Selvi anne Selim' e doğru yaklaştı. Uyurken ki halini izledi bir süre. Başını okşaladı.
"Seliiiiim!"diye seslendi fısıltıyla....
"Seliiiim!"dedi tekrar.
Selim horultularının arasından uyandı. Gözleri yarı açık yarı kapalı bir şekilde "Hıh?!"dedi.
"Oğlum hadi ekmek al"dedi Selvi anne.
"Ekmek mi?"deyip yorganını başına kadar çekti.
"Hadi oğlum. Daha fazla geç olmasın."
Selim yerinden doğruldu.
"Daha fazla geç olmasın mı? Daha saat beşi yeni geçiyor anne.""Olsun. Sıra çoktan çoğalmıştır bile."
Selim oflayarak yorganı üstünden atıp kalktı. Selvi annenin elindeki parayı aldı. Üzerine bir hırka geçirip ayakkabılarını da giyindikten sonra çıktı.
Aralık ayının soğuğu yüzünü gererken Selim hiç bir şeyi umursamadan yoluna devam etti.
Bakkala yaklaştığında upuzun kuyruğa yürüdü.
"Anaaaaa...."dedi.
Sıranın arkasına geçti. Biraz bekledi ama sıra ilerlemiyordu. Tahim etmesi zor değildi; yine bakkalcı Hüseyin amca bekliyor kimseye hiç bir şey vermiyordu.
Uykulu gözlerini ovuşturdu. Geçen Murat'ın nasıl ekmek aldığını aklına getirdi. Gülümsedi.
"Hüseyin amca!"diye bağırdı sıranın en arkasından.
"Ne var?"dedi tersleyerek Hüseyin amca.
"Yanıma gelsene. Sana bir şey söyleyeceğim"dedi.
"Ne var ulan ne var?"diyerek yaklaştı Hüseyin amca.
Selim kulağına eğildi. Bir şeyler söyledikten sonra bakkalcı Hüseyin yere çöküp bir şeyler mırıldandı. Herkes onun başına toplanmış 'Ne oldu?' diye sorarken Selim 'Fırsat bu fırsat'deyip koşarak içeriye girdi. Kese kağıdına 4 tane ekmek alıp parayı tezgaha bıraktı. Küçük çırak Selim'i gördü.
"Usta! Ekmek çalıyoooo..."diye bağırdı küçük çocuk.
Selim hiç vakit kaybetmeden koşmaya başladı. Hava mı soğuktu yoksa Selim koşarken rüzgar ona kafa mı atıyordu?
"Seliiim!"diye bir ses geldi yukardan.
Selim koşarken kafasını yukarı kaldırdı. Ayten ablaydı bu.
"Aha! Yakaladım"diye mırıldandı.
"Af kaldırılmış mı?"diye sordu Ayten abla.
"Anaaaa. Vay arkadaş! Az önce bir yalan uydurdum. Taaaa Ayten ablaya kadar gelmiş."
"Hee. Ayten abla kaldırılmış."deyip koşarak kendi binalarına girdi.
Kendi evinin dairesine geldiğinde kapıyı yumrukladı.
Selvi anne "Geldim. Geldim."diyerek kapıyı açtı.
"Oğlum ne vuruyosun alacaklı gibi?" dedi Selvi anne.
Selim ekmeği ona verip içeri girdi. Ayakkabılarını çıkarıp ayakkabılığa koydu. Dar koridordan geçip oturma odasına gitti. Hafif hafif yanan sobanın başında kendini ısıttı biraz.
Kahvaltı masasında oturan Murat güldü.
"N'oldu lan?"dedi.Selim gözlerini devirdi. Ters ters bakarak "Gülme lan gülme. Senin yüzünden tüm mahalle peşime takıldı."dedi. Durdu. Devam etti.
"Bir daha üç gün boyunca gitmem ben bir yere."dedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
14:46
General FictionBu dünyada iki türlü insan vardır: ZALİMLER ve MASUMLAR. ---- Bu dünyada dört türlü adalet vardır: ▪Masumların zalimlere olan adaleti. ▪Zalimlerin masumlara olan adaleti. ▪Masumların masumlara olan adaleti. ▪Zalimlerin zalimlere olan adaleti. --- A...