiğini gördüm. Kısık sesiyle "İzmariti işte." dedi. Kahkaha atmamak için zor duruyordum. Annem çoktan Amerika'ya dönmüştü bile. "Annem gitti Kayu." Gözlerini sonuna kadar açtığına eminim. "Ne!" "Bağırma seni aptal anneni arayıp söylememi mi istiyorsun?" 

Ben ispiyoncu değilim, gerçekten. Sadece belki birazcık çırpınışlarını görmek hoşuma gider.

O sürekli sigara içen bir tip olamazdı. Öyle biri olmadığını biliyordum tabiki. Tanrım, zaten o sevimli görüntüsü bunun hayatta olmayacağına dair garanti veriyor gibiydi. Calum'un böyle birşeyi tek başına yapmayacağını iyi biliyordum. Onu bu pisliğe iten kim öğrenecek ve hesabını soracaktım.

"Anneme söyleyecek misin?" Kafamı kaldırıp ciddi mi diye suratına baktım. Gözlerimi kırpıştırdım ve şaşkınlığımın geçmesini bekledim çünkü aklıma bir fikir gelmişti.

"Beni bara götüreceksin ve hayır annemin haberi olmayacak. Aynı zamanda senin annen de bilmeyecek." 

Yanaklarımda hissettiğim sulu öpücükler ile irkildim. Bu çocuk nasıl bu kadar hızlı hareket edebiliyor da ben göremiyorum bile? Belki de kuzenim bir vampirdir? Yok hiç sanmıyorum onda vampir tipi yok.

Sonunda akıl ederek ondan ve sulu öpücüklerinden kurtulmak için ellerimle onu ittirdim. "Yavaş ol Kayu." dememle yüzüme bir yastık fırlattı. "Bana bir daha öyle seslenme demiştim!" yakınmasını umursamadım çünkü bu komikti. "Bende seni umursamıyorum demiştim." Yüzüme bir tane daha yastık attı. "Bir daha yüzüme yastık atarsan çok fena olur Calum!" diye bağırdım odama çıkarken. "Umrumda değilsin vileda!" Hala unutmamış mıydı yani? "Bunu duydum!"

"Üzgünüm vileda ama o rastayı yaptırmayacaktın!" Rastadan ve o şeyle ilgili herşeyden nefret ediyorum.

O gün aklım neredeydi acaba diye düşünmeyi bırakıp hızlı bir banyo yaptım ve hazırlanmaya başladım. Nede olsa Kayu beni bara götürecekti. 

*

"Buraya gelmek zorunda mıydık?" Eteğimi çekiştirirken koluna girdim. Yanından ayrılıp kaybolmaya ve tuvalete bulmaya çalışmaya, bulduğumda ise kapıda tacize uğramak istemiyordum. Aman Tanrım çok fazla film izliyorum.

"Bar dediğini hatırlıyorum." "Bilerek buraya getirdin demi? Çok düşüncelisin ya!" Kaşlarını çattı ve çenemi kapamamı söyledi. "Nereye oturacağız?" dedim dürtükleyerek. Hızla bana döndü ve arkadaşlarının masalarına oturacağımızı söyledi. "Orada da bu kadar konuşmassan iyi edersin." dedi gözlerime anlamadığım bir bakış atarak. "Yanınızda olsaydım eğer bu dediğini ciddiye almadığımı çok iyi gosterebilirdim, ama şansına küs." dedim sırıtarak. Ani fikir değişikleri eşittir ben. 

O düz ilerlerken bende yakınımdaki bar taburelerine oturdum. Sağ sola tanıdık biri var mı diye bakınıyordum ama buna hemen bi son verdim, benim tanıdığım insan diyebileceğim tek kişi Calum ve arkadaşlarıydı. Ne eziğim ama.

always be together • irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin