Murat geri çekildi. Tek gözünü kırpıp çıkışa doğru yol aldı.
Müjde olduğu yerde kalakaldı.
Ne demişti şimdi o?
Değerli mi?
Gerçekten değerli miydi onun için?
Düşündü.
"Neden olmasın?"deyip gülümsedi. Mutlu olmuştu.Murat çıkışa doğru yol aldı. Az önce yarım bıraktığı işi tamamlamak için Ahmet'in yanına koşar adımlarla onun yanına gitti.
Ahmet yalnızdı. Bu durum Murat'ı mutlu etti. En azından onu durduran olmayacaktı.
"Bekle!"diye seslendi Ahmet'eAhmet arkasını döndü.
"Uzak dur lan!... Benim olan her şeyden." dedi Murat dişlerinin arasından.
Ahmet yine alayla güldü. -Ki Murat en çok bu gülüşe sinir oluyordu.
"Durmazsam n'olur?"dedi.Murat, Ahmet'e doğru eğildi. Kafasını hızla onun kafasına vurup
"Bu olur!"dedi.Ahmet biraz sendeledi. Tekrar doğrulduğunda Murat yumruğunu geçirdi.
"Uzak dur!"deyip bir yumruk daha attı.
"Dinimden!" bir yumruk daha.
"Ülkemden!"
"Davamdan!"
"Değerlimden!"
"Her şeyden!"
Son yumruğunu kaldırdı.
"Bu da benim için!"deyip Ahmet'in yüzüne geçirdi.Ahmet ise yüzü kanlar içinde yatıyordu.
Murat, Ahmet'in üzerinden kalktı.
Eğilme gereksinimi bile duymadan onun yüzüne tükürdü.Üzerini ve hafif dağılmış olan saçlarını düzeltip adımlarını tamirhaneye çevirdi.
○○○
"Ahmet!"dedi şaşkınlıkla Cemil.
Yerde yatan Ahmet hiç ses çıkarmadı. Bilinci yerindeydi ama ses çıkaracak hâli yoktu.
Cemil koşarak yanına gitti. Hafifçe kolundan tutup Ahmet'i kaldırdı.
Ahmet biraz öksürdü. Diş etlerinin kanı tükürüğüyle dışarı aktı.
Cemil biraz daha zorlayıp onu kaldırdı. Ahmet biraz doğruldu. Zorlukla ayağa kalktı.
"Senin eve götür beni!"dedi fısıltıyla Cemil'e."Ne dedin?"
Biraz daha kendini zorlayıp yüksek sesle konuşmaya çalıştı.
"Senin eve gidelim.""Tamam. Bu hâlde seni evine götürmem zaten."
Cemil arabasına Ahmet'i bindirdi.
Eve geldiğinde kapıyı anahtarla açıp içeri girdi.
Yüksek televizyon sesi evi doldururken
"Babaanne biz geldik."dedi.Tabi ki de babaannesi duymamıştı.
Babaannesine gözükmeden Ahmet'i kendi odasına götürdü. Yatağını biraz açıp yatırdı.
Mutfağa gidip bir tasa temiz su ve bez koydu. Tekrar Ahmet'in yanına döndü. Islak bezle Ahmet'in yaralarını temizledi.
Ahmet biraz daha kendini iyi hissediyordu. Kendini doğrultup sırtını duvara yasladı.
"Biraz daha iyi misin yoldaş?"dedi Cemil.
Ahmet kafasını aşağı yukarı sallayıp "Evet. İyiyim yoldaş."dedi.
Öksürüp "Babama bir şey dedin mi?"dedi."Bizim yoldaşlardan birini sizin eve yollayıp haber verdirdim. Merak etme kanın yerde kalmayacak yoldaş. Sana kim yaptı bunu?"
"Murat"diyebildi güçlükle.
"Tahmin etmeliydim."dedi.
○○○
Dılarıdan gelen tıkırtıyla az önce kapattığı lamabaları tekrar açtı. Mahmut abi az önce gitmişti. Acaba bir şey unutmuş ta tekrar mı dönmüştü?
Olabilir.
"Mahmut abi!"diye seslendi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
14:46
Fiction généraleBu dünyada iki türlü insan vardır: ZALİMLER ve MASUMLAR. ---- Bu dünyada dört türlü adalet vardır: ▪Masumların zalimlere olan adaleti. ▪Zalimlerin masumlara olan adaleti. ▪Masumların masumlara olan adaleti. ▪Zalimlerin zalimlere olan adaleti. --- A...