üç

3.1K 161 37
                                    

"Ashton." Uzattığı eline baktım. Oldukça ciddi görünüyordu. Orada tüm bakışlar bendeyken ve yüzüm kıpkırmızıyken daha fazla duramazdım. Sanki bilmiyormuş gibi bende ona adımı söyledim ve hızla mutfağa geri girdim. Elini sıkmak istememiştim. Ondan an itibari ile iğreniyordum.

Sinirlendiğim için makarnayı soluk bile almadan yiyordum. Sonunda boğazıma kaçtığında öksürmeye başladım. Şiddetli öksürük krizimi su ile bitirdiğimde kapıda biri göründü. "İyi misin diye merak ettik." dedi Ashton. Kaşlarımı kaldırdım, ciddi misin bakışı attıktan sonra derin bir nefes aldım. "Önemsiz." diye mırıldandım ona bakmadan.

"Bir sorun mu var?" Eli kolumu tutuyordu, gözlerine baktım. Eskisi gibi değildi. Kolumu elinden çektim. "Hayır, bir sorun yok."

*

"Ben geldim!" Evde ses yoktu. "Calum?" diye seslendim tekrar.  "Uyuyorum!" Elimdeki kapkekleri mutfağa bıraktıktan sonra Calum'un odasına girdim. Yatakta yayılmıştı, direk yatağa zıpladım.

"Senin sorunun ne!" Üzerindeki battaniyeyi kafasına kadar çekti. "Sana kapkek aldım." dedim şirin olmaya çalışarak. Kafasını tekrar çıkardı. "Ne istiyorsun?" Kaşlarını kaldırdı, ona göz devirdim.

Beni tanıyordu, direk konuya girdim. "Merak ettiğim birşey var." Uykulu bakışlarını görünce ve birşey söylemeyince devam ettim. "Dün tanıştığım çocuk, Ashton. Hafıza kaybı yaşamış olabilir mi acaba?" Umarım nedenini sormazdı.

"Hayır. Şimdi uyumalıyım." dedi ve beni yataktan itti. Yerden kalktıktan sonra odadan çıktım. Calum'a inanmalı mıydım bilmiyordum, sonuçta Ashton böyle bir olay yaşadıysa da ona söyler miydi? Ayrıca hayır cevabı beni memnun etmemişti.

Eğer hatırlıyorsa neden hiç birşey olmamış gibi davranmıştı? Niye bana hesap sormak yerine yeniden tanışmıştı? Düşüncelerime son verip iki fincan kahve yaptım. Calum beş dakika içinde burada olurdu zaten, beni böyle görürse soru yağmuruna tutardı.

"Günaydın." Calum yanağımı öptü. Burnuma dolan diş macunu kokusu ile gülümsedim. "Sanada, hadi otur." dedim fincanı ona uzatırken.

"Dün ki halin neydi öyle? Ashton garip biri olduğunu söyledi." dedi kahvesini yudumlayıp. Şaşırdığımı belli etmeyip umursamaz bir tavır takındım. Kahvem ve kapkekim bitmek üzereydi. Düşündüm,

Ashton benim hakkımda böyle mi düşünüyordu gerçekten? Diğerlerininde farklı şeyler düşünmediğini biliyordum.

Ve Ashton oynuyorsa, bende oynardım.

"Arkadaşlarının fikrini değiştireceğim Calum, istediğin gibi şaşırabilirsin."

*

"Onları yemeğe davet etmek istediğine emin misin? Daha adlarını bile bilmiyorsun." dedi Calum alışveriş sepetine kola ve meyve sularını doldururken. "Bana yardımcı olabilirsin." Gözlerini devirdiğini gördüm. "Renkli saçlı olan Michael ve uzun olanı da Luke. İğrenç saçlı olan da Ashton." "İğrenç saç mı? Birileri kıskanıyor mu yoksa?" diyip dudağımı büzdüm. Kafama vurdu ve çenemi kapamamı söyledi. "Benimkiler daha güzel biliyorsun." dedi etkileyici bakışlar atarak. Onu memnun etmek için "Evet öyle koca bebek." dedim.

Kasiyer kız Calum'a bakmaktan aldığımız şeyleri acaip yavaş geçiriyordu, marketin dolu olmaması da işine geliyordu tabi. Bu duruma bir son vermeliyim diye düşündüm ve kızın önünde Calum'un beline sarıldım. "Biraz daha hızlı olamaz msıın?" diye söylendim. Kumral kız duymuştu. Yüzünden bozulduğunu anladım. Calum kıkırdadı. Kız artık daha hızlıydı ve beş dakika kadar sonra oradan çıktık.

Elimizde poşetler ile yürürken yanımıza biri geldi. Kafamı ona çevirdiğimde, Calum'un anlattığı kadarıyla Michael olduğunu farkettim. Elimdeki poşetleri aldı ve gülümsedi.

always be together • irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin