Selvi hanım odaya girdi. Gözlüklerinin üstünden sırasıyla yan yana dizilmiş yataklarda yatan oğullarına baktı. Gülümsedi. Kendi oğulları değildi ama onları kendi çocukları gibi benimsemişti.
Oğullarının birinin yanına doğru yaklaştı.
"Murat!.... Murat!"
Murat gözlerini ovuşturarak yatakta doğruldu.
"Hayırdır anne? Bir şey mi oldu?"dedi."Oğlum hadi git de ekmek al."
"Offf. Anne. Sabahın kör karanlığında beni bunun için mi uyandırdın?"
"N'apıyım oğlum? Sıra çoktan çoğalmıştır bile."
Yan yatakta yatan Selim gözlerini açtı. Yatağında doğruldu.
"Selim gitsin anne."deyip hemen yorganına sokuldu.
"Nereye ya sabah sabah?"dedi Selim.
"Ekmeğe."dedi Murat yumduğu gözlerini açmadan.
"Ooo. Hayatta gidemem. Hüseyin abi şimdi 'zam gelecek. Zam geldiğinde ekmek alın.'der. Hiç uğraşamam valla."
Ardından yan yatakta yatan Deniz kalktı.
"Bi uyutmadınız abi ya."diye homurdandı."Aha anne; Deniz gitsin, o en küçüğümüz."dedi Murat.
Selim de onu onayladı.
"Yo. Yo! Ben hiç bir yere gidemem bu vakitte."
Selvi anne araya girdi.
"Tamam. Siz yatın. Ben giderim."dedi.Bütün oğlanlar ayağa kalktı.
"Yok anne. Olur mu öyle şey? Ben giderim."dedi Murat."Ben de giderim, annecim. Hiç sıkıntı değil."dedi Selim.
"Ben de gidebilirim."dedi Deniz.
"Yok yok! Ben giderim."dedi Murat.
"Yok kardeşim sen yat. Ben giderim."dedi Selim asi bir şekilde.
"Annem ilk önce bana geldi hatırlatırım."
"Sen de reddettin hatırlatırım."dedi Selim imalı imalı.
"Yeter!"diye araya girdi Selvi hanım.
"Bugün Murat gitsin. Yarın da sen."Murat gözlerini Selim'den ayırmadan Selvi annenin elindeki parayı aldı. Havalı bir bakış atıp odadan çıktı. Evden çıkmadan önce hırkasını giyindi. Ayakkabılarını da giyinip çıktı. Beş katlı bir apartmanın ikinci katından koşarak indi. Sokağın başındaki bakkala doğru yürüdü. Ve o da ne?
Uzun bir kuyruk.Allah Allah! Millet kaçta uyanıp kaçta geldi acaba?
Vay arkadaş! Boğaz uğruna ne çileler çekiliyor!
Kolarak sırada öne geçmeye çalıştı. Tabi itiraz edenler tarafından arkaya doğru geri gönderildi.
"Hüseyin amca!"diye bağırdı kapının önünde duran bakkal esnafına.
"Ne var?"dedi sert bir şekilde.
"Ekmek ver de gidek ya!"
"Haftaya zam gelecek. Hafta gelmeden ekmek mekmek yok."
"Allah Allah!"diye fısıltıyla mırıldandı.
"Selim haklıymış! Ne paragöz çıktı bu Hüseyin amca. Ekmek almak için bile zamı bekliyoruz."diye homurdanırken öndeki adamın ona baktığını farketti.
"Ne bakıyon dayı?"dedi.Adam cevap vermedi. Zaten Murat da cevap vermesi için değil önüne dönmesi için söyledi.
Allah Allah! Bu ekmek işine bir çare bulmak lazım.
Aklına gelen şeyle gülümsedi.
"Hüseyin amca!"diye tekrar bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
14:46
Ficción GeneralBu dünyada iki türlü insan vardır: ZALİMLER ve MASUMLAR. ---- Bu dünyada dört türlü adalet vardır: ▪Masumların zalimlere olan adaleti. ▪Zalimlerin masumlara olan adaleti. ▪Masumların masumlara olan adaleti. ▪Zalimlerin zalimlere olan adaleti. --- A...