Işık

61 4 0
                                    

Kurtla göz göze geldiğim,pençesini tenimde hissettiğim,sıcak nefesini içime soluduğum o an zaman durdu sanki...zeytin

"Senin yanına geliyorum sonunda bitanem,hasret sona eriyo.Biliyorum beni çok özledin sürekli rüyalarıma giriyosun.Hepsinde seni arıyorum ve buluyorum,bana öyle güzel özlemle bakıyosun ki...kara gözlerin yaşla doluyo parıl parıl oluyo.Sımsıkı sarılıyorum sana,sende bana.Sanırım hep bunu bekliyodum zeytinim,evet ben sen gittikten sonra hep ölmeyi istedim.Çünkü sensiz zaten yaşayan ölüyüm."

Kendimi bırakıp gözlerimi kapadım ve tek el silah sesi,kulağımın dibinde patladı.Kurdun kanı üzerime sıçradı.Sarı gelmişti,kurt bana zarar veremeden yetişti.Ama oda bitkin haldeydi.Bana zoraki bi gülümsemeyle "iyim"der gibi bakmaya çalıştı.Bense ölümün kıyısından yaşama döndüğüm için şaşkınlık içindeydim.

Sessizlik oldu aramızda iki adım uzağımda bana bakıyor,bende ona bakıyordum..ifadesiz suratlarla.Sessizliği bozan tek şey,cırcır böcekleri ve rüzgar uğultusu olmuştu.Zar zor kendime gelebildim ve yavaşca sarıya doğru yürüdüm,istemsizce sarıldım oda bana sarıldı.

İkimizde ağlamaya başladık,önce yavaş yavaş sonra hıçkıra hıçkıra...utanmadan.Sanırım bi erkek yanınızda ağlıyosa artık sizi canından sayıyodur.

Eve vardığımızda bitkin haldeydi ama yinede beni banyoya götürdü ve ıslattığı havluyla yüzüme sıçrayan kan lekelerini temizledi.Kirpiklerim,dudaklarım kan lekeleriyle doluydu.Hepsini acele etmeden nazikce sildi ve gözünü gözlerimden hiç ayırmadı.

Bana hissettirmemeye çalışıyodu ama yatağa yatarken ki inlemelerini duyuyodum ve bunları duymak canımı yakıyodu.Onu böyle kötü görmek ve bişe yapamamak beni mahvediyodu.Yatağa geçmeden önce perdeyi çekmek istedim,artık sabah olmuş ve oda uyunamıcak kadar güneş ışığıyla dolmuştu.

Perdeyi kapatırken ormanda bişe dikkatimi çekti,ya serap görüyodum yada güneş ışık oyunları yapıyodu.Ormanın tam ortasında bize yakın bir yerde kırmızı bi ışık yanıyodu,güneş ışığından dolayı belli belirsiz gözüküyodu.

Ormanda ve yaylada bizden başka kimsenin olmadığını biliyodum,dağın tepesi olsa verici filan derdim ama bu ışık dibimizde ve alçaktaydı.Sarıya çaktırmadan gidip o ışığa bakmalıydım,pencereden geri çekildim ve montumu almak için arkamı döndüm.

Sarı,soluk teni ve uykusuz gözleriyle karşımda dikiliyodu...tedirgin olduğumu anladı.

-Rüzgar ne oldu ?

-Hiç,hiç bişe sarı....sadece ayı gördüm sanırım 

-Rüzgar bi daha sormıcam ne oldu ? ne gördün

Bişeyleri biliyodu,kesin biliyodu ve benden gizliyodu.

-Kırmızı bi ışık ormanın içinde...ben sadece ona bakıp gelicem

Dedim ve aşağı inmek için ilerledim,o anda beni kolumdan sıkıca kavradı ve yatağa oturttu.

-Sarı kolum ! kolum acıyo 

-Ben,ben çok özür dilerim...sadece seni tehlikeye atamam,orda ne var bilemeyiz.Gidemessin burda kal ve aşağıya dahi inme,ben bakıp gelicem.

Bakışları o kadar dengesiz geldiki,korktum ve bişey diyemedim..acıyan kolumu ovuşturmaya devam ettim.

Onun dediğini yaptım,aceleyle aşağıya indi.Bende o duymasın diye yavaşca yatakdan kalktım,merdiven boşluğundan onu izledim.Montunu ve silahını alarak bir hışımla çıktı evden,sanki savaşa girmiş gibi...

Direk hedefe yönelmedi,aksine gözükmemeye çalışarak ışığa doğru ilerledi ama bi sorun vardı ,ışık onun evden çıkmasından kısa süre sonra ardından sönmüştü.

Sarı çalıların arasına karışarak gözden kayboldu.

Bayan Mecnun MotorcuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin