on üç

1.9K 124 45
                                    

Pişman olmaktan nefret ediyorum.

"Sen ciddi misin?" Michael şaşırmış görünüyordu. Ayrıca hayır, artık değilim. "Evet neden olmayayım?" dedim yinede ve tek kaşımı kaldırıp Michael'a baktım. "Tamam şuan saçmalıyorsun, hadi barışın!" Birden arkama geçip beni karşımda boş bakışlarıyla dikilen Ashton'ın önüne itti. Sertçe ona çarpmamla ikimizde sendelemiştik. Kollarımdan tutup Michael'a küfür mırıldandı.

"İyi misin?" Kafamı salladım. Kollarımı kendime çekerek ondan kurtulduğumda mutfağa bir göz attım. Luke ve Alexa ortalıkta görünmüyorlardı ve, Alexa'nın bu kadar umursamaz olması Michael'ın ise olmaması beni çıldırtıyordu!

Mutfaktan çıkarak koşar adımlarla üst kattaki odama ilerledim. Ben çok aptal biriydim. Ve bunu gerçekten heryerde o kadar belli ediyordum ki Ashton'ın benimle uğraşmasına şaşıyorum bile. Ben olsam bu kadar ezik biriyle bir geçmişim olduğu için utanıyor olurdum heralde. O ise, neler yapıyor. 

Benim için uğraşıyor. Bunu gerçekten yapıyor ve, ve benim yaptığım şey onu elimin tersiyle geri itmek. 

Tamam, tamamiyle masum değil biliyorum ama, artık umrumda değil. Ben gerçekten aptalım. 

Odamın kapısını hışımla açtığımda karşımda Ashton'ı gördüm. Yüzümdeki gülümsemem artarken bana endişe ile bakıyordu. Kollarımı boynuna doladım ve nefes almadan öpebildiğim heryerini öpmeye başladım.

Hayran olduğum kıkırdamasıyla beraber beni odama sokup kapıyı kapattı. Bedenimi kapıya yaslarken sırıtıyordu. Kendime engel olamadım ve o sırıtırken ne kadar mümkünse dudağına yapıştım. Gerçekten kendime engel olamıyordum, bu tıpkı şey gibiydi, kutu meyve sularından pipetle içerken bırakamamak gibi. 

Bu saçma benzetmeden dolayı ayrılmak zorunda kaldım ve kahkaha attım. Beni hayranlıkla izleyişini gördüğümde tekrar öptüm. Kendimi biraz farklı hissediyordum, evet normalde çoğunlukla o öperdi.

"Kafamı öyle çok karıştırıyorsun ki, ah siktir, sana dayanamıyorum." Tekrar öpmeye başladı. Bacaklarımı kaldırıp beline sıkıca dolamamda yardımcı oldu. O sırada bir elim saçlarını bozmakla meşguldü, diğerisi ise kolsuz tişörtünü yukarı çekiştiriyordu. 

Yaslanmış bedenimle kapının temasını yavaşça kesti ve biryerlere çarpmamaya çalışarak yatağıma yöneldi. Sırtım yumuşak yatakla çarpışınca dudaklarımızı ayırdık. O sırada karar vermeye çalışıyordum. Gözleri o bakışı atarken kafamı sallayıp gülümsedim ve tekrar dudaklarına yöneldim. 

Sonuçta defalarca yaptığımız birşeydi, ve yaklaşık iki hafta önce de bu olmuştu. Tişörtümü çıkarmasına yardım ettim, ellerinin dokunduğu yerler tam anlamıyla alevleniyordu. Dudakları boynuma ilerlemeden önce tişörtümü çıkarmak için uğraştı.

Herşey yolunda.

-

"Yani, bunun olması için o kadar şeye katlanmamız mı gerekiyordu?" Yataktan kalktım ve yerdeki dağınık duran yastıklardan birini alıp kafasına fırlattım. Yine o kıkırdamalarından yaptığında gülümsedim ve yatağa geri döndüm. Kollarıyla bana açtığı yere yerleşirken saçlarımdan öptü, çok fazla huzurlu hissediyordum.

Sanırım onu hala seviyorum.

"Gece buradasın." Bu sefer sormamıştım, direk emrediyordum. Bu beni nasıl gösterir bilmiyorum ama kalması gerekiyordu. Onayladığını belirten mırıldanmalar duyduğumda gülümsedim. "Ben acıktım." dedim çünkü birazdan karnımdan sesler çıkacağını hissediyordum. "Ben birşeyler getiririm." Baksırını ve pantolonunu giyinip odadan çıkmasını ve mükemmel sırt kaslarını izledim. 

always be together • irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin